- Lectio Socialis
- Vol: 3 Issue: 1
- Trump’ın Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Küresel Bazda Ortaya Çıkabilecek Yeni Riskler
Trump’ın Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Küresel Bazda Ortaya Çıkabilecek Yeni Riskler
Authors : Orhan Göktepe
Pages : 59-76
View : 24 | Download : 6
Publication Date : 2019-01-30
Article Type : Research
Abstract :Aralık 2017’de Başkan Trump’ın imzasıyla yayınlanan yeni ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi aynı zamanda pek çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Doküman, dünyadaki çatışma ve rekabet alanlarını doğru bir şekilde tasvir etmekle birlikte, çareyi klasik realist politikaların ısrarlı uygulanmasında arama gibi tehlikeli bir tercihe dayamıştır. Bu Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin verdiği en önemli mesaj, temel aldığı "realist” düşünceyi ABD yönetiminin izleyeceği küresel politikaların merkezine yerleştirmiş olmasıdır. Temelinde her zaman çatışma potansiyeli olan bu ortamda varlığını korumak, çıkar ve güvenliğini sağlamak için devletlerin giriştiği güç mücadelesinin gerektiğinde savaşa dönüşmesi doğal bir süreç olarak kabul edilir (Heywood, 1997, s.130; Morgenthau, 1993). Esasında, uluslararası yapıyı belirleyen büyük devletlerin tavrıdır, diğer devletler güç dağılımına göre konumlarını belirlemeye gayret ederler. ABD’nin küresel boyuttaki bu çatışmacı politikası, Türkiye dâhil hiçbir ülkenin uzak duramayacağı pek çok riskleri barındırdığından dolayı ayrıca önem arz etmektedir. Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin giriş bölümünde Başkan Trump tarafından ABD’ye yönelik tehditler belirtiliyor. K.Kore ve İran’ı zorba rejimler olarak tanımlayarak, bu ülkelerin nükleer silah geliştirmeye çalıştıklarını ve ellerindeki füzelerle tüm dünyayı tehdit ettiklerini açıklıyor. Radikal İslami terör gruplarının sadece Ortadoğu’da değil tüm ülkeler için bir tehdit oluşturduğunun altı çiziliyor.Rusya ve Çin’in saldırgan bir şekilde, küresel boyutta ABD menfaatlerine zarar verdiğini belirterek bunlarla mücadele edileceğini açıklıyor. Dokümanda, Trump’ın yabancı düşmanlığını öne çıkaran söylem ve uygulamalarını daha da sertleştirerek sürdüreceği görülmekte. Önce Amerika diyen bu Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin "realizm” prensiplerinin esas alındığı bir strateji olduğunun altı çiziliyor. Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin üçüncü bölümü olan barışı kuvvet yoluyla koruma başlığı altında; ABD’nin rekabet avantajlarını yenileyerek, askeri savunma sanayi, nükleer kuvvetler, uzay, siber alanlar, istihbarat, konularında izlenecek yöntemler belirtiliyor. Dördüncü bölümde; Amerika’nın dünyadaki etkisini geliştirmek maksadıyla, yeni ortaklıklar kurarak çok taraflı uluslararası ortamlarda daha iyi sonuçlar başarma ve Amerikan değerlerini üstün kılma gayretleri açıklanmaktadır. Beşinci bölümde, ABD’nin bölgesel boyutta (Hint-Pasifik, Avrupa, Ortadoğu, Güney ve Merkez Asya, Batı Yarımküre ve Afrika) izleyeceği stratejiler vurgulanmaktadır. Dokümanda, bir diğer önemli rekabet alanı olan bilginin (veri) altını çizmekte, bilgi üzerinde sürdürülen yarışın dünyadaki politik, ekonomik ve askeri rekabeti hızlandırdığı vurgulanmaktadır. Bilginin, tıpkı enerji gibi, Amerikan ekonomik refahını ve onun dünyadaki stratejik pozisyonunu şekillendireceği tespiti yapılmıştır.Keywords : Ulusal Güvenlik Stratejisi, Amerika, Başkan Donald Trump, Rusya, Vladimir Putin, Çin, İran, Kuzey Kore, Uluslararası İlişkiler