SİKKE BULUNTULARI IŞIĞINDA OLBA’DAKİ PERS VE MAKEDON VARLIĞI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Authors : Tuna Akçay
Pages : 199-226
View : 12 | Download : 9
Publication Date : 2017-05-01
Article Type : Research
Abstract :Olba’da 2001 yılından beri sürdürülen kazı ve yüzey araştırmalarında hem bölge, hem de kent için önemli arkeolojik sonuçlara ulaşılmıştır. Kazılar sonunda kentte yüzlerce sikke tespit edilmiş, özellikle erken örnekler ayrılarak detaylı çalışmalarına başlanmıştır. Bunların başında ise 2010 senesinde bulunan gümüş obol ve Makedon sikkeleri gelmektedir. Olba kazıları sonucunda bulunan MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen sikkeler, Olba akropolisinin ilk kullanımına dair bazı düşünceleri akla getirmiştir. Bu arkeolojik veriler, bölgede gelişen siyasal tarih bağlamında ve Olba akropolisinin konumu çerçevesinde düşünülmüş ve yorumlanmıştır. Olba’nın yerleşim tarihinin erken evrelerini açıklamak ve kesin sonuçlara varmak için kuşkusuz çok daha fazla arkeolojik veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak Olba’da bulunan ve bu makalede tanıtılan MÖ 4. yüzyıla ait sikkeler; Olba kentinin en erken verileri, Olba bölgesinin de en erken arkeolojik verilerinden biri olması açısından önem taşımakta, bu sonuçların başta bölgede çalışan uzmanlar olmak üzere bilim dünyasına duyurulması gereken önemli bilimsel materyaller olduğu düşünülmektedir. Olba’nın erken tarihine işaret eden söz konusu sikke buluntularıyla ilgili olarak yapılacak değerlendirmede öncelikle coğrafi ve topografik koşullardan, genel arazi yapısından söz edilmelidir. Bu bağlamda Doğu Dağlık Kilikia bölgesinde yer alan bir kara yerleşim merkezi olan Olba’nın akropolisinin denizden 1040 metre yükseklikte olduğunu belirtmek gerekir. Akropolisin bulunduğu tepenin ovadan yüksekliği yaklaşık 50 metre olup, bu yükselti doğal bir kale görünümünde olduğu kadar, yine doğal bir korunaklık sağlayan kayalık yapıya sahiptir. Özellikle akropolisin zirveye yakın yamaçlarında bulunan masif ana kaya, sur gibi akropolisi çevrelemektedir. Akropolisin bazı kesimleri dik yamaçlı olup, birçok yönden zirveye ulaşmak neredeyse imkânsızdır. Öte yandan, Olba akropolisi stratejik konumu ile de dikkat çekicidir. Akropolis, hem çevresindeki vadiye ve hinterlandına hem de Olba bölgesini farklı rotalardan kıyı kesimine bağlayan yollara hâkim bir noktadadır. Kıyı kesimden Olba bölgesinin içlerine giden yolların hemen hemen hepsi Olba üzerinden Diocaesarea’ya bağlanmaktadır. Kıyı kesimden iki farklı rota (Keşlitürkmenli ve Şeytanderesi Vadisi rotaları) üzerinden Olba akropolisine ulaşılabilmektedir. Şeytanderesi Vadisi, Olba ile Korykos ve Elaiussa Sebaste’yi birbirine bağlarken; Keşlitürkmenli yolu ise, ara rotalarla birlikte Olba’yı Narlıkuyu, Korasion ve Seleucia ad Calycadnum’a bağlamaktadır. Bu bağlantılar, Olba bölgesinin limanları olan kıyı yerleşim merkezleriyle Olba’nın doğal rotalarla erişiminin olduğunu göstermektedir. Kıyı kesiminden doğrudan Diocaesarea’ya ulaşım kayalık ve sarp olduğundan, bölgenin başkenti, önemli dinsel ve yönetsel merkezi olan Diocaesarea’ya gidişte Olba’dan geçen rotalar sıklıkla kullanılan bir güzergâh olmalıdır. Keşlitürkmenli-OlbaDiocaesarea hattı Olba bölgesini Claudiapolis-Laranda-Ikonion üzerinden Anadolu’nun iç bölgelerine de bağlamaktadır. Bu durum, Olba akropolisinin konumunun stratejik özelliğini açıklamaktadır. Olba’da bulunan Mazaeus dönemine ait sikke ışığında; Olba akropolisinin bulunduğu stratejik konumun MÖ 4. yüzyılın 3. çeyreğinde Persler; Makedon sikkeleriyle de MÖ 4. yüzyılın son çeyreğinde Makedonlar tarafından tanındığı, onların kullandığı ana güzergâhlar üzerinde yer aldığı ve belki de burada bir tahkim edilmiş yerleşimin bulunduğu önerilebilir. Gelecekte Olba akropolisinde yapılacak kazı çalışmalarından elde edilecek sonuçların bu konuda daha fazla veriler sağlayabileceği düşünülmektedir.Keywords : Olba, Kilikia, Pers, Makedon, Obol.