- Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
- Vol: 13 Issue: 2
- HİLMİ ZİYA ÜLKEN’DE İNSAN OLMA MERTEBESİ: AŞK AHLAKI
HİLMİ ZİYA ÜLKEN’DE İNSAN OLMA MERTEBESİ: AŞK AHLAKI
Authors : Mustafa Sarp
Pages : 463-483
View : 73 | Download : 82
Publication Date : 2023-07-31
Article Type : Research Article
Abstract :Aşk Ahlakı, eserin ismi sizi yanıltmasın, aşkın metafizik bir temellendirmesi değildir. Mamafih, şunu da özellikle vurgulamamız gerekir ki Ülken’nin ahlaki temellendirmesinin merkezinde "Aşk” vardır. Bu "Aşk” bir davadır ve bu dava insanlık davasıdır. Ülken, Aşk Ahlak’ı fikrinde aslında insanın varoluşsal serüvenini ortaya koymaya çalışır. Bu serüven öyle bir çilekeş süreçtir ki, birçok sınavı ve güçlüğü içeren bir niteliktedir. Onun ifadesiyle "bir sınav meydanıdır”. İnsan, onun düşüncesinde dünyaya geldiği anda bilfiil zincirlerle bağlı bir şekilde kendini bulur. Bu durum bütün insanlar için geçerlidir. Ama insan, beraberinde bu durumun çelişiğini de içinde taşır; yani bilkuvve özgürdür de. İnsanın varoluş süreci de bu noktada kendini gösterir. O, kuvve olarak içinde barındırdığı özgürlüğünün inşasını gerçekleştirmelidir. Ülken’in ondan beklentisi budur. Peki nasıl? İşte ‘Aşk Ahlakı’ felsefesinin temel problemi de budur. Ülken için varoluşunu gerçekleştirmiş ve özgülüğünü inşa etmiş olan İnsan, çok değerli bir varlıktır. Böyle bir insan, onun düşüncesinde alemin mihrakıdır ve her şey onun içindir. Dolayısıyla insan hak ettiği değeri varoluştan söküp almalıdır. Söküp almalıdır ifadesini özellikle kullandığımı belirmek isterim; çünkü bu süreç kolay bir süreç değildir. Ülken’e göre insanı insan yapan doğuştan sahip olduğu bedeni değildir; ya da sonradan kazandığı unvanları, mesleği, ünü, şöhreti v.b. İnsan ancak dünyevi tutkularından arındığında insan olma niteliğine sahip olabilir. Bunun da nedeni artık onun bir ‘Kişi’ olmasıdır. İşte dünyaya gelen insan için bunu gerçekleştirmesi bir görevdir. Bu son aşamaya varması gerekir. Hatta insan olmak istiyorsa bu zorunludur. Ulaşması gereken en üst mertebeye, yani nihai nokta olan özgülüğe varmak için insan sahip olduğu zincirleri kırmak zorundadır. Mutasavvufi lügatla ifade etmek gerekirse "ölmeden önce ölmek” gerekir. Nihai hedefe ulaşmayı başaran sadece ‘Ahlak Ülkücü’leridir ve onlar böylece büyük bir güç elde etmişlerdir. Yalnız Ülken’nin düşüncesinde büyük güçler beraberinde büyük sorumluklar da getirmektedir. Sorumluk yetkinliğiyle beraber insan, başka bir sırrın kapısını da aralar; o da ‘Vicdan’dır. Bu sıfat insanı bütün varlıklardan ayırır. O, zulümden ve zalim olmaktan böylece sıyrılır. Bu noktada, onda, başka bir güç ortaya çıkar ki oda ‘Sevgi’ ve ‘Dostluk’tur. Aşk Ahlakı, mertebesine yükselen insan, kendini değil; herkesi sever. Bu sevgi sayesinde kendi dünyevi zevk ve heveslerini öldürmüş; Ülken’in ifadesiyle ‘Şehit’ olmuştur. O, dünyevi yanını kül etmiş; küllerinden tekrar doğarak artık bir ‘Kişi’ olmayı gerçekleştirmiştir. Biz de bu çalışmamızda, biyolojik ve fizyolojik yapıdan başlayıp; mertebeler şeklinde ilerleyen ve herkesin tamamlamasının da mümkün olmadığı bir sınav olan bu süreci Hilmi Ziya Ülken’in başta Aşk Ahlakı adlı eseri olmak üzere diğer eserlerine de bağlı kalarak açıklamaya çalışacağız.Keywords : Hilmiz Ziya Ülken, Ahlak, Aşk, İnsan, Özgürlük