- Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue: 45
- İSLAM MİRAS HUKUKUNDA ASABE VE BU YOLLA MİRASÇI OLMAK
İSLAM MİRAS HUKUKUNDA ASABE VE BU YOLLA MİRASÇI OLMAK
Authors : Muhammed Çuçak
Pages : 25-43
View : 8 | Download : 4
Publication Date : 2020-12-31
Article Type : Research
Abstract :Terekenin mirasçılar arasında taksim edilmesini konu edinen miras hukuku, Müslümanlara özgü olmayıp İslâm öncesinde Romalılar, Yahudiler gibi birçok toplum tarafından da uygulanmış bir hukuk sistemidir. İslâm öncesi bu hukuku benimseyen toplumlardan biri de Cahiliye dönemi Araplarıdır. Cahiliye dönemi Araplarının hukukuna göre insanların birbirine varis olabilmeleri için miras sebebi olarak aralarında nesep, dostluk antlaşması veya evlat edinme olması gerekiyordu. İslâm’dan sonra hicrete kadar olan süreç içinde Müslümanlar tarafından uygulanagelen mezkûr miras sebeplerine hicretle birlikte hicret ve kardeşlik sebebi ilave edilmiş ve bir müddet sonra hicret ile kardeşlik sebebi neshedilmiştir. İslâm’daki miras hukukunun son hali mirasla ilgili Nisâ suresindeki ilgili âyetin inmesiyle şekillenmiştir. Nisâ suresinin âyetinin inmesiyle nihai şeklini alan İslâm miras hukukuna göre Müslümanların birbirlerine mirasçı olabilmeleri için aralarında nesep, evlilik ve velâ sebeplerinden birinin bulunması gerekir ve mirasçılar ashâb-ı furûz, asabe ve zevi’l-erhâm şeklinde üçlü bir tasnife tabi tutulmuştur. Ashâb-ı furûz, terekedeki payları nas ile belirlenen kişiler iken asabe; alacağı pay nas yoluyla belirtilmeyen, belli pay sahiplerinden kalanı alan veya hiç almayan ve kendi içinde birkaç gruba ayrılan mirasçılardır. Zevi’l-erhâm bir önceki iki grup mirasçılardan kimsenin bulunmadığı durumlarda miras almaya hak kazanan kimselerdir. Mezkûr mirasçılardan asabe yoluyla mirasçılık çalışmamıza konu edilmiştir.Keywords : İslâm Hukuku, , Miras, , Ashâb-ı Furûz, , Asabe, , Zevi’l-Erhâm