- Edebi Eleştiri Dergisi
- Vol: 3 Issue: 1
- TOPLUMSAL BİLİNCİN KIRILGANLIĞI VE YAKINSAYAN DİSTOPYALAR: KATHARİNE BURDEKİN’İN SWASTIKA NIGHT ADLI...
TOPLUMSAL BİLİNCİN KIRILGANLIĞI VE YAKINSAYAN DİSTOPYALAR: KATHARİNE BURDEKİN’İN SWASTIKA NIGHT ADLI ROMANININ DURKHEIM’IN KOLEKTİF BİLİNÇ KAVRAMI ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Authors : Mehmet Recep Taş
Pages : 35-56
Doi:10.31465/eeder.537004
View : 31 | Download : 11
Publication Date : 2019-03-27
Article Type : Research
Abstract :TOPLUMSAL BİLİNCİN KIRILGANLIĞI VE YAKINSAYAN DİSTOPYALAR: KATHARİNE BURDEKİN’İN SWASTIKA NIGHT ADLI ROMANININ DURKHEIM’IN KOLEKTİF BİLİNÇ KAVRAMI ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZ Bilinç, genel olarak bireysel (psikolojik) ve toplumsal (kolektif, sosyolojik) olmak üzere iki kategoriye ayrılmaktadır. Bireysel bilinç, bireyin kendisini ve çevresinde cereyan eden olayları tanıma, algılama, kavrama, fark etme sürecinde içselleştirdiği sezgisel değerler, vicdan veya neyin yanlış neyin doğru olduğunu belirleyen ahlaki pusula olarak tanımlanır. Toplumsal bilinç ise bireylerin önceki nesillerden miras aldığı ortak yaşam şekillerinden ibaret olan bilince kendi yaşam sürelerince de zamanın ruhuna uygun eklemlemeler yaparak ortak kurumsal örgütlenmelerde cisimleştirdiği algı, düşünüş ve davranış biçimlerinin bileşkesi olarak tanımlanır. Öznel olması nedeniyle, bir toplumu diğerlerinden ayıran bir niteliğe sahip olan toplumsal bilinç, bireysel bilinçten önce oluştuğu ve ondan sonra da devam ettiği için bireysel bilinçten bağımsız ve onun ötesinde konumlandırılır. Durkheim, toplumlarda bireylerin benzeşmelerine dayalı mekanik ve bireylerin farklılığına dayalı organik olarak şekillenmiş iki farklı dayanışma (solidarity) olduğunu, toplumsal bilincin ise bu iki dayanışma şekline paralel geliştiğini belirtmektedir. Durkheim, aynı zamanda, toplumsal bilincin devinimi olan toplumsal olayların, bireysel bilinçlerden bağımsız geliştiğini ve bireyin iradesi (bilinci) üzerinde tahakküm kurup onu şekillendirdiğini de ileri sürmektedir. Birey veya belli toplum segmentleri için baskı ve tahakkümün had safhada olduğu karanlık bir geleceği anlatan distopya romanlarının çoğunun kurgulandığı zamanın toplumsal yapılarına bakıldığında, bu toplumların daha çok mekanik dayanışmalı toplumlar olduğu ileri sürülebilir. İngiliz yazar Katharine Burdekin’in Murray Constantine takma adıyla 1937’de yazdığı Swastika Night adlı roman da zaman-mekan kurgusunu Hitler’in iktidarda olduğu ve mekanik dayanışmalı bir toplumsal bilincin tedavülde olduğu bir döneme dayandırmaktadır. Bu doğrultudan hareketle, Burdekin’in feminist distopya kategorisinde değerlendirilen Swastika Night adlı romanını, Durkheim’ın kolektif bilinç kavramı çerçevesinde değerlendiren bu makale, mekanik dayanışmalı toplumlarda kolektif bilincin daha kırılgan ve güdümlenmeye açık olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: bilinç, distopya, Burdekin, swastika, Durkheim, kolektif bilinç THE VULNERABILITY OF THE COLLECTIVE CONSCIENCE AND THE LOOMING DYSTOPİAS: READING KATHARİNE BURDEKIN’S SWASTIKA NIGHT FROM THE VIEWPOINT OF DURKHEIM’S CONCEPT OF COLLECTIVE CONSCIOUSNESS ABSTRACT Consciousness is generally known to consist of two categories: the individual (psychological) and the social (collective, sociological). The individual consciousness is described as the moral compass, which determines what is wrong or right, or as the intuitive values that the individuals internalize in the process of identifying, comprehending, understanding and realizing themselves and the events taking place around them. As to social consciousness, it refers to the behavioral patterns, perceptions and ways of thinking that have been concretized in the joint institutional organizations by the individuals’ adding the conscience that they inherited from the previous generations with the conscience that they accumulate in accordance with the zeitgeist during their lifespans. Social consciousness, as it is subjective, has a quality that distinguishes one society from others; and as it comes ahead of the individual consciousness and also follows it, it is independent of the individual consciousness and goes beyond it. In a similar vein, Durkheim, too, states that there are two different kinds of solidarity formed up within societies, and that the social consciousness has been shaped up in parallel with these two manners of solidarity: the mechanical, based on the assimilation of the individuals; and the organic, based on the distinctness of the individuals. Durkheim, additionally, argues that social events, which are the flux of social consciousness, develop independently from individual consciousness; and dominate and shape upon the will of the individual. When we look at the social structures of the societies on which dystopian novels, (which describe a dark future in which pressure or domination is overwhelming for individuals or certain segments of society), shape their settings, it can be argued that these societies are more mechanically bounded societies. The novel Swastika Night, written by the English writer Katharine Burdekin in 1937 under the pseudonym Murray Constantine, based its setting on a period when Hitler was in power and a social consciousness with mechanical solidarity was in circulation. In accordance with the explanations above, reading Catharine Burdekin’s Swastika Night, which is categorized as a feminist dystopia in the framework of Durkheim’s collective consciousness, this article aims to underline that the collective consciousness is more vulnerable against manipulations in the societies in which mechanical solidarity prevails. Key Words: consciousness, distopia, Burdekin, swastika, Durkheim, collective conscienceKeywords : bilinç, distopya, Burdekin, swastika, Durkheim