- Türkiye Jeoloji Bülteni
- Vol: 3 Issue: 2
- Sedimentation, Facies and Stratigraphy in the Southern part of the Neogene Basin of Iskenderun
Sedimentation, Facies and Stratigraphy in the Southern part of the Neogene Basin of Iskenderun
Authors : A. Ten Dam
Pages : 47-64
View : 15 | Download : 7
Publication Date : 1952-01-31
Article Type : Research
Abstract :İskenderun Neojen havzasına ait olan bu etüd bölgedeki çalışmaların kısa bir tarihçesini verdikten sonra sahada 1300 metre kadar deniz Mioseni ve 1200 metre kadar da Karasal Pliosenin mevcudiyeti zikredilmektedir. Miosen sedimanlarının çöken bir havza içine kenarlarında kumtaşları ve basenin ortasına doğru kil ve kumtaşı ile nihayet marnlı olarak teressüp ettiklerine işaret edilmektedir. Kenarlarda görülen kumtaşlarının hazne taşı ve ortadaki marnların ana taşı vazifesini görebilecekleri ve kumtaşları basenin ortasına doğru incelip kaybolmadıkları takdirde teraküm kabil olacağını söylemiştir. Havzanın serpantinleşmiş ofiolit sahalariyle çevrildiği ve bunların üzerinde görülen kalkerlerin bir Lithotamniüm ve Mercan resifi olduğu ve bunların Miosenin kaidesini teşkil etmiyerek basenin ortalarında teşekkül eden bütün sedimanlara tekabül ettiği ileri sürülmektedir. Ofiolitlerle bahsedilen resifli kalkerin temas satıhları normal olarak görülen yerlerde resifli kalkerin içinde serpantin çakılları müşahede edilmiştir. Bu resif kalkerleri düz bir satıh üzerinde değil ivicaclı bir transgresiyon sathı üzerinde teşekül ederken basenin diğer taraflarında milli kumtaşları ve marnlar hemen inkıtasız bir surette çökmekte olan basenin içinde teressüp etmişlerdir. Miosen sedimantasyonu sonunda altere marnlar ve killer üzerinde görulen bir itikal sathı üstünde Karasal Pliosen teressüpleri gelmektedir. Her nekadar bu sahraların yaşı fosillerle tesbit edilememiş ise de yeni bir sedimantasyon devri başladığı aşikardır. Pliosen sedimanlarının oldukça büyük bir kalınlık göstermesi deniz çekildikten sonra basende bir miktar çökmenin vaki olduğuna işaret etmektedir. Pliosen konglomeralar ve milli kumlardan mürekkep olarak tipik bir sel vadisi teressübüdür. Konglomeralarda ofiolitik unsurlar görülür. Serinin üstünde bir kaliş zonu müşahede edilir. Pliosen ve ekseriya Miosen tabakalarını genç mil, kumtaşı., konglomera ve kalişden mürekkep sel vadisi teressüpleri örter. Bazı yerlerde bu genç sahralar bile meyilli olmaları tektonik hareketlerin son zamanlara kadar faal olduğunu göstermektedir. Miosenin başlangıcından itibaren basenin etrafında mavimsi marnlar ve kumtaşları teressüp ederken sahil yakınlarında da Lithothamnium resifleri transgresiyonla beraber gittikşe sahile yaklaşarak teressüp etmekte idi. Nihayet basenin çökmesi sona ererek şurada burada gölcükler hasıl oldu ve marnlı jipslerle masiv jips tabakaları teşekkül etmeğe başladı. Çökmedeki bu tevakkuf sahayı çevreliyen ofiolitik sahraların yükselmesinin daha evvel başlamış olduğuna ve yükselme Pliosen iptidalarında âzami hadde vardığına işaret etmektedir. Çengen 1 ve 2 numaralı kuyularda rastlanan mikrofosillerin etüdünden bunların tipik Miosen mikrofonası oldukları ve Miosenin altından üstüne kadar devam ettikleri görülür. Basenimizde Oligosene veya daha eski bir devre ait fosil bulunmamıştır. Pelajik mikrofonanın detaylı etüdü bunların topluluklar halinde bir müşir rolü oynamalarına imkân verebilir. Rastlanan mikrofonanın kısa bir incelenmesi neticesi olarak bunların Mısır, Cezayir ve Fas'da görülen mikrofonaya müşabih olduğunu göstermektedir. Petrol emareleri Çengen köyünde Miosen kumları içinde gaz emaresi de Ekver köyü civarında Yanartaş mevkiinde Serpantin içinde görülür. Ayrıca Çengen 1 kuyusunda da Miosen içinde bariz gaz tezahürüne rastlanmıştır.Keywords : Sedimentasyon, Fasiyes, Neojen