- Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi
- Vol: 7 Issue: 1
- Gorbaçov’dan Putin’e Rus Milliyetçiliğinin Gelişimi
Gorbaçov’dan Putin’e Rus Milliyetçiliğinin Gelişimi
Authors : Idil Tunçer Kilavuz
Pages : 90-114
Doi:10.14782/ipsus.539191
View : 11 | Download : 7
Publication Date : 2019-03-27
Article Type : Research
Abstract :Bu çalışmada ilk olarak, bugünkü Rus milliyetçiliğini anlamak açısından önem arz eden, Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde yaşanan gelişmeler, Rus milliyetçiliğinde ve Rus milli bilincinde meydana gelen değişiklikler ve Rus milliyetçilerinin Sovyetler Birliği’nin dağılmasına verdikleri reaksiyon açıklanacak; ardından Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bir ulus-devlet olarak ortaya çıkan Rusya Federasyonu’nda Yeltsin döneminin Rusluk anlayışı analiz edildikten sonra, 2000’li yılların başından bugüne Vladimir Putin döneminde oluşan milliyetçilik yaklaşımı tartışılacaktır. Sovyetler Birliği içerisinde, devlet politikalarının bir sonucu olarak, Ruslarla Sovyet devleti arasında bir derece özdeşleşme sağlanmıştı. Ruslar, Sovyetler Birliği’ndeki milletler arasında, devletle en çok özdeşleşen milletti. Perestroyka dönemindeki olaylar ve Sovyetler Birliği’nin yıkılışı Rus milli bilincinde önemli etkiler yapmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılışının ardından, Rusların çoğu kendilerini, o zaman yüksek oranda bürokratik, baskıcı ve sömürücü olarak gördükleri merkezden ve ekonomik olarak kendilerine yük olan cumhuriyetler olarak algıladıkları yeni bağımsız olmuş ülkelerden ayırsalar da, kendilerinin olarak gördükleri topraklardan ayrılmaları onlar için kolay olmamıştır. Bazı istisnalar dışında, Rus milliyetçilerinin geniş bir kesimi Sovyetler Birliği’nin bütünlüğüne, eski Sovyet topraklarının bütünlüğüne bağlı kalmışlardır. 1990’lar boyunca Yeltsin yönetimi, Rusya’da yaşayan tüm halkların, etnik kimlikleri ne olursa olsun, Rusya’ya ait oldukları fikrine dayanan bir millet inşa projesi geliştirmiştir. Yeltsin dönemi, Rusya Federasyonu’nun vatandaşlık esasına dayanan bir ulus devlet olarak inşa edilmesi dönemiydi. Yeltsin döneminde hâkim olan anlayış, Rusya Federasyonu merkezli, vatandaşlığa dayalı bir milliyetçilik anlayışı olmuştur. Putin döneminde ise özellikle son dönemde bilinçli bir şekilde vatandaşlığa dayanan rossiiskii kimliğiyle etnik russkii kimlikleri arasındaki sınırların bulanıklaştırıldığı görülmektedir. Rusya vatandaşlığı kimliği daha Ruslaştırılmış, Rusya vatandaşlığının temeli Rus diline, Rus kültürüne, değerlerine dayandırılmıştır. Aynı zamanda, Putin kendisini etnik Rus milliyetçiliğinden de uzaklaştırmıştır. Rus kimliği içerisine kimin dâhil olduğu konusunda, kültür ve değerler; soydan ve genlerden daha önemli görülmüştür. Russkii kimliğinin sınırları, Kremlin tarafından desteklenen değer temelli Rus kimliğine katılmak isteyen diğer etnik grupların üyelerini de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu yaklaşım ayrıca sadece Rusya Federasyonu’nun resmi sınırlarıyla kısıtlanmış bir Rus kimliği anlayışına da sahip değildir. Aynı zamanda ayrı, kendine özgü benzersiz bir medeniyet olarak tanımlanan, Rus dünyasına (russkii mir) da hitap etmek istemektedir. Bu şekilde Rusya Federasyonu’nun sınırlarının dışına taşan, komşu ülkelerdeki Rus ve Ruslaşmış gruplara da hitap edebilecek bir söylem geliştirilmektedir. Sovyetler Birliği dönemindeki etnik farklılıkların tanındığı ve güçlendirildiği bir sistemden, Yeltsin döneminin vatandaşlığa vurgu yapan milliyetçilik anlayışına, Putin döneminde ise, hem Rusya Federasyonu içerisinde hem de dışında bu söylemin hitap edebileceği grupları, sınırları geniş ve müphem biçimde tanımlanan etnik Rus kimliğine entegre olmaya çağıran bir anlayışa geçildiği görülmektedir.Keywords : Sovyetler Birliği, Rusya, Rus milliyetçiliği, Gorbaçov, Yeltsin, Putin