- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 19 Issue: 2
- İTAAT KAVRAMININ GEREKÇELERİ AÇISINDAN KUR’AN’IN ELEŞTİREL DÜŞÜNCEYE BAKIŞI
İTAAT KAVRAMININ GEREKÇELERİ AÇISINDAN KUR’AN’IN ELEŞTİREL DÜŞÜNCEYE BAKIŞI
Authors : Osman Eyüpoğlu, Niyazi Usta
Pages : 347-378
Doi:10.30627/cuilah.633358
View : 14 | Download : 8
Publication Date : 2019-12-27
Article Type : Research
Abstract :Sağlıklı ve huzurlu toplumsal yapıların oluşması en temelde insanların samimi ortak davranışlarda bulunmasına bağlıdır. Sosyal psikolojik açıdan en kıymetli ortak davranış biçimi körü körüne taklit değil; benimseyerek uyma davranışıdır. Bir davranışın doğruluğuna içten inanarak onu icra eden kişi, toplumsal kontrol mekanizmalarının olmadığı yerlerde de bu davranışı icra etmeye devam eder. Meşhur Cibril hadisine göre de Allah’a onu görüyormuşçasına inanmak gerekir. Hadisteki bu husus, benimseyerek yani bizzat doğruluğunu bilerek inanmayı ve ona göre amel etmeyi ifade eder. Dolayısıyla bu çalışmamızda, Kur’an’da geçen toplam 208 "itaat” ve "tabi olma” ayetinin bağlamlarından hareketle önce gerekçeleri ele alınmıştır. Sonra da bu gerekçelerin sosyal psikolojik açıdan hangi uyma davranışını (körü körüne itaati mi, özdeşleşmeyi mi, benimsemeyi mi?) esas aldığı üzerinde durulmuştur. Kur’an’ın, benimseme düzeyinde bir tutum değişimi için muhataplarını rasyonel, ahlaki, hukuki-siyasi, psikolojik ve sosyolojik açıdan tatmin edici gerekçelerle itaat veya ittibaya çağırdığı görülmektedir. Bu nedenle Kur’an’ın, doğru ve haklı olanın tespitini yapma amacı taşıyan tüm eleştirel düşüncelere açık/uygun olduğu ve hatta bu türden eleştirel düşünceyi metot edindiği için onu dolaylı olarak da emrettiği anlaşılmaktadır. Zira eleştirel düşünce, öncelikle ve bir bakıma Hz. Peygamber’in, deveyi sağlam kazığa bağladıktan sonra tevekkülü tavsiye etmesinde görüldüğü üzere, esbaba tevessülü yani rasyonel ve bilimsel tüm gerekleri bilmeyi ve uygulamayı öngörmektedir. Bu nedenledir ki Kur’an sosyo-kültürel koşullarla birebir uyumlu bir tutum sergileyerek, yeri geldiğinde itikada dair taleplerine ve yeri geldiğinde de amele dair taleplerine ağırlık vermektedir. Örneğin, Kur’an doğru ve meşru olana inanıp tabi olmaya %72,7 oranında önem verirken bu tabi olmanın nesnel sonuçlarına ise %27,3 oranında değinmektedir. Bu durum işin özünün öncelikle samimi bir iman olduğuna işaret etmektedir. Olumsuz itaat-ittibaya ilişkin ayetlerde ise oranlar tersine dönmektedir. Bunun da anlamı inanmayanların samimiyetsizlik, cahillik, yalancılık, şımarıklık, iftiracılık gibi ahlak ve merhamet dışı yanlış tutum ve davranışlarının daha çok eleştirilmesidir. Bu durumda Kur’an, olumsuz itaat-ittibaya dair taleplerin gerekçelerinde inananların samimi inançlarına %26,6 oranında yer verip vurgu yaparken, inanmayanların ise işaret edilen yanlış davranışlarına (amellerine) ise %73,4 oranında değinip onları eleştirmektedir. Bu oranlar bize Kur’an’ın ihtiyacın önemine binaen hitaba en uygun şekil ve yön verdiğini göstermektedir. Bu şekil ve yön vermede doğruyu ve haklıyı tespit amacı taşıyan eleştirel düşünceye de uygun bir yol izlediğini görmekteyiz. Zira Kur’an tüm taleplerinde veya eleştirilerinde, rasyonel, ahlaki, bilimsel, hukuki-siyasi, psikolojik ve sosyolojik gerekçeleri yani tüm beşeri/nesnel gerekçeleri dikkate almaktadır. Bu gerekçelere uygun taleplerde bulunmak, beşeri bir tatmin için lazım olan eleştirel düşüncenin azami derecede dikkate alınması demektir.Keywords : İtaat, Eleştirel Düşünce, Kur’an, Din Sosyolojisi