Leyla Erbil'in "Cüce" Romanında Varoluşsal İzler
Authors : Meliha Yonca Erdem
Pages : 747-771
Doi:10.34083/akaded.795681
View : 18 | Download : 7
Publication Date : 2020-12-30
Article Type : Research
Abstract :İlk kıvılcımlarını 19. yüzyılın ortalarında gösteren varoluşçuluk felsefesi (egzistansiyalizm), esas itibarıyla varoluşun anlamını sorgular. Bu felsefeye göre, insan varlığı özgürdür ve insanın varoluşu özünden önce gelir. Bu akım, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, önce Batı edebiyatında daha sonra Türk edebiyatında tesirli olmaya başlar. Türk edebiyatının 1950 kuşağının temsilcilerinden Leyla Erbil’in eserlerinde varoluşçuluk felsefesinin izleri, yoğun biçimde takip edilir. Yazarın bilhassa 2001 yılında yayımladığı Cüce adlı romanında söz konusu düşünce akımının sınırlarını çizdiği fenomenler ön plana çıkar. Bu makalede Leyla Erbil’in, ana karakter Zenîme’nin ontolojik sorgulamalarından meydana gelen Cüce romanındaki bunaltı, benlik, kaçış, hiçlik, cinsellik, yabancılaşma ve ölüm gibi varoluşsal fenomenler tespit edilip Jean Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Sѳren Kierkegaard, Samuel Beckett, Albert Camus ve Martin Heidegger gibi varoluşçu filozof ile yazarların felsefi görüşleri ışığında tahlil edilip değerlendirilir. Böylelikle tümevaran bir yöntemle, Cüce romanından hareketle Leyla Erbil’in edebiyat anlayışında varoluşçuluk felsefesinin konumu belirlenir ve edebiyat-felsefe ilişkisinde "insan”ı anlamak ile anlatmak amacının ortaklığı bir kez daha gözler önüne serilir.Keywords : Leyla Erbil, varoluşçuluk, insan, Cüce, Jean Paul Sartre