- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 20 Issue: 2
- ÇAĞDAŞ İSLAM DÜŞÜNCESİ VE LAİKLİK: ALİ ABDURRÂZIK’A GÖRE DİN VE DEVLET
ÇAĞDAŞ İSLAM DÜŞÜNCESİ VE LAİKLİK: ALİ ABDURRÂZIK’A GÖRE DİN VE DEVLET
Authors : Mehmet Ali Kirman
Pages : 535-551
Doi:10.30627/cuilah.808193
View : 26 | Download : 4
Publication Date : 2020-12-25
Article Type : Research
Abstract :Çağdaş İslam düşüncesinin en temel problem alanlarından biri din-devlet ilişkisidir. İslam toplumlarında bu ilişki oldukça tartışmalı bir konudur. Bilindiği gibi gerek din gerek devlet sağlıklı bir toplumsal düzen ve toplumsal hayat için son derece önemli iki sosyal kurumdur. İslam tarihinde Hz. Peygamberin vefatından sonra ilk çıkan ihtilaf ‘hilafet’ meselesidir, yani din ve devlet ilişkisinin nasıl ve hangi ilkeler çerçevesinde kurulacağıdır. Bu ihtilafın belli ölçüde hala devam ettiğini söylemek mümkündür. Günümüzde modern toplumlarında din ve devlet ilişkileri bağlamında üretilmiş en kullanışlı enstrüman laiklik ilkesidir. 1923 yılında Atatürk ve bir grup vatanperver silah arkadaşının öncülüğünde Müslüman çoğunluklu bir modern ulus devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti anayasa, cumhuriyet, hukuk, insan hakları ilkelerinin yanı sıra laiklik ilkesini de benimsemiştir. Bilindiği gibi, 20. yüzyılın ortaları itibariyle İslam dünyasında siyasî bağımsızlığını elde eden pek çok devlet ortaya çıktı. Bağımsızlık sonrası dönemde, bu devletler ulus inşa ederken, daha ziyade Batıdan ödünç alınan ve seküler paradigma tarafından çok fazla etkilenen gelişme modelleri benimsediler. Bu devletlerde din ve siyaset tamamen ayrılmasa da, uygulanan seküler politikalarla iktidarları, devletleri ve hükümet kurumlarını meşrulaştırma kaynağı olarak İslam’ın devlet ve toplum katındaki rolü büyük ölçüde sınırlandı. Bunun istisnası olan birçok hükümet, anayasalarında İslam’a bazı atıflar yapmak suretiyle ılımlı bir İslamî görünüm sergiledi. Dolayısıyla Müslüman toplumlarda veya devletlerde din ve devlet ilişkisi tam anlamıyla sağlam bir denge üzerine inşa edilemedi. Bugün bile genelde modern dünyada, daha özelde ise laik bir devlette İslam’ın yeri ve rolü ile demokrasi, çoğulculuk ve din özgürlüğüne bakışı gibi konular yaklaşık bir asrı aşkın bir zamandan beri tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmalar bağlamında Türkiye’den Seyyit Bey, Türkiye dışından ise Abdullahî Ahmet Naim, Ali Abdürrâzık, Abdülaziz Saçedina, Yusuf Kardavi, Raşit Gannuşi, Tarık Ramazan, Mustafa Ceriç, Nurçoliş Macit vb. isimler sayılabilir. Bu makalede konu çağdaş İslam düşüncesi içerisinde el alınırken Ali Abdürrâzık’ın (1887-1966) görüşleri örneğinden hareket edilecektir. Onun Türkiye’de hilâfetin kaldırılmasından bir yıl sonra 1925 yılında İslâm’da siyasî otoritenin mahiyetine dair kaleme aldığı ve 1927 yılında İslâmiyet ve Hükümet adıyla Ömer Rıza Doğrul tarafından Türkçeye tercüme edilen el-İslâm ve Uṣûlü’l-Hükm adlı kitabında İslam’da din, devlet, hilafet, saltanat ve siyaset hakkında çeşitli değerlendirmeler yer almaktadır. Klasik literatürde şer’î bir gereklilik olarak görülen hilâfetin dinî ve aklî bir dayanağının olmadığı tezini savunan, dolayısıyla hilafet meselesinde geleneksel algının bütünüyle karşısında yer alan Abdürrâzık’a göre, İslam dini herhangi bir devlet modeli öngörmez, yani siyasi anlamda herhangi bir düzenleme yapmamış, bu hususu topluma bırakmıştır. O, Hz. Peygamberin rolünün siyasi bir lider değil, dini bir otorite olduğunu savunur. Özellikle radikal ve selefi bazı akımların Şeriat devleti adına din ve devlet ilişkisini maniple etmeye çalıştıkları günümüzde onun bu görüşlerinin ne anlam ifade ettiği bu makalenin ana tartışma konusudur.Keywords : Çağdaş İslam Düşüncesi, Ali Abdurrâzık, Din ve Devlet İlişkisi, Laiklik, Hilafet