- Tarih ve Günce
- Issue: 6
- BATI ANADOLU MENŞELİ BİR AKDENİZ GELENEĞİ: DENİZ EŞKIYALIĞI VE DEVLET GÜDÜMLÜ KORSANLIK
BATI ANADOLU MENŞELİ BİR AKDENİZ GELENEĞİ: DENİZ EŞKIYALIĞI VE DEVLET GÜDÜMLÜ KORSANLIK
Authors : Ali Özçelik
Pages : 119-146
View : 25 | Download : 11
Publication Date : 2020-01-31
Article Type : Research
Abstract :XVI. yüzyılda Kapudan-ı Derya Barbaros Hayreddin ile kardeşlerinin Habsburg donanmaları, şövalye tarikatları ve Kuzey Afrika toprakları üzerine çıktıkları başarılı seferler Akdeniz’de kesin bir Türk hâkimiyetini beraberinde getirmişti. Hemen akabinde imparatorluk donanması dışında İstanbul’a bağlı bir Osmanlı korsan gücü de Akdeniz'de etkili bir denetim kurmuştu. Söz konusu korsanlar Cezayir, Trablusgarp ve Tunus’ta ki askeri/idari üsler olan Garp Ocakları’nın tayin ettiği kapudanların güdümünde sefere çıkıyorlar, Hristiyanlara ait savaş, yolcu ve ticaret gemilerine saldırıp, yağma yapıyorlardı. Ayrıca Osmanlı donanmasına da eklemlenen korsanların büyük tehlikeleri göze alarak gerçekleştirdikleri saldırılar sonrası dağıtılan hisseler ve elde edilen esirler; levendlere ve başlarındaki reislerine iyi bir geçim kaynağı sağlıyordu. Müslüman korsanların merkez üsleri olan Garp Ocakları’nın insan kaynağını ise büyük oranda Batı Anadolu kıyılarından toplanan Türkler oluşturmaktaydı. Hemen hemen her sene İzmir’deki Cezayir Hanı’ndan bu ocaklara binlerce genç gönderilir, böylelikle eşkıyalık yerine levendliği seçmesi sağlanan potansiyel eşkıyalar meşru yollarla bölgeden ihraç edilerek bir anlamda Batı Anadolu'da asayişinin güvencesi temin edilirdi. Ancak bu muntazam demografik sirkülasyon Osmanlı denizciliğinin Akdeniz’de kan kaybetmesiyle bozulmaya başlamıştı. Garp Ocakları’nın XVIII. ve XIX. yüzyılda Avrupa’nın gelişen askeri teknolojisine ve donanımlı gemilerine karşı yetersiz kalması Akdeniz’deki ihtişamlı günlerini kaybetmesine neden olmuş ve Müslümanların korsanlık faaliyetleri sekteye uğramıştı. Bunun sonucunda da istihdam edilemeyen Ege gençleri, özellikle Fransa'nın Cezayir'i işgali sonrası İzmir’deki Cezayir Hanı’nın faaliyetlerine de son verilmesiyle iç korsanlığa yani eşkıyalığa yönelmişlerdi. Neticede Akdeniz’deki Osmanlı korsanlığının sonu, Batı Anadolu’da hızlı bir şekilde kurumsallaşan eşkıyalığın başlangıcı olmuştu. Bu çalışmada, arşiv belgeleri ve ikinci el kaynakların ışığında Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki güvencesi olan Garp Ocakları ile Batı Anadolu arasındaki ilişki sosyo-ekonomik bağlamda irdelenecek ve bölge özelinde yüzyıllar boyunca sağlanan istihdamın ortadan kalkmasına paralel olarak artan eşkıyalık faaliyetleri somut örneklerle ortaya konulacaktır.Keywords : Akdeniz, Osmanlı Devleti, Garp Ocakları, Korsan, Batı Anadolu, Levend, Eşkıyalık