Beiträge zur kleinasiatischen Münzkunde und Geschichte 6-9
Authors : Johannes Nollé
Pages : 7-99
View : 2 | Download : 1
Publication Date : 2009-01-15
Article Type : Research
Abstract :Küçükasya Numismatiği Üzerine İncelemeler 6-9 Makalenin ilk bölümünde, Pisidia kentlerinden Selge'nin Roma İmparatorluk Donemi sikke basımındaki ana tip ayrıntılarıyla incelenmektedir. Söz konusu ana tipte görülen yapının, Suzanne Amigues'in kanıtlamaya çalıştığı gibi, styraks (günlük) bitkisinin preslenmesi amacıyla yapılmış bir işlik binası olmayıp, kentin Zeus ve Herakles'e adanmış ana tapınağının tasviri olduğu ortaya konmaktadır. Kutsal alanın geçmişi muhtemelen Anadolu'nun en eski geleneklerine dayanmaktadır, fakat tapmakta İmparatorluk kültüyle ilişkili ritüellerin yapıldığı ve zafer şenliklerinin kutlandığı da anlaşılmaktadır. Makalenin ikinci bölümünde, Lykia'nın küçük dağ kentlerinden Arneai'ın Roma Dönemine ait bir sikkesi üzerindeki mitolojik tasvir incelenmektedir. Sikkenin üzerinde Tanrı Pan'ın bir su perisine (nymphe) arzulu bir şekilde cinsel saldırısı, perinin ise bu yakışıksız saldırıya karşı koyması ve dolayısıyla bu davranışıyla 'Arne' ('reddeden kadın') ismini aldığı belirtilmektedir. Nymphe, sikke üzerinde, bu küçük Lykia kentinin eponym'u işleviyle resmedilmiştir. Gerek mitolojik bu lokal tasvir gerekse sözcüğün bu bağlamda Yunanca anlamlandırılmış olması, aslında bu yer isminin Likçe ya da Luvice kökenine de işaret etmektedir. Bu yerli Anadolu dillerinde 'kaynak' anlamına gelen sözcük, Arneai'ın zengin su kaynaklarına sahip olduğunu da isabetli bir şekilde ima etmektedir. Su perisi 'Arne'nin isminin Yunanca yorumlanması, benzer şekilde bir Arkadia kenti olan Mantineia'da da karşımıza çıkmaktadır. Orada da aynı isimli su perisi yine 'reddeden kadın' olarak yorumlanmıştır. Makalenin üçüncü ve son bölümünde ise Karia kenti Antiokheia yakınlarında, Menderes Nehri üzerindeki taş köprü incelenmektedir. Kentin Decius'tan Gallienus'a kadar basılan sikkelerinde betimlenen bu köprüden Strabon da bahsetmektedir. Makalede köprünün, Menderes Vadisindeki bütün batı-doğu yol sistemi ile Roma ordusunun 260-261 yıllarındaki lojistiği bakımından önemine değinildikten sonra sikkelerdeki betimlerin bazı detayları ayrıntılı olarak incelenmektedir. Uzun bacaklı bir su kuşu betimi, bölgedeki büyük nehirlerin yakınındaki Batı Anadolu su kuşlarının Homeros tarafından tarif edilmiş olan otlaklarını anımsatmaktadır. Köprü üzerinde uzanmış yatan nehir tanrısı Maiandros daima, Antiokheia Tykhesi ve Athena ise arada sırada betimlenmektedir. Athena kültü, Atina kralı Kranaos tarafından Menderes Vadisi'nde kurulduğu söylenen ve Seleukos Kralı 1. Antiokhos'un yürüttüğü synoikismos (birleştirme) sonucu Antiokheia Kentine dahil edilen aynı isimli küçük kente dayanmaktadır. Atina Kralı Kranaos a ayrıca, Karia Bölgesindeki - Kaunos? yakınlarındaki Kranaos ve Halikarnassos gibi başka kentlerin kuruculuğu atfedilmektedir. Antiokheia Kenti, kurucusuna dayanarak hem Atina ile hem de Atina tarafından kurulan Samos ve Erythrai ile akrabalık oluşturmuştur. Antiokheia'daki köprünün stratejik önemi ve Romalılarla zamanında yapılan anlaşmalar Maiandros kıyısındaki bu kente Tiber hakimlerinin ilgi ve desteklerini sağlamıştır. Antiokheia daha Cumhuriyet Döneminde Roma ve Kapitol Üçlüsü'nün kültünü bir meşruiyet ifadesi olarak benimsemişti. Romanın desteği nedeniyle Kapitol Bayramındaki oyunlar Gallienus tarafından ayrıcalıklı agon mertebesine yükseltilmiştir. Gallienus Donemi köprü sikkelerinin bir çeşidinde Maiandros Nehrinin köprü ayaklarına çarpan dalgalar (kabarmalar) phalloslar biçiminde resmedilmiştir. Başına buyruk davranan bir sikke tasvircisinin betimlemesine dayanan bu resmediş, nehirlerin, özellikle de Maiandros'un bereketine dair anlatılan birçok hikayeye davetiye çıkartmıştır. Bu öykülerden birisi de Maiandros'un, düğün öncesi, gelenek olduğu üzere nehirde yıkanan ve bir inanış uyarınca nehre bekaretini sunan bir genç kızı hamile bıraktığı üzerinedir. Güney Frigya kenti Eriza'nın İmparator Commodus devrine ait olan ve bugüne kadar bilinmeyen bir sikkesi sonradan delinerek muska olarak kullanılmıştır. Bu sikke sadece Hans von Aulock'un corpusculum'una (Phrygien I) önemli bir katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu küçük taşra kentinin konumu, tarihi ve önemi hakkında da bizi düşünmeye sevk etmektedir. Yazar, eldeki belgeleri ayrıntılı şekilde eleştirel süzgeçten geçirerek, Eriza'yı, kentin isminin de geçtiği Hellenistik dekretin bulunduğu yerde, yani Acıpayam Ovasının orta yerindeki Karahüyük'te lokalize etmektedir. Buna karşılık; Ramsay ve birçok diğer bilim insanının Karahüyük'e yerleştirdikleri Themisonion'un ise Acıpayam Ovasının güneyindeki dağlık bölgede Dodurga antik harabelerinde aranması gerektiğini belirtmektedir. Hellenistik cağda müstahkem bir kaleye dönüştürülen ve polis statüsüne kavuşturulan bu Themisonion, Indos nehrinin yukarı mecralarından, yani Kibyratis ve Pamphylia bölgelerinden Acıpayam Ovasına gelip, oradan orta Menderes vadisine gecen trafiği kontrol ettiği için stratejik bir öneme sahipti. Themisonion sikkeleri üzerinde nehir tanrısı olarak betimlenen ve Acıpayam Ovasının suyunu boşaltan Kazanes bu civarda Indos nehriyle birleşmektedir. Şu halde ovanın kuzey kısmı Eriza tarafından kontrol edilirken, aynı işi güney bölgesinde Themisonion üstlenmiş bulunuyordu. Makalede ayrıca Eriza ve Themisonion'un sınırlı sikke darbı ile bağlantılı olarak bu gibi aşırı kırsal bölgelerin çok mütevazı sikke darbı faaliyetlerinin sebepleri de irdelenmektedir. Çalışmada tartışılan bir diğer konu ise sikkenin arka yüzünde resmedilmiş olan çift ağızlı balta ile temsil edilen ve Sozon ile özdeşleştirilen süvari tanrı betimlemesidir. Son olarak da sikke darbının sorumlusu olarak sikke üzerinde ismi gecen Tiberius Claudius Pardalas'ın cognomen'i tartışılmaktadır.Keywords :