- Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
- Vol: 3 Issue: ÖS (SI) 1
- Signification Of Postmodern Art And Indivıdual’s Internal Discomfort
Signification Of Postmodern Art And Indivıdual’s Internal Discomfort
Authors : A. Cem Özal
Pages : 0-0
Doi:10.21666/mskuefd.58447
View : 7 | Download : 5
Publication Date : 2016-05-11
Article Type : Other
Abstract :Sanat ortaya çıktığı zaman diliminden bu yana bir üst yapı kurumu olarak dönemlere göre değişkenlik gösteren işlevler üstlenmişti. Bilgi verme, tanıklık etme, algı yönetme, ifade etme, belgelendirme gibi pek çok nedenle yapılmış olan sanat eserlerini biliriz. Mağara dönemlerindeki büyücülerin, Ortaçağdaki din adamlarının, Rönesanstaki burjuva sınıfının, aristokrasinin ya da birey olarak sanatçının kendisinin sanattaki üretim şekillerinin nasıl belirleyicisi olduklarını okumuşuzdur. Bahsettiğimiz süreçten günümüze, postmodern kavramının tartışılmaya başladığı 20. yüzyılın ortalarına kadar sanatın temel olarak iki gerçeklik kavrayışından bahsedilmektedir. Bunlardan ilki taklittir, yaşamı ne kadar iyi yansıttığıdır. Çünkü algılar yoluyla elde edilen her bilginin kaynağı tanrıdır ve ona dayalı bir düzenin ürünüdürler. Gerçek olan oysa diğer şeyler onun taklididir. Ne kadar benzerse o denli iyidir. Zeuxis ve Parrhasius örneğini hatırlarız. İkincisi bireyin kendi gerçekliğinin yansıtılmasıdır. Rönesans ile birlikte hümanizmin, rasyonalizmin ve sonrasında determinizmin bireyi, aklı ve bilimi, gerçeği kavramadaki ana yapılar haline getirmesi ile tanrının yerini insan/birey almıştır. Ortaya çıkan eserin içeriği de bu doğrultuda olmuştur. Günümüzde ise bütün bunların dışında gerçeğin ne tanrının ne de bireyin merkeze alınmasıyla yapılamayacağı bir düşünce şekli olan postmodernist durum söz konusudur. Gerçeklik, eğer varsa kişiden kişiye, durumdan duruma ya da toplumdan topluma değişir. Dolayısıyla gerçeklik de rölatif/görece bir olgu durumundadır. Böylesi bir yapı zenginlik, karmaşa, kaos, simülasyon gibi kavramların beslediği; içi boş mu dolu mu muğlaklığında devasa bir postmodern bulanıklığın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sanat da bu süreçte her türlü araç gereç ve her türlü yaklaşımın bir arada bulunabildiği ve dahası herkes tarafından yapılabilir bir yapıya dönüşmüştür. Bu alanda ortaya çıkan ürünlere kimse "bu sanat eseridir ya da değildir” diyememektedir. Çünkü rasyonalite ve determinizmin tanımlama ve tanımlayarak algılama şekli postmodernite tarafından kullanılamaz. "Walter Benjamin, günümüzde sanat yapıtlarında sınırsız sayıda mekanik yeniden üretim (Reproduktion) yoluyla ortadan kalkmakta olan ve giderek kalkan şeyin ne olduğunu sorgulamıştır. Benjamin'e göre, ortadan kalkmakta olan şey, sözcüğün en sağın anlamıyla "özgünlük'.' tür. Yeniden-yapım, sanat yapıtının özgünlüğünü yapan ana öğeyi, "burada ve şimdi olma"yı ortadan kaldırmaktadır. Yani sanatın biricik ve zorunlu ölçütü olarak özgünlükten söz etmek artık olanaksızlaşmaktadır.”(Frenzel, 1990, 78) Neyin gerçek olup olmadığını, neyin sanat olup olmadığını tartışmıyorsak ve bu olguları günümüz içindeki yeri bağlamında tanımlamıyorsak bu durumda neden bahsedilebilir? Her şey gerçek ve hiçbir şey gerçek değil önermesinin paradoksu içerisinde bireyin duyduğu iç huzursuzluğu ne dindirebilir? İnsan içgüdüsel olarak algıladıklarını anlamlandırarak ve kendinde bir tanım oluşturarak bilinemezliğin huzursuzluğundan kurtulabilir. Nitekim genel olarak postmodernizm dediğimiz bu yapıyı da tanımlamaya açıklamaya çalışmaktadır. Oysa ki postmodernizm tanımlamaların ya da büyük anlatıların dışında olduğunu söyleyerek, kendine bir tanımlamayla sınırlandırmakta sınır, sınırsızlıktır diyerek başka bir paradoksa sürüklemektedir. Yaklaşık yetmiş yıldır üretilen eserlere baktığımızda ne denli avangard olursa olsun artık klasikleşmiş ilk örneklerinin düşünce olarak yinelenmelerinden başka bir şey göremiyoruz. Bütün bunun sonucunda özne olarak insanın yaşamsal dengesini bulabilmesi gerekecektir. Adı her ne olursa olsun bireyin anlamlandırma içgüdüsü tüm karmaşık yapının mutlaka çözümlenmesi ve her ne kadar postmodernizm tanımlamalardan uzak da duruyor da görünse mutlak suretle yerini yeni bir yapıya bırakırken tanımlanmış ve belki de klasikleşmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler : Postmodernizm, anlamlandırma, huzursuzluk, modernizm.Keywords :