İslam Hukuku ve Türk Medenî Kanunu’nda İddet
Authors : Şeyma Ülger Nalbant
Pages : 597-616
Doi:10.52637/kiid.1182738
View : 18 | Download : 21
Publication Date : 2022-12-15
Article Type : Research
Abstract :Herhangi bir sebepten dolayı sona eren bir nikah akdinin ardından beklenmesi gereken süreyi ifade eden iddet, içerisinde birçok hikmeti barındıran bir zaman dilimidir. İslam hukukunda "iddet” olarak bilinen bu durum Türk Medenî Kanunu’nda "bekleme süresi” olarak ifade edilmektedir. İslam hukukunda ve Medenî Kanun’da iddetin mahiyeti ve amacı birçok açıdan farklılık arz etmektedir. Bu farklılıkların en önemlisi kaynak bakımından olup İslam hukukunda "iddet” olarak isimlendirilen bu zaman diliminin kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’deki ilgili ayetler ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’den rivayet edilen hadisler iken, Medenî Kanun’da ise "bekleme süresi” olarak adlandırılan bu sürenin kaynağı İsviçre Medenî Kanunu’dur. Diğer bir farklılık ise İslam hukukunda iddetin hem dünyevî hem uhrevî yönleri bulunurken Medenî Kanun’daki bekleme süresi ise sadece dünya hayatına yönelik hukukî bir durumu ifade etmektedir. Söz konusu farklılıklar iddetin ortaya çıkardığı hukukî sonuçları kimi zaman doğrudan etkilemektedir. İslam hukukunda iddet; boşanma, ölüm, hamile kadının ve kocası mefkûd (gaip) olan kadının iddeti gibi farklı çeşitlere sahiptir ve bu çeşitlere göre kadının iddet süresi farklılık göstermektedir. Bu doğrultuda İslam hukukunda genel anlamda sabit ve standart bir iddet süresinden bahsetmek mümkün değildir. Medenî Kanun’da ise iddetin çeşitleri sınırlı olup iddet süresi Kanun’da muayyen şekilde üç yüz gün olarak belirlenmiştir. Bunda, esas alınan İsviçre Medenî Kanunu’nda en uzun gebelik süresinin üç yüz güne tekabül etmesi ve kadının önceki evliliğinden hamile olup olmadığının tespiti için bu sürenin yeterli görülmesi etkili olmuştur. Kadının hamile olmadığını doktor raporuyla ispat etmesi halinde ise bekleme süresinden muaf tutulmaktadır. İslam hukukunda sahih nikah sonucu iddetin gerekliliği için nikah bağı oluştuğu andan itibaren kadın ve erkek arasında sahih halvet veya zifafın meydana gelip gelmediğine bakılmaktadır. Fâsid nikahta ise halvetin iddeti gerektirip gerektirmediği hususunda farklı görüşler bulunmakla birlikte cumhura göre cinsel birliktelik gerçekleştiyse evlilik bağının boşanma, fesih veya kocanın ölümü ile sona ermesi halinde kadına iddet gereklidir. Eğer kadın ve erkek arasında cinsel birliktelik gerçekleşmediği biliniyorsa kadına iddet gerekli değildir. Bu tarz şartların yer almadığı Kanun’da ise boşanma veya kocanın vefatı akabinde kadının beklemesi gereken süre için resmî olarak nikahın vuku bulmuş olması yeterlidir. Nikah, hangi amaçla veya hangi şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin resmî olarak sona erdiği andan itibaren kadının bekleme süresi başlamaktadır. İslam hukukunda ve Kanun’da iddetin bağlayıcılığı ise üzerinde konuşulması gereken bir diğer önemli konudur. İslam hukuku ve Türk Medenî Kanunu’na göre iddetin mahiyeti ve farklılıklarının incelendiği bu makalede iki hukuk sisteminin iddete bakış açısı farklı başlıklar altında analiz edilmiştir. Çalışmanın hedefi, iddetin İslam hukuku ve TMK’daki niteliğine dair değerlendirmeler yapmak ve iki hukuk sisteminin birbiriyle benzeştiği ve ayrıştığı noktaları tespit etmektir. Makale, günümüzde tatbik ettiğimiz Türk Medenî Kanunu’nun ve hükümlerini uygulamakla mükellef olduğumuz İslam hukukunun aile hukuku alanında oldukça önemli olan iddet merkezinde benzerlik ve farklılıkların ortaya konulması açısından oldukça önemlidir. Bundan dolayı çalışma, ilgili konuyu kapsayıcı bir şekilde ele alması açısından önem arz etmektedir. Bu noktada iddete ve bekleme süresine dair çalışmalar incelendiğinde araştırma ve incelemelerin çoğunlukla sadece bir hukuk sistemiyle sınırlı tutulduğu ve oldukça dar bir çerçevede ele alındığı görülmektedir. Bu açıdan ortak hukukî bir konunun İslam hukuku ve Medenî Kanun’da ayrıntılı bir şekilde ele alınması çalışmanın hem önemi hem de özgünlüğünü ortaya koymaktadır. Son olarak bu makale, İslam hukuku ve Medenî Kanun’da incelenmeyi bekleyen pek çok ortak hukukî meselenin mukayeseli olarak ele alınması açısından birçok yeni çalışmaya da örneklik teşkil edecektir.Keywords : İslam Hukuku, Türk Medenî Kanunu, İddet, Bekleme Süresi, Boşanma, Ölüm.