- Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 10 Issue: 1
- TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ SAHÂBÎ EBÛ HUREYRE (BİR RİVAYET BAĞLAMINDA HADİS UYDURDUĞU İDDİASI)...
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ SAHÂBÎ EBÛ HUREYRE (BİR RİVAYET BAĞLAMINDA HADİS UYDURDUĞU İDDİASI)
Authors : Hamdi Türkoğlu
Pages : 81-109
Doi:10.46353/k7auifd.1259284
View : 82 | Download : 43
Publication Date : 2023-06-30
Article Type : Research Article
Abstract :Sahâbeye yöneltilen tenkitleri yine sahâbe dönemine kadar götürmek mümkündür. Başta Hz. Âişe olmak üzere bir kısım sahâbîlerin, Hz. Peygamber’den eksik işitmeleri veya hatalı rivayette bulunmaları sebebiyle bazı sahâbîlerin rivayetlerini düzelttikleri (istidrak) bilinmektedir. İlk müslüman nesil olan sahâbenin birbirleri hakkındaki uyarıları, tenkitleri ve düzeltmeleri, hata yaptığı düşünülen sahâbînin adaletini ortadan kaldırma, güvenilir olmadığını ortaya koyma ve nihayet rivayetini kabul etmeme amacına matuf olmayıp nakledilen rivayetin tashihini amaçlamaktadır. Ancak sahabe asrından yaklaşık iki asır sonrasına (hicri III. asır) gelindiğinde ise sahâbe hakkındaki tenkitlerde menfî anlamda bir evrilme olduğu görülmektedir. Artık bu asırdan itibaren bazı şahıs ve fırka mensupları bazı sahâbîlerin doğrudan adalet vasıflarına yönelik tenkitlerde bulunmuşlardır. Sözü edilen asırda ilk defa bazı sahâbîlerin yalan söylediği dile getirilmiş, bunlar da yine Hz. Ömer, Hz. Âişe gibi bazı sahâbîlere nispet edilmiştir. Buna göre bir sahâbînin yalancı olduğu yine başka bir sahâbî tarafından ortaya konulmaktdır. Ancak bu anlamda sahâbeye nispet edilen rivayetlerin güvenilir senedleri bulunmadığı gibi temel hadis kaynaklarında da yer almadıkları, muhtelif türlerde kaleme alınan akademik kitap ve makalelerde ortaya konulmuştur. XVIII ve XIX. asırlara gelindiğinde ise III. asırda temeli atılan bu menfî tavra müsteşriklerin de dahil oldukları görülmektedir. Dolayısıyla bu son asırlardan günümüze kadarki zaman dilimi içerisinde müsteşriklerle beraber bazı araştırmacılar, geçmiş dönemlerde dile getirilen iddiaları daha da geliştirip genişleterek gündeme taşımayı başarmışlardır. Özellikle sahâbenin adaletini hedef alan bu menfî tenkitlerin hadis rivayetinde aktif rolü olan ve önde gelen sahâbîler etrafında yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Bu meyanda Hz. Âişe, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Ömer gibi meşhur sahâbîler, bu eleştirilerden fazlasıyla nasibini alan isimlerden birkaçıdır. Aynı eleştirilerin odağında yer alan ve en çok hadis rivayet eden Ebû Hureyre de çok hadis rivayet etmek ve yalan söylemekle itham edilerek ismi ve soyu bilinmeyen bir şahıs olarak değerlendirilmiştir. Son birkaç asır içerisinde sahâbeye yöneltilen tenkitlere 1957 yılında vefat eden Abdulhüseyin Şerefüddin el-Mûsevî de katkı sunmuştur. Ebû Hureyre hakkında ve yine "Ebû Hureyre” isimli müstakil ilk çalışmayı yaptığı belirtilen Mûsevî, bu kitabında Ebû Hureyre’nin kimliğinin meçhul olduğunu, Suffe ehlinin fakirleri içerisinde yer aldığını, karın tokluğuna çalışarak ve başkalarına hizmet ederek geçimini sağladığını, eğitimsiz ve kültürsüz olduğunu ifade etmektedir. Lübnan asıllı Şiî müellif Mûsevî’nin tenkitleri arasında Ebû Hureyre’nin hadis uydurduğu iddiası da yer almaktadır. Mûsevî, Ebû Hureyre’nin kedilere olan sevgisi ve tutkusu sebebiyle kedisiyle ilgilenmeyen hatta onu hapsedip yiyeyecek-içecek bir şey vermeyen, çevrede serbestçe dolaşıp beslenmesine de müsaade etmeyen bir kadının cehenneme girdiğini bildiren rivayeti Hz. Peygamber adına uydurduğunu iddia etmiştir. Ona göre bu rivayet, Ebû Hureyre’nin uydurduğu hayali bir rivayettir. Mûsevî aynı zamanda bahsi geçen iddiasını güçlendirmek için ilgili hadis bağlamında Hz. Âişe’nin Ebû Hureyre hakkındaki itirazını delil olarak kullanmıştır. Hz. Âişe’ye nispet edilen ve tek senedle rivayet edilen (garîb) bu rivayete göre Hz. Âişe, Ebû Hureyre’nin bahsi geçen rivayeti naklettiğini işitince onu sorgulamış, azarlamış ve Hz. Peygamber’den rivayette bulunduğu zaman daha dikkatli olmasını tenbihlemiştir. Bu makalede, Ebû Hureyre’nin kedisine işkence etmesi sebebiyle bir kadının cehenneme girmesinden bahseden rivayet temelinde Mûsevî’nin iddiası tartışılacaktır. Aynı zamanda Mûsevî’nin kendi görüşünü desteklemek üzere delil olarak kullandığı Hz. Âişe’nin Ebû Hureyre hakkındaki itirazı değerlendirilecektir. Bahsi geçen rivayetler işlenirken öncelikle Ebû Hureyre tarikli rivayetler ele alınacaktır. Rivayetin senedleri tablo halinde verilecek, senedlerdeki ravilerin güvenilirlik durumlarına işaret edilerek sıhhat durumları otaya konulacaktır. Ayrıca çalışmanın ana temasını oluşturan bu rivayetin Ebû Hureyre dışındaki diğer sahâbî ravileri konumunda olan Abdullah b. Ömer, Cabir b. Abdillah, Abdullah b. Amr ve Esma bnt. Ebu Bekr’den gelen rivayetler incelenecektir. Ebû Hureyre’den nakledilen rivayetlerde olduğu gibi mezkur sahâbîlerin rivayetleri de muhtelif senedleriyle birlikte değerlendirilecektir.Keywords : Hadis, Ebû Hureyre, Âişe, Şerefüddin el-Mûsevî, Kedi Sevgisi, Kedisine Eziyet Eden Kadın, Hadis Uydurmacılığı.