- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 21 Issue: 1
- HADİS RİVAYETİ ÖZELİNDE ASHÂBIN DİNÎ BİLGİYİ PAYLAŞMA DUYARLILIĞI
HADİS RİVAYETİ ÖZELİNDE ASHÂBIN DİNÎ BİLGİYİ PAYLAŞMA DUYARLILIĞI
Authors : Serkan Çelikan
Pages : 321-342
Doi:10.30627/cuilah.785149
View : 12 | Download : 7
Publication Date : 2021-06-22
Article Type : Research
Abstract :Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hz. Peygamber’in hadislerinde yer alan çeşitli ifadeler, İslâm dininin bilgiye verdiği değeri göstermeleri bakımından oldukça açıktır. Dinin bu iki esasında bilgi yüceltilirken bunun hangi tür bilgi olduğuna genel olarak değinilmez. Fakat İslam’ın, yeni bir medeniyetin kurucusu olarak mensuplarını en başta inanç, ibadet ve ahlak bakımlarından yetiştirmek istediği izaha muhtaç değildir. Dolayısıyla temel dinî kaynaklarda üzerinde durulan bilginin mezkûr muhtevadaki bilgiyi öncelikle kapsadığı kolayca anlaşılabilir. Diğer yandan Hz. Peygamber’in (s.a.v.), ilk Mümin nesle dinin esaslarıyla ilgili bilgileri aktarma konusunda büyük bir hassasiyet gösterdiği ve öğrenilen bilginin orada bulunmayanlarla paylaşılması hususunu sıkça pekiştirdiği görülür. Buna örnek olarak "Benden bir âyet dahi olsa naklediniz…” ve "Allah, bizden bir hadis işitip de onu başkasına ulaştırıncaya kadar iyice ezberleyen kimsenin yüzünü ak etsin!..” şeklindeki hadisler zikredilebilir. Bazı hadislerde de bilgiyi gizleyenler hakkında oldukça ağır uhrevî tehditler bulunur. Hz. Peygamber’in bilginin yaygınlaştırılmasını sağlama konusundaki bu çabası ashâb tarafından da iyi anlaşılmıştır. Nitekim onların, sahip oldukları bilgiyi başkalarına ulaştırma noktasında dikkat çeken bir gayretleri ve duyarlılıkları olduğu görülmektedir. Hadis kaynaklarında ashâbın bu hassasiyetiyle ilgili çeşitli rivayetler yer alır. Bunlardan çalışmada örnek olarak seçilenler Hz. Osman (ö. 35/656), Ebû Hureyre (ö. 58/678), Ebû Zer (ö. 32/653), Muâz b. Cebel (ö. 17/638) ve Ma’kıl b. Yesâr (ö. 59/679 [?]) isimli sahâbîlerden nakledilmişlerdir. Bu rivayetlerin ortaya koyduğu üzere bilgilerini paylaşmamak ashâb açısından büyük bir vebaldir ve vefatlarına yakın bir zamanda veya hayatları pahasına dahi olsa başkalarıyla mutlaka paylaşılmalıdır. Fakat onların, can güvenliği veya yöneticiler tarafından eziyet edilme korkusuyla bazı bilgileri paylaşmadıklarını gösteren rivayetler de vardır. Paylaşmadıkları bu bilgilerin doğrudan dinî ve ahlakî yaşantıyla veya farzlarla, helallerle ve haramlarla ilgisi bulunmayan bilgiler olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgilerin gelecekte zuhur edecek fitneler, kıyamet alâmetleri, bazı sefih kimseler tarafından dinin yozlaştırılması, Allah’a ait hakların zayi edilmesi, ileride ortaya çıkacak bazı zorba yöneticiler, onların olumsuz halleri ve zemmedilmesiyle ilgili rivayetler olduğu belirtilmiştir ki paylaşılmalarında dinî maslahat bulunmamaktadır. Müslümanlar için örnek konumunda bulunan ashâbın bilgi paylaşımı konusundaki tavrının bilhassa sahih dinî bilgiye olan ihtiyacın önemli düzeyde arttığı günümüzde oldukça değerli bir tavır olduğu açıktır. Buna binaen dinî bilginin en doğru şekliyle yaygınlaştırılması İslâmî ilimler eğitimi almış kimseler için önemli bir görev olarak belirmektedir.Keywords : Kur'ân, Hadis, İslâmî İlimler, Ashâb, Bilgi, Bilgi Paylaşımı