- Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
- Vol: 18 Issue: 2
- Gâî Yorum/Makâsıd Açısından Hz. Ömer’in Sevad Arazisi İle İlgili Uygulamasına Yönelik Bir Değerlendi...
Gâî Yorum/Makâsıd Açısından Hz. Ömer’in Sevad Arazisi İle İlgili Uygulamasına Yönelik Bir Değerlendirme
Authors : Nasi Aslan
Pages : 690-717
Doi:10.30627/cuilah.504958
View : 10 | Download : 5
Publication Date : 2018-12-28
Article Type : Research
Abstract :Bilindiği üzere, hukukta yorumla ilgili "lafzi” ve "gaî” olmak üzere iki ana ekol öne çıkar. Maalesef fıkıh usulündeki lafzî mebhas içerisinde yer alan delalet şekilleri ve kıyas bahislerinde -bazı istisnaları dışarıda bırakacak olursak- lafzî/literal yorumun dışına pek çıkılamamıştır. Bu da nasların arkasında maksûd olan hikmet ve gayenin göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır. Oysa Yüce Allah yaratılışı belli bir hikmete mebni gerçekleştirdiği gibi koyduğu hükümlerde de belli bir gayeyi hedeflemiştir. Bu çerçevede Kur’an ve sünnette yer alan hükümlerde kulların hem ahirete hem de bu dünyaya dönük maslahatları gözetilmiştir. Buna göre dini literatürde makâsıd-ı şeri‘a olarak bilinen dinin korumayı hedeflediği beş esas "canın korunması, malın korunması, neslin/nesebin korunması, dinin korunması ve aklın korunması” şeklinde formüle edilen "tümel gayeleri” içerir. Bu beş esas bir yönüyle Şâri’in hükümlerde gözettiği genel amacı teşkil ederken, bir yönüyle de insanların umumi maslahatlarını ihtiva etmektedir. Diğer taraftan Şârî’nin naslarda yer alan her bir hükümde gözettiği özel gayeler de vardır ki o da söz konusu nasta gözetilen tikel gayeleri oluşturur. Aslında bu gaye belki de o nassın sevk olunuşu ile ilgili güdülen özel amacı teşkil eder. Sonuçta ilgili nassın bu özel gaye ekseninde tümel gayelerle birlikte yorumlanması gerekir. Nasların sınırlı olayların sınırsız olduğu düşünüldüğünde literal yorumun ihtiyacı karşılamayacağı bir gerçektir. Bu nedenle Müslümanların karşılaştığı yeni meselelerde vahiyle ortaya çıkan bu yeni hadiseler arasında sağlıklı bir bağ kurulabilmesi Şârî’nin gözettiği gayelerin dikkate alınmasıyla mümkündür. Şâriin maksûdu olan gâyelere bir şekilde vakıf olunduktan sonra naslar da bu gayelere mütenasip bir şekilde yorumlanabilir. Nitekim Hz. Ömer’in bazı uygulamaları bunun en güzel örneklerini teşkil eder. Onun fethedilen Sevad arazisi/Irak toprakları ile ilgili uygulaması ise gâî yorumun en özgün örneklerinden biridir. Çünkü Irak topraklarının tamamına yakını Müslümanlar tarafından kılıç/savaş yoluyla elde edilmiştir. Bu durum Enfal sûresinin 41. Ayeti ve Hz. Peygamberin, Hayber topraklarını taksim etmesi ile ilgili uygulaması dikkate alındığında, Sevad topraklarının da taksim edilmesi sonucunu doğuruyordu. Çünkü konuyla ilgili nasların zahiri de bunu gerektirmekteydi. Oysa Hz. Ömer bu araziyi taksim etmeyerek eski sahiplerinin elinde bırakıp, bu araziden haraç vergisi almayı ve bu şekilde elde edilen geliri Müslümanların kamu yararına harcamayı daha uygun gördü. Bu husus sahabe arasında uzun süren tartışmalara neden oldu. İşte bu araştırmada Hz. Ömer’in söz konusu tasarrufunda ileri sürdüğü gerekçeler -ki mutat uygulamanın devam etmesi halinde yakın ve uzun vadede doğabilecek olumsuz sonuçların da dikkate alınması gayesi- bütün yönleriyle tartışılmaktadır. Hz. Ömer’in bu uygulamasının İslam Hukuku alanındaki tezahürleri ise ayrıca irdelenecektir.Keywords : Gâî yorum, Hz. Ömer, Hikmet, Sevad Toprakları, Ganimet