Şark Meselesi\'nden Ermeni Meselesi\'ne
Authors : Nurettin Kutluyuva
Pages : 215-237
View : 202 | Download : 131
Publication Date : 2024-07-31
Article Type : Research
Abstract :Birinci Dünya Savaşı esnasında, 1915 yılında, Osmanlı toprakları içindeki bir kitlenin bulunduğu yerden başka bir yere göç ettirilmesi olan “Ermeni tehciri” olayı ile dünya literatürüne geçen “Ermeni meselesi”; bölgede çıkar ve emelleri olan ülkeler tarafından, olayın yaşandığı günden bugüne kadar türlü şekilde gündeme getirilerek suiistimal edilen bir konu olarak süregelmiştir. Aslında Osmanlı resmi kayıtlarına göre 27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskân Kanunu’n bir uygulaması olarak ortaya çıkan bu olayı, hukuki ve fiili duruma göre “yer değiştirme” olarak açıklamak daha doğru olacaktır. Zira tehcirin İngilizce karşılığı deport, ‘sınır dışı etmek’ anlamına gelmektedir. Hâlbuki uygulama, Osmanlı’nın kendi toprakları içinde Şam, Halep, Beyrut gibi şehirlere yer değiştirme şeklinde gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti’nin ülke bütünlüğünü koruma sebebiyle yapılması zorunlu olmuş bu yer değiştirme olayının uzantısı olarak ortaya çıkan Ermeni meselesi, tarihsel yönü ile şimdiye kadar aydınlığa kavuşturulamamıştır. Bunun nedeninin ise, taraflar arasında tarihi mirastan kaynaklı olmakla beraber bugün de devam eden emperyalist çıkar unsurlarının izin vermediği diyalog eksikliğinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Bu diyalog eksikliğinin; Ermeniler açısından bakıldığında, yaşanan olaylar neticesinde oluşmuş duygulara paralel olarak ön yargılı ve tek taraflı bakış açısının, bilimsel çalışmalara engel olduğu söylenebilir. Daha da önemlisi tarihin değişik zamanlarında dünyanın birçok ülkesine göç ederek yerleşmiş varlıklı Ermeni diasporası ile felsefesi sömürü olan emperyalist ülkeler, çıkar ve emellerinin devam etmesine yönelik oluşturulmuş argümanların sürdürülmesine ilişkin bölgede çözüm istememektedirler. Zira çözümsüzlük üzerinden kendilerine siyasi manevra alanı yaratmaktadırlar. İngiliz arşivlerinde çalışmış Kıbrıslı Türk tarihçi Salahi R.Sonyel’in ifadesiyle, Türk-Ermeni uzlaşmazlığından kaynaklanan sorun, esas itibarıyla “Şark Meselesi”nin bir bileşenidir. Osmanlının çöküş döneminde, Avrupalı Büyük Güçler, Osmanlı Devleti’ni zayıflatmak, topraklarını parçalamak ve ilhak etmeyi amaçlayan yayılmacı politikaları ile Yakın Doğu ve Orta Doğu’da nüfuz kazanmak ve/veya bölgeyi tamamen kendi hâkimiyetleri altına alma mücadelesine girmişlerdir. Bu kapsamda, Osmanlı topraklarına çeşitli uydurma nedenlerle gönderdikleri seyyahlar, arkeologlar, misyonerler ve diğer ajanlarıyla, stratejik, ekonomik, siyasal önemi olan bölgelerin haritalarını çıkarmışlar ve Osmanlı Hıristiyan ve Müslüman topluluklarla ilişkiler kurmuşlardır. Biraz önce belirtilen amaçlarına ulaşmak için bilgi kirliliği ve propaganda teknikleri ile bölgedeki dini ve mezhep farklılıkları ile insan hakları sorunlarını istismar ederek, ekonomik vaatlerle himaye altına alma sistemi, özerklik ve hatta bağımsızlık taahhütleri gibi her türlü yöntemi kullanma gayretine girmişlerdir. Söz konusu devletlerin entrikaları, kışkırtmaları ve komploları, kısa süre içindeOsmanlı azınlıklarının militanları tarafından terör ve isyanlara yol açarak istikrarsızlık, kargaşa ve krizlere neden olmuştur. Bu çerçevede Büyük Güçlerin teşvik ve yardımlarıyla, önce Balkanlarda başlayan özerklik ve bağımsızlık talep süreci, daha sonraları Doğu Anadolu’da Ermenilerle devam etmiştir. Bu makalede; 19. yüzyıl son çeyreğinden itibaren, “Şark Meselesi”nin bir bileşeni” olarak karşımıza çıkan Ermeni meselesi süreci; Osmanlı Tebaası Olarak Ermeniler ve Osmanlı Devleti İçindeki Yeri, Ermeni Milliyetçiliğinin Uyanışı ve Rol Oynayan Etkenler, Osmanlı Devleti’ni Yer Değiştirme Kararına Götüren Süreç, Yer Değiştirme Kararı, Yer Değiştirme Planının Uygulanması ve Sonrasında Gelişen Olaylar, Gerçekler ile Meselenin Çözümüne Yönelik Öneriler ile Sonuç başlıkları altında incelenmiştir.Keywords : Ermeni, Ermeni Meselesi, şark meselesi, tehcir, zorunlu göç