- Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
- Vol: 1 Issue: 1
- AVRUPA BİRLİĞİ'NİN EKONOMİK PARASAL BİRLİK HEDEFİ VE TÜRKİYE'NİN UYUMU
AVRUPA BİRLİĞİ'NİN EKONOMİK PARASAL BİRLİK HEDEFİ VE TÜRKİYE'NİN UYUMU
Authors : Bedrıye TUNÇSİPER, Şimal YAKUT
Pages : 100-119
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 1998-01-01
Article Type : Research
Abstract :Avrupa Birliği'nin ekonomik bütünleşme sürecinin en son aşaması olarak nitelenen Ekonomik Parasal Birlik EPB , sermaye hareketlerine konan tüm kısıtlamaların kaldırılmasını, üye ülkeler arasındaki konvertibilitenin gerçekleştirilmesini, bu konvertibilitenin korunacağı konusunda tam bir güvencenin sağlanmış olmasını ve milli paraların birbirine çevrilmesinde her türlü banka giderlerinin ortadan kaldırılmasını gerektirir. Bu amaçla Avrupa Para Birliği'ne yalnızca kararlar ve tedbirler almak koşuluyla ulaşılamayacağının, bunun yerine, oturmuş ve istikrarlı çalışma mekanizmalarına sahip temellerin kurulması gerektiğinin anlaşılmasıyla,. Toplulukta bir parasal istikrar alanı oluşturmayı amaçlayan Avrupa Para Sistemi APS 13 Mart 1979'da kurulmuştur. Bu gün için Avrupa Para Sistemi içinde Para Birliği'ne katılmanın koşullan Maastricht Konvergenz Kriterleri ile belirlenmiştir. Bu kriter dikkate alındığında Parasal Birliğe geçmeye hazır dört ülke Danimarka, İrlanda, Lüksemburg ve Hollanda'dır. Türkiye'nin enflasyon ve faiz oranlan kriterleri karşısındaki durumu oldukça sıkıntılıdır. Bununla birlikte 1990-1996 dönemi istatistik rakamlarına bakıldığında, Türkiye'nin devlet borçları kriterini tam olarak yerine getirdiği ve bütçe açığı kriterine de yaklaştığı görülmektedir. Ancak Türkiye aynı başarıyı kamu açıklan kriterinde gösterememiştir. Kamu açığı/Milli Gelir oranı % 9.6 ile AB ortalamasının hemen hemen 2 katıdır. Türkiye'nin gerek faiz oranları gerek döviz kuru istikran açısından EPB için öngörülen kritere uyum gösterebilmesi, kamu açığının ağırlıklı olarak iç borçlanma ile finansmanı politikasmda değişiklik yapılmasına bağlıdır. Bu şekilde iç borçlanma politikasının faiz oranını arttırıcı etkisi sınırlanarak, kısa vadeli sermaye girişlerinin, döviz kurunun rekabet gücünü, olumsuz yönde etkilemeyecek bir yapı içinde gelişmesi sağlanacaktır. Böylece TL'smrn yabancı paralar karşısındaki reel değerinin ekonomik rekabet gücü korunacak şekilde istikrarlı bir seyir izlemesi mümkün olacaktır.Keywords :