- Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi
- Vol: 17 Issue: 1
- "MODERN DÜNYADA DİN" Güncellenen 5. Anlatıya Atıfla
"MODERN DÜNYADA DİN" Güncellenen 5. Anlatıya Atıfla
Authors : Meredith B. Mcguire, James V. Spickard
Pages : 233-291
View : 17 | Download : 11
Publication Date : 2017-05-30
Article Type : Other
Abstract :Bu çalışma; Meredith B. McGuire ‘nin "Religion: Social Context” adlı kitabının (5. Baski) 283-300. sayfalarında yer alan "Modern Dünyada Din” başlıklı 8. Bölümü’nün çevirisidir. Modern dünyada dinin yeri konusunda açıklayıcı olduğu kabul edilen dört anlatıya yer verilen kitapta bahsedilen anlatıların (narrative) her birinin dinin konumuna yönelik (geçerlilik kazanan ideolojilerin de etkisiyle) farklı açıklamalar getirdiği sosyologlarca dile getirilmektedir. Bununla birlikte anlatıların var olan ya da inşa edilen makro evrenden bağımsız olmadıkları, sosyal bilimlere çizilen role, onun anlaşılma biçimine göre biçimlenerek hakim anlayışa meşruiyet sağlayan bir araç olduğu belirtilmelidir. Bilimsel çalışmalar için kullanılan "kuram” kavramı yerine makalede özellikle "anlatı” kelimesinin tercih edilmesi oldukça dikkat çekici olup nedeni konusunda Spickard, bilim adamlarının da diğer insanlar gibi mitler tarafından yönlendirildiğini, onların düşüncelerinin de belli bir kurgu çevresinde anlam kazandığı böylece insanların hatırlamasını kolaylaştıran bir işlev yerine getirdiğini ifade etmektedir. 2002 yılına ait bu makalede sadece dört anlatı yer alırken bu tarihten sonra değişen zaman ve dinin farklılaşan konumu dikkate alınarak 2006 yılında Spickard tarafından "Din Sosyolojisinde Teoriye Karşı Anlatı: Geç Modern Dünyada Dinin Konumuna İlişkin Beş Hikaye” adlı makale yayımlanarak var olan bu anlatılara beşinci bir anlatının daha dahil olduğunu belirtmek gerekir. Makalenin belli bir döneme ait geçerlilik arz eden verileri kapsadığı düşünüldüğünde daha genel geçer yargılara ulaşabilmek için daha sonraki çalışmalara başvurarak görüşlerin ne doğrultuda geliştirildiğinin araştırılması ve öncekinden farklı olarak bu tespitlerin alana yeni, ne gibi katkılar sunduğunun bilincinde olmanın gereği ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere, sosyal olayların hızla değişen doğası zamanla farklı anlatıların yaygınlık kazanmasına neden olmaktadır. Nitekim Spickard ele aldığımız makalesinden farklı olarak 2006 yılında yeni bir anlatı geliştirmiştir. Türkçeye kazandırılan bu makalede bireysel bir tercih olarak rasyonel secim in yaygınlık kazandığı belirtilirken 2006 da yayımlanan makalede dinin de küreselleşen her şey gibi alınıp satılabilen bir metaya dönüşmesinde yalnız kişisel etkenlerin değil cemaatin tercihlerinin de etkili olmaya başladığını ifade eden beşinci anlatıyı anlatı kavramsallaştırmasına dahil etmiştir. Kuşkusuz bu anlatıların da yerlerini ileride yeni anlatılara bırakacağı açık olmakla birlikte son zamanlarda dinin prestijini, kamu ve vicdanlardaki konumunu daha iyi ifade ettiği sosyologlarca dile getirilen beşinci anlatı günümüz postmodern dünyasında toplumsal kontexte dinin yerini açıklama konusunda kaydadeğer bir anlatıdır. Spickard, burada kavramsallaştırdığı fil (elephant) analojisinden yola çıkarak "anlatı” ların dini anlama konusunda bir gayreti simgelediklerini belirtmekle beraber sosyologların dinin günümüzdeki yerini anlama ("fil”i tamamen anlamaktan uzak olduğunu) noktasında hala yetersiz (kör) olduklarının altı çizmektedir. Dinin yerini açıkladığı düşünülen anlatıların modern dünyada dinin toplumdaki yerine getirdiği fonksiyonu tam manasıyla ifade etmekten uzak sadece gerçeğin belli bir yönüne temas ettiklerini ifade eden fil analojisine örnek olarak Protestan cemaatleşmesinin (congretulization) azalışı verilmiştir. Bu düşüşe neden olarak ileri sürülen anlatıların çeşitliliğine bakılırsa dinin bireyselleşen dünyadaki yeri konusunda belirsizliğin hala mevcut olduğu görülmekle beraber bilimsel körlüğün boyutları konusunda fikir vermektedir. Söylem analizlerinin son zamanlarda önem kazanması ile beraber anlatıya artık bir inşa olarak bakılmaya başlanmıştır. Söylemin temel unsuru olarak dil insanların konuşarak dünyayı anladıkları gerçeğinden hareket eder. Konuşma, aslında biz farkında olmasak da bir inşadır; hikayede neyin bizi ilgilendirdiğini neyin önemsenmeyecek olduğunu bize tanımlayan ideolojik bir aygıttır. Bu nedenle in-sanların gerçekler yerine hikayeleri tercih ettikleri ifade edilmektedir. İnsanların önce hikâyeyi hatırladıkları belirtilerek dilin. Lytord’un bilimin felsefe gibi diğer ilimlerden farklı olmadığını onun da bir çeşit dil oyunları olduğu şeklindeki ifadelerine de yer verilir. Güvenilirliği genel kabul goren kuramların da aynı şekilde meta anlatılardan gücünü aldığı belirtilerek söylem analizlerinin etkili olduğu alanlar şu şekilde belirtilir: söylemin düşüncelerini şekillendirdiğinin katılımcılar tarafından bilinmediği durum, sosyal organizasyonların üretim ve tüketim üzerine konuştukları durum, son olarak da disiplin şeklinde birçok anlatının tartışılamaz bir zırha büründüğü durum olmak üzere sınıflandırılmıştır. Spickard söylemin son şekli olan "disiplin” ile ilgilendiğini vurgulamaktadır.Keywords : Çoğulculuk, din, dini bireyselleşme, Modern Dünya, sekülerleşme