- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
- Vol: 31 Issue: 2
- ALBERT CAMUS’NÜN SÖYLENCE-ROMANI (ROMAN-MYTHE) VEBA, ESİNLENDİĞİ KAYNAKLAR VE ÇAĞRIŞTIRDIĞI SİMGELER...
ALBERT CAMUS’NÜN SÖYLENCE-ROMANI (ROMAN-MYTHE) VEBA, ESİNLENDİĞİ KAYNAKLAR VE ÇAĞRIŞTIRDIĞI SİMGELER
Authors : Fuat Boyacioğlu
Pages : 0-0
Doi:10.7822/egt140
View : 4 | Download : 3
Publication Date : 2012-06-01
Article Type : Other
Abstract :Fransız edebiyatında bazı yazarlar antik klasik efsanelere yaşadıkları dönemin koşullarına uyarlayarak yeni yorumlar getirmişlerdir. On yedinci yüzyılda Corneille, Racine gibi klasik yazarlar, Antikite yazarlarının ele aldığı mitolojik söylenceleri, eserlerinde çağlarına göre uyarlayarak yeniden ele almışlardır. Yirminci yüzyılda da yazarlar yapıtlarında antik efsaneleri yeniden ele alıp modern çağın okuyucusuna sunmuşlardır. Jean Giraudoux, André Gide, Sartre, Albert Camus gibi yazarlar tiyatro yapıtlarında, eski yunan efsanelerini yeniden ele alıp yorumlayarak çağlarının olaylarına simgesel olarak çağrışımlarda bulunmuşlardır. Antik söylencelerin tiyatro yapıtlarında ele alınıp sergilenmeleri çok bilinen bir olgudur. Ama romanda söylenceleri ele alıp sunma olgusu, az görülen bir olgudur. Amerikalı romancı Herman Melville, Rus romancı Dostoïevsky, Çek Yazar Franz Kafka ve Amerikalı romancı William Faulkner gibi romancılar romanlarında bazı temel söylenceleri, farklı görünüm ve yorumlarla yeniden ele alıp sergilemişlerdir. Bu söylence-roman modası, Amerikalı eleştirmen Scott’a şu soruyu sordurmuştur: "Modern edebiyatın başlıca biçimsel sorunu, Natüralizm ile Sembolizm nasıl uzlaştırılmalıdır?” Maddeyi ve eşyanın dış görüntüsünü öne çıkaran realizm ve natüralizm ile manayı eşyanın görünmeyen yüzünü ele alan sembolizm aynı düzlemde buluşabilir mi? sorusuna söylence-roman cevap vermektedir. Hem sembolist hem de natüralist-realist öğeler taşıdığından dolayı Albert Camus’nün Veba’sı, bu söylence-roman türüne tipik bir örnek oluşturmaktadır. Bu roman, 1940’lı yıllarda belli bir tarihte, coğrafyada yeri belli olan bir mekânda Cezayir’in Oran şehrinde tarihi kayıtlara göre gerçekte vuku bulmamış salgın hastalık vebanın şehri düşman orduları gibi kuşatıp insanlara nasıl kâbus yaşattığını anlatmaktadır. Bu özel olay, özelde Fransa’nın Alman Nazi askerleri tarafından işgaline, insanlığın maruz kaldığı kötülük sorununa, insanın evrendeki metafizik yalnızlığına, genelde tarihte olmuş ya da gelecekte olabilecek savaşlar ve katliamlara simgesel olarak çağrışımlar yapar. Camus, Antoine Artaud’un 1934 yılında kaleme aldığı Tiyatro ve Veba (le Théatre et la Peste) isimli yapıtından etkilenmiştir. Artaud bu deneme yapıtında tiyatro ile veba arasında benzerlik kurmaktadır. Artaud, tiyatroda oynanan oyunun veba vakası gibi kötülükten daha çok iyilik getirici olduğunu, çünkü tiyatro sahnesindeki gösterinin seyircilerin önünde sergilenmesi insan karakterlerinin açığa vurulmasına, maskelerin düşürülmesine, insanların yalanlarının, miskinliklerinin, alçaklıklarının ve ikiyüzlülüklerini sergilenmesine neden olduğunu söylemektedir. Camus’nün Veba’yı yazmasında etkili olan bir diğer esin kaynağı, Amerikalı romancı Herman Melville’in Moby Dick isimli romanıdır. Melville’in romanının efsanevi mücadelesinden etkilenen Camus, Melville’in Moby Dick’te sergilediği insanoğlunun kötülüklere karşı mücadelesine benzer coşturucu efsanevi bir yüceliği, Veba’sında sergilemiştir. Camus’nün veba salgınını romanında sembolik sunuşu, zaman ve mekân içinde geçmişi, şimdiyi, geleceği kuşatan bir değere sahiptir. Bu veba sembolü, özelde Almanlar tarafından Fransa’nın, Batı Avrupa’nın işgaline genelde tarihteki bütün totaliter ve yayılmacı işgallere çağrışım yapmaktadır. Aynı zamanda Cezayir Kurtuluş Savaşında Fransızların Cezayirlilere yaptığı işkence ve katliamları ifade eder. Veba’nın bir başka simgesel anlamı, insanın dünyadaki metafizik yalnızlığını ve acı çekmesini ifade etmesidir. Oran şehrinin veba salgını esnasında dış dünya ile irtibatının kesilmesi, saçmanın kapalı dünyasını sembolize etmektedir. Camus Danimarkalı varoluşçu filozof Kierkegaard ve Alman filozof Heidegger’in varoluşcu felsefelerinin etkisiyle saçmalık felsefesindeki başarısızlık deneyimini genişletir. Veba’nın simgesel olarak ifade ettiği insanın evrendeki metafizik yalnızlığı, bir iç sıkıntısı meydana getirir. Bu iç sıkıntısından bilinçlenen insan, silkinip başkaldırarak varoluşunun sırrına erer. Kısaca Camus, saçmalık-başkaldırı düşüncesini, söylence-romanı Veba’da salgın hastalık figürüyle sergilemiştirKeywords : Söylence-roman, Camus, Saçmalık(Absurd), Tiyatro ve Veba,