- Mülkiye Dergisi
- Vol: 44 Issue: 4
- Güçlü Devlet Geleneği Tezinin Eleştirisine Katkı: Özne-Merkezcilik Sorunu
Güçlü Devlet Geleneği Tezinin Eleştirisine Katkı: Özne-Merkezcilik Sorunu
Authors : Anıl Varel
Pages : 609-642
View : 15 | Download : 22
Publication Date : 2020-12-09
Article Type : Research
Abstract :Büyük toplumsal dönüşümlerin tahlilinde, özneleri çevreleyen nesnel belirlenimler çözümlemenin dışında bırakıldığında ya da bunlar geri plana atıldığında; tarihsel açıklama, belirli grupların veya kişilerin, büyük bir serbesti içinde şekillenen irade ve pratiklerinin bir sonucu hâline gelmektedir. Bu tür açıklamalarda, öznelerin başarıları, başarısızlıkları, iyilikleri ve kötülükleri tartışmanın merkezine alınarak, tarih, tümüyle rastlantıların ve tarihsel kahramanların ellerine terk edilir. Osmanlı- Türkiye modernleşmesi tartışmalarında literatüre büyük ölçüde hâkim durumda olan güçlü devlet geleneği tezinde ise özneler, Osmanlı’dan devralındığı iddia edilen bir devlet geleneğinin taşıyıcıları olarak sunulurlar. Bu devlet geleneği mirasını devralan İttihatçılar ile onların devamı niteliğindeki Kemalistlerin iktidarında, sivil toplum ve ara tabakaların siyasal süreçlerin dışında tutulduğu ve mevcut oldukları kadarıyla da gelişip serpilmelerinin engellendiği iddia edilir. Böylelikle ülkenin tarihsel gelişim doğrultusunun, Osmanlı devlet geleneğini devralan asker ve sivil bürokratlar tarafından, yukarıdan bir devrimle tayin edildiği öne sürülür. Bu açıklama, öznelerin irade ve pratiklerini yüzyılların derinliklerinden gelen bir öze (güçlü devlet geleneğine) bağlıyor olması nedeniyle, özne-merkezli tarihyazımının bir örneğini teşkil etmiyor gibi gözükmektedir. Ancak bu görünüş yanıltıcıdır. Güçlü devlet geleneği tezinde tarihsel hareket -bu tezin dayandığı tarihsel verilerdeki tüm ampirik ve diğer yöntemsel sorunlar bir yana-, genel bir kural olarak, yine belirli öznelerin kararları ve edimlerine göre devinimini gerçekleştirir. Çünkü ‘devlet geleneği’ nosyonu asıl olarak, özneleri, nesnel belirlenimlerin dışına fırlatan bir tramplen işlevi görmektedir. Bu tez gerçekte, öznemerkezli tarihyazımını fasılalı bir şekilde (devlet geleneği gibi bir ara duraktan) geçerek yeniden üretmektedir. Üstelik bu, yöntemsel açıdan kaçınılmaz bir sondur. Güçlü devlet geleneği tezi, farklı olguların görünürde taşıdıkları bir takım yüzeysel benzerliklere işaret etmekle, bunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu varsayar; ancak bu bağlantının nasıl var olabildiğini somut olarak açıklamaya girişmez. Somut çözümlemede, ‘Osmanlı devlet geleneği’ faktörü, araştırma planına somut biçimde dâhil olamayan bir ön-kabul olarak kalır. Devlet geleneği nosyonu hiçbir tarihsel gelişmeyi somut olarak açıklamadığı için, öznelerin irade ve pratikleri zorunlu olarak her şeyin açıklaması hâline gelir. Neticede bu tezin savunulduğu metinlerde Osmanlı-Türk modernleşmesine yönelik analizler, hemen her zaman, öznelerin düşünce ve edimlerinin bir eleştirisinden ibaret kalır. Oysa Türkiye’deki modernleşme tartışmalarını artık, Jön Türkler, İttihatçılar ya da Kemalistlere yönelik övgü ve yergilerin ötesine taşımak gerekmektedir. Böyle bir açıklama tarzı ise öznelerin, nesnel belirlenimler karşısında dipnotlara indirgenmesini gerektirmektedir.Keywords : Türk Modernleşmesi, Geç Modernleşme, , Bürokrasi, , Özne-Merkezli Tarihyazımı, Özgücülük.