- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 21 Issue: 1
- ÇİŞTİYYE TARÎKATININ SEMÂ VE MÛSİKÎYE YAKLAŞIMI
ÇİŞTİYYE TARÎKATININ SEMÂ VE MÛSİKÎYE YAKLAŞIMI
Authors : Isa Çelik, Ömer Tay
Pages : 210-230
Doi:10.30627/cuilah.796364
View : 22 | Download : 6
Publication Date : 2021-06-22
Article Type : Research
Abstract :Hicri IV. asırda Afganistan’ın Çişt kasabasında faâliyetlerine başlayan Çiştiyye tarîkatı, miladî XII. yüzyılda ikinci kurucusu kabul edilen Muînüddîn-i Çiştî (ö. 633/1236) tarafından Hind alt kıtasına taşınmıştır. Horasan ve Mâverâünnehir sûfî geleneklerinin etkin olduğu Çiştiyye tarîkatı, Hind alt kıtası ülkelerinin mânevî, kültürel ve hatta siyasî tarihlerinde inkâr edilemez bir rol oynamıştır. Ülkemize geç dönem sayılacak mîladî XIX. yüzyıl ortalarında gelmesine rağmen, günümüzde bu tarîkat, başta Hind alt kıtası olmak üzere dünyanın farklı ülkelerine yayılmıştır. Sünnî tasavvuf geleneği etrafında gelişen söz konusu tarîkat, siyasî otoriteden uzak kalmak, Sünnet’e bağlılık, vahdet-i vücûd doktrinini kabul etmek, rü’yetullahın rüyada ve âhirette gerçekleşeceği fikrini savunmak, ricâlü’l-gayb’ın varlığını kabul etmek, semâ ve semâ ehline değer vermek, topluma hizmet etmek, yoksulları yedirmek, yolcuları ve kimsesizleri barındırmak, dergâha gelen hediyeleri ihtiyaç sahiplerine dağıtmak gibi esâslar bağlamında gelişmiştir. Çiştîler, semâ’ı tarîkatın kuruluşundan îtibâren savunmuşlardır. Zaman zaman zâhir ulemâ tarafından valilere şikâyet edilmelerine rağmen pîrlerinin geleneklerine bağlı kalarak naklî ve aklî deliller çerçevesinde semâ’ı savunmaya çalışmışlardır. Şerîata sıkı sıkıya bağlı olan Çiştîler, semâ’ın mutlak mânâda ne haram ne de mübâh olmadığını ifâde etmişlerdir. Onlar, semâ’ın birtakım özel şartlar altında bir tedbir ve mânevî terapi niyetine kullanılabileceğini, bu yüzden ehil olanlar için ihtiyaç ölçüsünde mübâh olduğunu belirtmişlerdir. Semâ meclislerini Kur’ân ile açan Çiştîler, bunun için bazı âdâb ve erkân koymuşlardır. Çiştîler nazarındaki semâ, fizik ve fizyolojik açısından birtakım özellikler gösteren müzisyenlerin anladıkları tarzda bir mûsikî çeşidi değildir. Onlar, tamamen rûhânî sırlara, manevî gerçeklere ve iç alemlerinde duydukları ulvî seslere uyarak samimi bir şekilde semâ yapmaya çalışmışlardır. Bu yüzden zikir ve mücâhedelerle yorgun düşen vücûdlarına tekrar güç kazandırarak, zindelik elde etmek için semâ yapmışlardır. Çiştîler, içlerindeki ilâhî aşk ve muhabbetin ateşini ilâhîler ve ârifâne beyitleri dinlemekle söndürmeye çalışmışlardır. Nitekim ileri seviyede semâ uygulaması yapılan bu tarîkatta bazı pîrlerinin vefâtına kadar uzanmıştır. Bunların yanı sıra semâ esnasında sâlikte meydana gelen bazı hallerden dolayı bu tarz bir zikrin tehlikelerine de dikkat çekmişlerdir. Ayrıca ulemâ ve meşâyih arasında tartışma konusu olan raksın, Çiştîler’de şartları yerine getirildiği takdirde bir sakıncası görülmemiştir. Semâ’ı kendi emelleri için kullanan insanlar her zaman olduğu gibi o dönemde de bulunmaktaydı. Ancak Çiştîler bu işin menfaat sağlamak için değil, samîmi bir şekilde yapılmasını istemişler, bunu ticarete dökenlere kesinlikle karşı çıkmışlardır. Bu yüzden semâ meclislerinde çalgı aletlerinin kullanılmasına sert bir şekilde engel olmaya çalışmışlardır. "Bu iş dert işidir def işi değildir.” sözüyle, semâ’ın ciddiyet ve samimiyet gerektirdiğini, eğlence ve oyunla en küçük bir ilgisinin olmadığını ısrarla vurgulamışlardır. Elinizdeki çalışma, Çiştiyye tarîkatının semâ ve mûsikîye olan yaklaşımını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda Çiştîler’in temel eserleri etrafında konu değerlendirilmeye çalışılacaktır.Keywords : Çiştiyye, , Semâ, , Raks,