- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 19 Issue: 2
- 18. YÜZYIL ADANA KADI SİCİLLERİNE GÖRE ANLAŞMALI BOŞANMA (MUHÂLE‘A)
18. YÜZYIL ADANA KADI SİCİLLERİNE GÖRE ANLAŞMALI BOŞANMA (MUHÂLE‘A)
Authors : Ömer Korkmaz
Pages : 662-684
Doi:10.30627/cuilah.634712
View : 20 | Download : 11
Publication Date : 2019-12-27
Article Type : Research
Abstract :İslâm dini insanların kendisinde huzur bulacakları bir aile kurmalarına ve bunu mümkün mertebe devam ettirmelerine önem vermiştir. Bununla birlikte tarafların istediklerinde evlilik birlikteliğine son vermeleri de imkân dâhilindedir. Evlilik akdine son verme şekillerinden birisi de muhâle‘adır. Muhâle‘a tarafların anlaşarak boşanmalarına verilen isim olup Hz. Peygamber (s.a) döneminden itibaren Müslüman toplumlarda uygulanagelen bir boşanma şekli olmuştur. Hatta muhâle‘a o derece yaygın bir şekilde uygulanmıştır ki konuyla ilgili yapılan bazı çalışmalarda, görülen en sık boşanma şeklinin muhâle‘a olduğu söylenmiştir. Yine bazı araştırmacılara göre muhâle‘a davaları standart boşanma şeklinin bu olduğunu düşündürecek kadar yaygındır. Adana mahkeme kayıtlarında muhâle‘a akdini ifade etmek için hul‘ ve muhâle‘a lafızlarının kullanıldığı görülmektedir. Bu lafızlar kullanılırken tarafların muhâle‘a-i sahîha-i şer‘iyye ile hul‘ oldukları özellikle belirtilerek gerçekleşen akdin sahih ve hukuka uygun olduğu ifade edilmektedir. Nitekim mahkemeye müracaat eden kişilerin davalarının mahkeme tarafından dinlenerek muhatap alınmış olması aralarındaki nikâhın sahih olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca kayıtlarda zevc-i dâhili, zevc-i nâkihi ya da zevc-i muhâli‘i şeklinde kullanılan zevc (koca) kelimesinin fasid bir evliliği îmâ edecek herhangi bir sıfattan ârî olarak kullanılması da bu birlikteliğin sahih olduğunu göstermektedir. Şer‘iyye sicillerinde talâktan daha çok muhâle‘a kayıtlarının mevcut olması kadının istemediği evlilikleri bu yolla sonlandırabildiğini göstermektedir. Ancak kocanın mehir, nafaka vb. sorumluluklardan kaçma düşüncesiyle karısını muhâle‘aya zorlama ihtimali de mevcuttur. Bununla beraber sosyal çevrenin kadın tarafından gelen bir boşanma talebinin kabulü için kocaya manevî baskı yaptığını ve neticede kocanın muhâle‘aya razı olduğunu söylemek daha doğru olur. Muhâle‘a kayıtlarının geçerli olması için hâkimin hükmüne ihtiyaç yoktur. Bununla birlikte muhâle‘a akitleri bazı saiklerle mahkeme defterlerine tescil ettirilmiştir. Hatta muhâle‘a akitlerinin talâk hükümlerine nispetle daha titiz bir biçimde kaydedildiği söylenebilir. Nitekim şer‘iyye sicillerinde yer alan muhâle‘a kayıtlarının talâk kayıtlarından çok daha fazla olması bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Muhâle‘a akitlerinin mahkemede tesbit ve kaydedilmesinin belki de en başat sebebi kocanın muhâle‘a yapıldığını tescil ettirerek ileride doğacak maddi ihtilafların önüne geçmek istemesidir. Böylece koca eski karısının daha sonra mehir, iddet nafakası ve varsa birikmiş evlilik nafakası borcunu talep etmesine engel olmaktadır. Çünkü mahkeme kaydının olmaması ya da ispat edilememesi durumunda kadınların muhâle‘a yaptıkları halde kocalarından mehir ve nafaka istemelerine mani bir durum bulunmamaktadır. Çalışma dâhilinde incelenen dönemde, Adana şer‘iyye sicillerine yansımış boşanma şekilleri arasında en yaygın olanı muhâle‘a akdidir. Öyle ki incelediğimiz defterler içerisindeki muhâle‘a kayıtları kocanın tek taraflı bir irade beyanıyla karısını boşamasına (talâk) ait kayıtlarının neredeyse iki katını teşkil etmektedir. Bu başlık altında Osmanlı hukuk tarihi boyunca bu denli yaygın olan muhâle‘a akdinin kuruluşu ve sonuçları ele alınmıştır.Keywords : Adana, Anlaşmalı Boşanma, Muhâle'a, Hul', Kadın