DORİK FRİZDEN BİR DETAY: TRİGLİF KULAKLARI
Authors : Zeliha Gider Büyüközer
Pages : 143-188
View : 18 | Download : 10
Publication Date : 2014-05-01
Article Type : Research
Abstract :Dorik frizde trigliflerin her iki kenarını sınırlandıran yarım gliflerin üst bitimine işlenen küçük bezekler "kulak” olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmada Anadolu ve yakın çevresinde yer alan, farklı dönemlere ait toplam 66 adet triglif kulağı değerlendirilmiş ve bunlar biçimlerine göre 7 gruba ayrılmıştır. Elde edilen veriler, triglif kulaklarını tek bir başlık altında toplayarak bir stil gelişimi beklentisi içinde olmaktan ziyade, farklı tipte şekillendirilen bu örnekleri gruplara ayırarak, her bir grubu da kendi içinde değerlendirmek gerektiği sonucunu doğurmuştur. Anadolu dor mimarisinde Labraunda Andron B ile başlayan triglif kulağı geleneği kısa sürede yaygınlaşmıştır. İlk örneklerde yarım gliflerin üst kısmına oval bir delik açılmasıyla oluşturulan kapalı triglif kulakları, Tip TK1 grubunda değerlendirilmiştir. M.Ö. 4. yy’ın 2. yarısında ortaya çıkan Tip TK2’de, kulak kepçesi damla biçimli çalışılmaya başlanmış, önceki örneklerin aksine kulak kepçesinin alt ucu sivri işlenmiş ve bu bölüm ile triglif yüzeyi arasında açıklık bırakılmıştır. M.Ö. 4. yy sonunda ise kulak kepçesinin alt ucu kalınlaştırılmış, böylece Tip TK3 grubunda değerlendirilen yeni bir stil ortaya çıkmıştır. Tip TK1, M.Ö. 4. yy’dan sonra sadece birkaç yapıda çalışılmış iken, Tip TK2 ile Tip TK3 Augustus Dönemi’ne kadar kullanılmaya devam etmiştir. Tip TK4 grubunu oluşturan ters L biçimli triglif kulakları M.Ö. 2. yy’da sadece üç dorik yapıda tespit edilmiştir. D biçimli kulak kepçesine sahip Tip TK5 ile bilinen kulak biçimlerinden farklı olarak, kabartma şeklinde yapılan konik biçimli bezeklerden oluşan Tip TK6, Erken İmparatorluk Dönemi yapılarında uygulanan formlardır. Tip TK7 grubunda değerlendirilen ters S biçimli triglif kulakları ise M.Ö. 3. yy’da Batı Anadolu ve adalarda sadece üç dorik yapıda çalışılmış, aynı yüzyılda da kullanımı sona ermiştir. Anadolu’da ilk olarak M.Ö. 377-353 yıllarına tarihlenen Labraunda Andron B’de görülen triglif kulakları, Kıta Yunanistan’da ancak M.Ö. 4. yy’ın 3. çeyreğinden itibaren bezeme unsuruna dönüşmüştür. Anadolu dor mimarisinde yedi farklı tipte uygulanan, boyutları ve ayrıntılı çalışmalarıyla tamamen bezeme unsuru olarak düşünüldüğü aşikar olan triglif kulakları, zengin bezeme unsurlarının yer aldığı ion mimarisinin estetiğine aşina olan Anadolulu mimarlar tarafından, oldukça sade görünüme sahip olan dorik frize biraz olsun hareket kazandırma düşüncesi ile geliştirilmiş olmalıdırKeywords : Dor düzeni, triglif-metop, triglif kulağı, Labraunda, Anadolu.