- Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi
- Cilt: 15 Sayı: 1
- Şer’u Men Kablenâ Bağlamında Kur’ân Kıssalarının Şer’î Değeri
Şer’u Men Kablenâ Bağlamında Kur’ân Kıssalarının Şer’î Değeri
Authors : Muhittin Özdemir
Pages : 1-18
Doi:10.51605/mesned.1430997
View : 77 | Download : 78
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research
Abstract :Kur’ân-ı Kerim insanlık için bir kurtuluş rehberi olmanın yanında, zengin bir bilgi kaynağını teşkil etmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in verdiği bilgilerden bir kısmı da önceki ümmetlere ait bilgiler ve bu bilgiler içinde yer alan inanç, ahlak, manevi değerler ve hukukî muamelelerle alakalı haberlerdir. Kur’ân kıssalarında önceki milletlere ve ilahi dinlere ait normatif kurallar, fıkıh usulü açısından da ele alınmış ve bunun için şer’u men kablenâ (bizden öncekilerin şerîatı) delili teşkil edilmiştir. Bu, Kur’ân-ı Kerim’in pek çok ilim dalına konu olabilecek bilgiler ihtiva etme özelliğinden ileri gelmek-tedir. Kur’ân kıssalarında geçen hukukî muamelelerin Müslümanlar için bağlayıcı oluşu, şer’u men kablenâ kapsamında, genellikle üçlü tasnif şeklinde ele alınmıştır: Birinci grupta; Müslümanlar için mensuh olduğuna dair delil bulunan şerîatler yer almakta ve bunların bağlayıcı olmadığı hususunda görüş birliği bulunmaktadır. İkinci grupta; Müslümanlar için geçerli olduğuna dair delil bulunan şerîatler yer almaktadır. Üçüncü gruptaysa; Müslümanlar için mensuh ya da bağlayıcı olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmayan şerîatler yer almaktadır. Usulcüler arasında ilk iki grupta yer alan şerîatlerin şer’î değeri hakkında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamakta, sadece üçüncü grupta yer alan şerîatlerin bağlayıcılığı üzerinde ihtilaf baş göstermiş ve usul âlimleri bunlar hak-kında müsbet ve menfi şeklinde iki ayrı tutuma sahip olmuşlardır. Mu’tezile usulcüleri, gerek bi’setten önce gerekse sonra önceki şerîatlerin hiçbirini Hz. Peygamber (s.a.v.) ve O’nun ümmeti için bağlayıcı görmemişlerdir. Şâfiî usulcüler arasında konu hakkında görüş ayrılıkları belirmiş olmakla beraber mezhebin nihâî görüşü menfi olarak neticeye bağlanmıştır. Ebû İshâk eş-Şîrâzî (476/1083), önceki eserlerinde neshe uğramamış şer’u men kablenâyı benimsemişken günümüze ulaşan son ese-rinde bütün türleriyle onu reddetmiştir. İmamü’l-Haremeyn el-Cüveynî (478/1085) ve İmam Gazzâlî (505/1111), neshe uğramamış önceki şerîatleri kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Gazzâlî’nin ifadelerinin kapalılığından ve farklı yorumlara açık olmasından dolayı, sonraki usulcüler tarafından onun görüşü menfi olarak sunulmuştur. Şâfiî usulcülerin konu hakkındaki görüşleri Fahreddin er-Râzî’yle (606/1210) değişmiş ve hiçbir türüyle şer’u men kablenânın bağlayıcı olmadığı görüşü kendi-sinden sonra gelen Seyfeddîn el-Âmidî (631/1233), Tâceddîn el-Urmevî (653/1255) ve Sirâceddîn el-Urmevî (682/1283) tarafından benimsenerek yerleşmiştir. Bu görüş müteahhir Şâfiî usulcüleri Kâdî Beydâvî (685/1286) ve Tâceddin es-Sübkî (771/1370) tarafından kaydedilmiştir. Mâlikî usulcüleri İbnü’l-Hâcib (646/1249) ve Şehâbeddin el-Karâfî (684/1285), mezhep imamlarının görüşünün bir neticesi olarak neshe uğramamış şer’u men kablenâyı şer’î delil addetmişlerdir. Mütekellimîn usulcü-lerin konu hakkındaki görüş ayrılıklarına karşın fukaha usulcüleri Ebû Bekr el-Cessâs (370/981), Ebû Zeyd ed-Debûsî (430/1039), Şemsü’l-eimme es-Serahsî (483/1090) ve Ebü’l-Usr Fahrü’l-İslâm el-Pezdevî (482/1089), mezhep imamlarından Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin (189/805) görü-şünden hareket-le bir bütün olarak, naslarda yer alıp da neshe uğramamış şer’u men kablenâyı şer’î bir delil saymışlardır. Memzûc metod mensubu Hanefî usulcüler Muzafferüddîn İbnü’s-Sââtî (694/1295), Sadrüşşerîa es-Sânî el-Buhârî (747/1346), İbnü’l-Hümâm (861/1457), İbn Emîru Hâc el-Halebî (879/1474) ve Muhibbullah b. Abdüşşekûr el-Bihârî (1119/1707), mezheplerinin konu hak-kındaki görüşlerini benimsemişlerdir. Usul-de her ne kadar görüş ayrılıkları bulunsa da, mezheple-rin fürû-i fıkıh eserlerinde, naslarda yer alıp hakkında neshedildiğine dair delil bulunmayan önceki ümmetlerin şeriatlerine ait hükümler yer al-maktadır. Bu kabilden olmak üzere Kur’ân kıssalarında birtakım hükümler bulunmaktadır. Örneğin; mühâyee, kur’a çekimi, kısas, kefâlet ve icâre akdi gibi bir takım hüküm ve akitler, önceki ümmetlerin şerîatlerine dayanmaktadır. Teoride görüş farklılık-ları olsa da pratikte bir fark bulunmamakta ve görüş ayrılıkları yüzeysel kalmaktadır. Müsbet görüş mensupları öncekilerin hukukunu şer’u men kablenâ adıyla yeni bir delil olarak benimseyip geliştir-mişken menfi görüş mensupları bunları Kitâb ve Sünnet kapsamında değerlendirmiştir.Keywords : İslam hukuku, Delil, Kur’ân kıssaları, Önceki Milletler, Şer’u men kablenâ