- Kocatepe İslami İlimler Dergisi
- Cilt: 7 Sayı: 1
- İbrâhim en-Nehaî’ye Yöneltilen Tenkitler Hakkında Mülahazalar
İbrâhim en-Nehaî’ye Yöneltilen Tenkitler Hakkında Mülahazalar
Authors : Ali Fuat Futsi
Pages : 168-189
Doi:10.52637/kiid.1435849
View : 90 | Download : 98
Publication Date : 2024-06-15
Article Type : Research
Abstract :Hicrî I. asrın ikinci yarısında Kûfe’de fıkıh ekolünün en büyük temsilcilerinden olan İbrâhim en-Nehaî, gerek kendi döneminde gerekse sonraki dönem âlimleri arasında muteber ve sika kabul edilse de özellikle bir kısım ehl-i hadisin tenkitlerine maruz kalmıştır. Bu tenkitlerden önemli bir kısmının Nehaî’nin fıkıhçı kimliğinden çok hadisçi yönüne dönük olduğu dikkat çekmektedir. Örneğin Nehaî’nin hadisleri reddettiği ve semâının az olduğu şeklinde kendisine yönelik iddialar incelendiğinde, aslında onun râvilerde aradığı bazı şartların yanı sıra rivayetlerin Kûfe ameline uygunluğu gibi birtakım kriterler aradığı söylenebilir. Dolayısıyla bu iddialar herhangi bir veri ile desteklenmediği gibi aksine Nehaî’nin hadis alma metodunun sağlam temellere dayandığını göstermektedir. Ayrıca bu durum, Kûfe ekolünün hadisleri değerlendirme noktasında meseleye literal bakan ehl-i hadisten farklı bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir. Nehaî\'nin mâna ile hadis rivayet etmesinin nedenleri, fıkıhçı yönü ve hadis yazımına karşı olmasıdır. Bu, onun fıkhî bir metodolojiye dayalı olarak hadis naklettiğini ve daha sonraları Hanefîler olarak anılan ve hadislere ehl-i hadisten farklı bir yöntemle yaklaşan ekolün hicrî I. asırdaki öncüsü olduğunu gösterir. Nehaî\'nin hadisleri kabul noktasında fıkhî kısımlara odaklanması ve naklederken yazıyı kullanmaması, onun mâna ile rivayete yönelmesinin temel sebepleri arasında yer alırken, İbn Sîrîn (öl. 110/729) rivayeti dışında Nehaî\'ye yönelik eleştiri bulunmaması, İbn Avn’ın (öl. 151/768) tenkidinin kişisel bir görüşten öteye geçmediği anlamını taşımaktadır. Nehaî’nin mürsel rivayetlerde bulunmasıyla ilgili olarak sahihlik-zayıflık değerlendirmesi dışında açık bir eleştiri bulunmamakla birlikte, İbn Hacer\'in (öl. 852/1449) “Sikadır, ancak çok irsâl yapardı.” şeklindeki ifadesi hariç eleştiri içeren bir yorum tespit edilememiştir. İbrâhim en-Nehaî\'nin mürsellerini tenkit eden ehl-i hadisin değerlendirmelerinde, mürsel rivayetlere yaklaşım tarzlarının etkisi gözlemlenebilmektedir. Nehaî’nin Arap dilinde hatalar yaptığı söylenmişse de ismi en sahih isnadlarda yer alan ve mâna ile yaptığı rivayetleri hadis âlimleri tarafından kabul edilen birinin Arapçaya hâkim olmadığını söylemek doğru değildir. Üstelik Nehaî nesep açısından da Araptır. Onun Ebû Hüreyre (öl. 58/678) hakkındaki: “O, fakih değildir.” sözü, Zehebî (öl. 748/1348) tarafından aktarılan bir nakilde öne çıkmaktadır. Ancak diğer kaynaklarda bu tenkitler genel ifadelerle sunulmuş ve Kûfe ekolünün genel bir temayülü olarak görülmüştür. Nehaî’nin ifadeleri, genel olarak Kûfe ekolünün görüşlerini yansıtmakta ve eleştirinin odak noktasını Nehaî’nin şahsından ziyade Kûfeliler oluşturmaktadır. Ebû Hüreyre’nin rivayetlerindeki eleştiriler sadece Hanefîlerle sınırlı kalmamış, ehl-i hadis âlimleri tarafından da benzer gerekçelerle yapılmıştır. Bu nedenle eğer bir eleştiri yapılacaksa bu eleştiri Nehaî’nin şahsına indirgenerek değil, genel bir çerçeve içinde ele alınmalıdır. Nehaî’nin Şiîlikle ilişkilendirilmesine dair birkaç örnek verilmiş olsa da bunun, genel olarak Şiî mezhebiyle uyumlu olmadığı görülmektedir. Zehebî’nin tanımlamaları, Nehaî’nin daha çok Ehl-i sünnet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. İbn Kuteybe’nin (öl. 276/889) Nehaî’yi Şiî olarak sınıflandırması, daha sonraki dönemlerin Şiî anlayışıyla örtüşmemekte ve yanlış bir çıkarıma yol açmaktadır. Nehaî’nin Şiî olarak kabul edilmesi için yeterli delil bulunmamaktadır, bu nedenle onu bu mezhebe nispet etmek doğru değildir. Nehaî, fıkhî meselelerde re’y kullanmıştır, ancak inançla ilgili konularda bu yöntemi reddetmiş ve hatta re’yin bid\'at olduğunu savunmuştur. O, re’y kelimesini genellikle inançla ilgili konularda bidʻat fırkalar için kullanırken amelî meselelerde ise re’y kullanmış ve hakkında açık hüküm bulunmayan konularda kıyâs yaparak çözümler üretmiştir. Ancak, hakkında hüküm bulunan konularda ise nakle bağlı kalmıştır. Nehaî’nin rivayetlere olan bağlılığı ve hüküm bulunmayan konularda kıyâs yapma eğilimi, Kûfe’deki fıkıh ekolünün şekillenmesinde büyük bir rol oynamıştır. Sonuç olarak, Nehaî’nin fıkhî çalışmalarda re’y ve kıyâsı kullandığı ancak inançla ilgili konularda bu yöntemleri reddettiği ve nakle bağlı kaldığı söylenebilir.Keywords : Hadis, Kûfe, Nehaî, Ehl-i Re’y, Rivayet