- Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 10 Issue: 19
- es-Seyrü ve’s-sülûk ilâ meliki’l-mülûk İsimli Eser Bağlamında Nefsin Mertebeleri
es-Seyrü ve’s-sülûk ilâ meliki’l-mülûk İsimli Eser Bağlamında Nefsin Mertebeleri
Authors : Mevlüt Özçelik
Pages : 270-299
Doi:10.17050/kafkasilahiyat.1203460
View : 30 | Download : 10
Publication Date : 2023-01-28
Article Type : Research
Abstract :Bu çalışma, 17. Yüzyıl Osmanlı mutasavvıflarından Kâsım b. Salâhuddîn el-Hânî’nin (ö. 1109/1697) es-Seyrü ve’s-sülûk ilâ meliki’l-mülûk isimli eseri çerçevesinde nefsin mertebelerini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmaya konu olan eserin dikkat çeken yönü, uzun yıllar tüccarlık yaptıktan sonra tasavvufa meylederek yedi yıl uzlete çekilen ardından iki yıla yakın kısa bir tahsil hayatından sonra hem müderrislik hem de şeyhlik makamına geçecek derecede kendini yetiştirmiş olan bir alimin kaleminden çıkmış olmasıdır. Eser, tasavvufun en temel meselelerinden biri olan "nefs” konusunu Halvetiyye tarikatında "atvâr-ı seb‘a” diye tabir edilen ve emmâre, levvâme, mülheme, mut’mainne, râzıye, marziyye ve kâmile olarak sayılan yedi makam esasına göre incelemektedir. Müellife göre nefs, bu makamlardan her birinde sonraki makama karşı on perdeyle perdelidir ve bu perdelerden her biri, sonrakine göre daha yoğun haldedir. Bu nedenle nefsin Allah Teâlâ\'ya en uzak olduğu makam, O’nunla kendi arasındaki perdelerin en yoğun olduğu "emmâre” makamıdır. Bu makamları başarıyla aşarak vuslat-ı ilahîye nâil olmak ancak bir şeyhin gözetiminde seyrüsülûk yapmaya bağlıdır. Aksi takdirde vuslata erişmek mümkün olmadığı gibi bazen sâlikin yanlış itikatlara saplanarak yoldan çıkması bile söz konusu olabilir. Bu itibarla sâlik, seyrüsülûkünü tamamlayıncaya kadar özellikle de kendisine birtakım ilhamların gelmeye başladığı "mülheme” makamında, başına buyruk hareket etmekten kaçınıp şeyhin gözetimi altında şeriatın ahkâmına sımsıkı sarılmalı ve tarikatın âdâbı çerçevesinde yaşamaya devam etmelidir. Bu hassasiyet üzere seyrüsülûke devam eden sâlik, kurbiyet-i ilâhîye erişecek, Allah Teâlâ\'nın yeryüzündeki halifesi olmaya ve nihayet insanları Allah’ın yoluna irşad etmeye layık bir mürşid haline gelecektir. Tasavvufa sülûk etmekten maksat, işte bu gayenin gerçekleşmesini sağlamaktır.Keywords : Tasavvuf, Halvetiyye, nefs, Atvâr-ı seb’a, Kâsım b. Salâhuddin el-Hânî