- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 19 Issue: 1
- FIKIH USÛLÜNDE İCMÂ EHLİYETİ TARTIŞMALARI
FIKIH USÛLÜNDE İCMÂ EHLİYETİ TARTIŞMALARI
Authors : Yusuf Eşit
Pages : 168-184
Doi:10.30627/cuilah.554730
View : 20 | Download : 8
Publication Date : 2019-06-26
Article Type : Research
Abstract :"Müslüman müctehidlerin şer‘î bir konuda ittifak etmeleri” olarak tanımlanan icmâ fıkıh usûlü delilleri arasında şeref sırası sünnetten sonra, kuvvet sırası Kitaptan önce olan ve kesin bilgi sağlayan bir delildir. İcmâın kesin bilgi kaynağı oluşunun altında ümmetin tümünün yanılmazlığı inancı yatmaktadır. Ümmetin masum kabul edilmesi beraberinde icmâ ehlinin kim olduğu problemini getirmiştir. Ümmetin tüm fertlerinin, sadece bilginlerin ve belirli konularda uzman olan bilginlerinin onay ve muhalefetinin icmâın in‘ikâdında etkisi usûlcüler tarafından tartışılmıştır. Bu tartışma problemin bilgiye dayalı olan kısmı ile ilintilidir. Bu noktada kimi usûlcüler ümmet lafzının ifade ettiği umûm gereği icmâda âvâmın da onayının gerektiğini savunurken çoğunluk usûlcüler ise âvâmın ne onay ne ede hilâfının icmâda etkisi olmadığını ileri sürmektedirler. Çoğunluk usûlcülere göre icmâ müctehidlerin ittifakı ile tahakkük eder. Kimileri sadece herkesçe bilinen konularda âvâmın onayını gerekli görerek mevzu bahis problemi aşmaya çalışmışlardır. Böylelikle uzmanlık gerektiren konularda âvâm, müctehidlere tabi olması gerektiğinden müctehidlerin ittifakı aynı zamanda dolaylı olarak ümmetin ittifakı anlamına gelmektedir. Herkesin bilmek zorunda olduğu konularda ise âvâmın da onayı aranarak problem "bilme” üzerine dayandırılarak çözülmeye çalışılmaktadır. Müctehidlerin onay ve hilâfının icmâda etkisinde tartışma olmamakla beraber belli konularda uzman olanların icmâda onayları usûlcüler nezdinde tartışılmıştır. Kelamcıların, usûlcülerin, muhaddis ve benzerlerinin icmâ ehliyeti bu bağlamda ele alınmıştır. Fukahâ usûlcüleri fıkıh usulü bilme üzerinden meseleyi ele alarak mihenk taşı niteliğindeki şartı dile getirmiş, bu şartın eksik olduğu kimseleri icmâ ehli saymamışlardır. Mütekelimîn usûlünde de benzer tartışma kendisini fürû‘u ezbere bilme ile usûlü bilme üzerinde meydana gelmiştir. Ancak her iki ekolde de ortak olan husus kelamcı, muhaddis vb.lerinin fıkıh ve fıkıh usulünü bilmemelerinden ötürü icmâ ehli olmadıklarının ifade edilmesidir. Bununla beraber meseleyi ictihad bağlamında ele alan Cüveynî (ö. 478/1085) ictihâd ehliyetine haiz kimselerin uzman olduğu ilimi dikkate almaksızın icmâ ehli olduğunu, bu ehliyetin yoksun olduğu kimselerin uzman olduğu ilim dalının ehemmiyetinin olmadığını ve icmâ ehlinden olmadığını belirtir. Problemin diğer kısmını ise adalet oluşturmaktadır ki fasık ve bidatçi bir müctehidin onay ve muhalefetinin icmâda etkisi bu bağlamda ele alınmaktadır. Usûlcüler icmâ ehliyetinin ictihâd ehliyeti ile bağlantılı olarak fetvâsı makbul olan müctehid için aranan ictihâd ve adalet şartlarını icmâ ehli için de ileri sürmektedirler. Biz de bu çalışmamızda icmâ ehlinin kimler olduğunu klasik usûl kaynakları çerçevesinde ele alıp ehil sayılmayanların muhalefetine rağmen oluştuğu iddia edilen birkaç icmâ örneğini zikredeceğiz. Anahtar Kelimeler: Fıkıh Usulü, İcmâ, Müctehid, Âvâm, FasıkKeywords : İcmâ, Müctehid, Avâm