- Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi
- Vol: 5 Issue: 4
- Ana Çizgileriyle Varoluşçuluk ve Türk Edebiyat ve Fikir Hayatındaki Yansımalarına Bir Bakış
Ana Çizgileriyle Varoluşçuluk ve Türk Edebiyat ve Fikir Hayatındaki Yansımalarına Bir Bakış
Authors : Cengiz Karataş
Pages : 2463-2479
Doi:10.34083/akaded.1007385
View : 16 | Download : 5
Publication Date : 2021-12-30
Article Type : Research
Abstract :Varoluşçuluk Danimarkalı ilahiyatçı ve filozof Søren Kierkegaard tarafından adlandırılmış bir kavram olup zamanla edebiyat ve sanat dalları başta olmak üzere anlamı kapsamı genişleyerek yeniden üretime tabi tutularak aşkın bir şekle bürünmüştür. Kierkegaard ‘a göre Varoluşçuluk tüm salt soyut düşüncenin, salt mantıksal veya bilimsel bir felsefenin reddidir; kısacası, aklın mutlaklığının reddidir. Varoluşçuluk, önce Saf Düşünce’nin saçmalığına karşı aykırı bir ses olarak ortaya çıkar, Saf Düşünce'nin safsatalarından, problemlere ve kendi koşullu düşüncesinin olanaklarına, nasıl yaklaşılabileceğini ve bildiği özüne dönme gayretinde olan bireyi hatırlatır. Varoluşçuluğun temelinde bireyin kendisini anlamlı kılacak olan "varolma iradesi” ni göstermesi yatmaktadır. Varoluşçuluk sanatsal ve politik anlamda daima bireyin özgürlüğünü savunur. Varoluşçular bireyi yaratıcı, özgürlükçü, acı çeken(sancılı), düşünen olarak tasavvur eder. Tüm bu özellikler içerisinde belki zamanın ruhu(zeitgeist)’nun da etkisiyle resmedilen bir bohem(kalender meşrepli/rint) tipi karşımıza çıkar. Biyolojik varlıklar olarak doğan insanın, eylemleriyle sorumluluk kabul ederek varoluşsal bireyler olması gerektiğini savunurlar. Sartre'ın "özgür organik birey” olarak adlandırdığı varoluşsal birey modern toplumla ve kendi içsel dünyasıyla sürekli çatışma hâlindedir. Varoluşsal bireyin kendisini ve çevresini sorgulama ve anlamlandırma arayışı süreklilik arz eder. Bu bağlamda varoluşsal birey "özgün(otantik)” olma iddiasındadır. Sonuç olarak varoluşçu düşüncenin en yüce değeri genellikle özgürlük olarak kabul edilirken, temel erdemi özgünlüktür. Bu çalışma işte bu kavramlar çevresinde ana hatlarıyla Varoluşçuluk’un çevçevesini çizmeyi, bu felsefi yönelimin nasıl aşkın bir hâle dönüşerek diğer disiplinleri de etkilediğini irdelemeye çalışmaktadır.Keywords : Varoluşçuluk, egzistansiyalizm, Türk Edebiyatı, otantik, Sartre