- Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi
- Vol: 5 Issue: 1
- ACIYI DAMITMA SANATI: TOPLUMSAL BELLEK VE AHMET YORULMAZ’IN ESERLERİNDE MÜBADELE
ACIYI DAMITMA SANATI: TOPLUMSAL BELLEK VE AHMET YORULMAZ’IN ESERLERİNDE MÜBADELE
Authors : Evren Karataş, Ipek Yildiz
Pages : 28-51
Doi:10.32321/cutad.739538
View : 18 | Download : 18
Publication Date : 2020-06-25
Article Type : Research
Abstract :Toplumsal bellek, bir toplumun mazide kalmış başta travmatik anıları olmak üzere toplumu şekillendiren, dönüştüren kimi zaman yıkıcı kimi zaman da yapıcı olan yaşanmışlıklarını geleceğe aktarma çabalarının bütünüdür. Bellek temelde bireysel bir yön taşır. Ancak, aynı olayı yaşayan bireylerde bile bu olaya ait yorumlar birbirinden farklıdır. Bu farklılığı yaratan temel unsur ise kimlik örüntüleridir. Burada toplumsal bellek ile kimlik kavramları arasında çapraz bir bağ olduğu ortaya çıkar. Kimlik toplumsal bellek üzerine kurulur; toplumsal belleği oluşturan birikim ise farklı kimliklerin farklı yorumlarından oluşur. Kimlik kavramının önemli bileşenlerinden oluşan kültür hem tarih boyutuyla hem de sosyal iletişim yönüyle birey ve toplum üzerinde birleştirici bir işlev görür. Ortak deneyimler, yaşantılar, beklentiler ve idealler birliktelik duygusu yaratarak bireyleri bir arada tutar. Bütün bu birlikteliği kuran ana varlık ise toplumsal bellektir. Toplumsal bellek büyük oranda acı üzerine kuruludur. İnsanlık tarihi aslında bütün bir acının da tarihidir. Yeryüzünde var olabilmek adına insanın insana yaptığı zulümler, savaşlar, istilalar, göçler yeryüzünü bir acı coğrafyası haline dönüştürür. Bu coğrafyanın rengi kandır. Ancak insanoğlu her zaman acıyı bal eylemeyi de bilmiştir. Bu karanlık ve kanlı yazgıdan türküler, destanlar, halk hikâyeleri, şiirler, romanlar üretmiş ve toplumsal belleğini en çok edebî mecrada saklamayı ve ölümsüz kılmayı başarmıştır. Nitekim bu çalışmanın örneklemini de Balıkesir/Ayvalık’ın önemli simalarından ve Girit mübadili bir ailenin üyelerinden olan Ahmet Yorulmaz’ın Ulya adlı son romanı oluşturmaktadır. Mübadele olayı, Yunan edebiyatında mübadele sonrasında edebî ürünlere hemen dönüşürken Türk edebiyatında ancak 90’lı hatta 2000’li yıllarda bir izlek olarak görülmeye başlanır. Bunun temel nedeni yeni kurulan Cumhuriyet’le birlikte ulus devlet anlayışının ve kimlik kavramlarının oturtulmasının vakit almasıdır. Bu süreçte genç Cumhuriyet’in uğraşacağı daha başlıca meseleler gündemdedir. Ayrıca Türk edebiyatında görülen mübadele örnekleri mübadeleyi yaşayanlar tarafından pek işlenmemiştir. Genelde mübadele onların üçüncü kuşak torunları aracılığıyla nakledilmiştir. Cumhuriyet’in ilk dönem yazarları içerisinde de mübadeleden etkilenenler olmasına rağmen genelde mübadele kavramı ancak ikinci ve üçüncü kuşak mübadiller aracılığıyla edebi mecraya aktarılmıştır. Kısacası Türk edebiyatında Cumhuriyet’le birlikte yeni bir devlet anlayışının oluşmasının da etkisiyle mübadele konusu uzun yıllar suskunluğunu koruyarak 2000’li yıllarda daha sık görülmeye başlanır. Yorulmaz, Türk edebiyatında mübadele konusunu ele alan öncül yazarlardan biri olarak tanınır. Çalışmanın omurgasını oluşturan mübadele olgusu 1923 yılında imzalanan Lozan Sözleşmesi ile tarihte yerini almıştır. Sözleşme hükümlerince Türk uyruklu Ortodoks Hristiyanlar ile Yunan uyruklu Müslümanlar karşılıklı göçe tabi tutulmuşlar, mübadiller yeni yurtlarında uzun süre kimlik karmaşası ve aidiyet sorunları yaşamışlardır. Bu çalışmanın amacı mübadelenin sosyal yapıya yansımalarını edebi saha üzerinden değerlendirmeye çalışmaktır. Çalışma, durum çalışması yöntemiyle hazırlanmış ve elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir.Keywords : Ahmet Yorulmaz, Toplumsal Bellek, Edebiyat, Mübadele, Ulya