- Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 14 Issue: 14-15
- Türk Ulusunun Askerine Her Durumda Sahip Çıktığını Gösterir Belgenin Anımsattıkları
Türk Ulusunun Askerine Her Durumda Sahip Çıktığını Gösterir Belgenin Anımsattıkları
Authors : Osman Zümrüt
Pages : 9-16
Doi:10.17120/omuifd.16171
View : 14 | Download : 8
Publication Date : 2003-06-01
Article Type : Other
Abstract :Tarih sahnesine çıkışı Orta Asya’dan başlayan Türk ulusu, göç öncesi ve ondan sonraki tüm zamanlarda bağımsız yaşamaya çok özen göstermiştir. Bağımsızlığını korumanın yolunun da asker olmaktan geçtiğini çok iyi bilmiştir. Bugün dünya üzerinde her ne kadar demokrasiden söz edilirse edilsin, teknolojik üstünlüğü arkasına alan askeri üstünlük, dünya haritasının güçlü olanlar tarafından her zaman değiştirilme tehlikesinin bulunduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. ABD’nin Irak’a olan yönelişleri sözümüzü doğrulamaktadır. Samsun iskelesine varınca memleketine dönemeden vefat eden bir askere ait bir belge değerlendirilince, bir ulusun bağımsızlığının dayanağının ve sarsılmaz gücünün temelinde askerine sahip çıkmasının yattığını açıkça görebilirsiniz. Tarihî belgeler bize çok şeyler anlatır. Çünkü tarih, sadece geçmişi sıralayan bilim değil, geleceğe gönderme ve yönlendirmeler yaparak insanların gelecekte daha rahat ve mutlu yaşamalarına ışık tutan ve ders veren bir bilimdir. Kuşkusuz yararlı olması ders alınmasına bağlıdır. Bu belgeye göre, ölen askerin her türlü işlemi Devlet tarafından ihtimamla yapılmıştır. Eşyaları ailesine teslim edilmek üzere saklanmıştır. Bu belge o günün askerinin memleketine gönderilirken üzerinde neler kaldığını gösteriyor. O günün koşullarında Türk askerinin; yağmurluk, kısa aba(mont), gömlek ,başlık, terlik ve fes, kundura, karavana ve kemer, kara şal gibi giydiği eşyalardan giyim-kuşam açısından oldukça zengin bir yapıya sahip olduğu anlaşılır. Bu ise, bir devletin ve ulusun askerine sahip çıktığını açıkça kanıtlamaktadır. Bu belgenin anımsattıkları bir yana bırakılmamalıdır. Her yerde ve her zeminde Türk ordusunu, bırakınız rahatsız etmekten söz etmeyi, onu üzecek sözlerden ve şerhlerden kaçınmak bir yurttaşlık ve özellikle Müslüman Türk olmanın gereğidir. Herkes hata yapabilir.Önemli olan hatada ısrar etmeyip doğruyu kabullenerek, yaptığı yanlıştan hemen doğruya dönmektir. Yanlışta direnmek ilkelliktir. Bize düşen görev ve sorumluluk, sonuçta hata yapan her yurttaşımızı suçlu olarak mahkum ederek onun ülke için hayırsız olduğunu ilan etmek olmamalıdır. Bu tür davranışlar, kendi gücümüzü zayıflatmaktan başka işe yaramaz. Bir siyasal iktidara oyunuzla katkıda bulunmamış olabilirsiniz, hatta onu içinize sindirmekte zorluk çekebilirsiniz, ancak ona hükümet olarak çalışma olanağı tanımak gerekir. Çünkü ulus ve yurttaşlar olarak, olumsuzluklara çok takılırsak, yapacaklarımıza zaman ayırmakta zorluk çekeriz. İktidar olan ve onun yetkili ve görevlileri de, doğru olanları yapmalı ve yanlışlıkta ısrar etmemelidir. Kargaşaya ve güvensizliğe neden olacak hassas konularda daha dikkatli olunmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin bugün, dünkünden daha dikkatle ve özenle askeri gücünü üstün düzeyde tutması ve özellikle Türk milletinin çelikleşmiş ifadesi olan Türk Ordusu’nu göz bebeğinden daha çok koruması bağımsız kalması için bir zorunluluktur. Büyük Atatürk’ün hedeflerini gerçekleştirmek için var gücü ile çalışan ve gerektiğinde savaş dahil her türlü saldırıya karşı koyacak gücü, millet bütünlüğü sağlayacaktır. Bununla birlikte onun gücünü tüm dünyaya duyuracak olan geçmişte olduğu gibi, Türk askeridir. Hepimiz inanmalı ve bu inancımızla hareket etmeliyiz ki, böyle şanlı orduya ve askere sahip Yüce Türk milleti, her türlü olumsuzluğu yenecek güçte ve bilgeliktedir. Sonuç olarak anlayana bir sözcük yettiği gibi, bu belge anlamak isteyenlere ve anlayanlara çok şeyler anlatır.Keywords :