- Dört Öge
- Issue: 15
- Kantçı Töz-İlinek Kategorisinden Hegelci Yabancılaşma Kavramına, Unutulan Bağlantı: Fichte’de Bilinc...
Kantçı Töz-İlinek Kategorisinden Hegelci Yabancılaşma Kavramına, Unutulan Bağlantı: Fichte’de Bilincin Yabancılaşması
Authors : Emre Bilgiç
Pages : 123-139
View : 8 | Download : 5
Publication Date : 2019-06-28
Article Type : Research
Abstract :Bu makalede, Fichte’nin yabancılaşma terimiyle neyi ifade ettiğini ve bu yolla yabancılaşma kavramının, Kant ve Hegel arasında önemli bir bağlantıya işaret ettiğini gösteriyoruz. Fichte, yabancılaşma kavramının felsefi temellerini inşa eden ilk filozoflardan olsa da; yabancılaşma deyince akla ilk Hegel gelir. Literatürde, Hegelci yabancılaşma kavramı hakkındaki çalışmalara sıklıkla rastlanırken, Fichte’de yabancılaşma kavramını inceleyen çalışma bulmak oldukça zordur. Literatürdeki bu açığı kapatma gayesiyle yazdığımız bu makalede, yabancılaşma kavrayışımızın derinleşmesine de katkı sunmayı amaçlıyoruz. Bu çalışmada, bilincin yabancılaşmasının ‘ben’ idealine yabancı olmak anlamına geldiğini; ‘ben’in, Kant’ta bir mantık illüzyonuyken, Fichte’de bütün olgusal dünyaya içeriğini veren şeye dönüştüğünü; yabancılaşma olgusunun, Kantçı ilişki kategorilerinin ‘ben bilinci’ üzerinden yeniden düzenlenmesinde kendini gösterdiğini ve Fichte’nin yabancılaşma terimini sadece töz-ilinek kategorisi bağlamında ifade ettiğini gösteriyoruz. Ardından, Hegelci ve Fichteci yabancılaşma anlayışlarını karşılaştırıyoruz. Sonuçta, Fichte’nin, yabancılaşmayı, bilincin özgür etkinlik olduğunu anlayamaması olarak; özel bağlamda ise, yabancılaşmayı, ‘ben’in kendini, itkilere sahip bir töz olarak koyması olarak ele aldığını gösteriyoruz. Bu anlamda yabancılaşmanın itkileri yadsıyan sonsuz bir çaba içerisine girmekle aşılabildiğini ve ‘ben’in kendini sonsuz bir çaba olarak tanıdığını belirtiyoruz. Hegel’in, yabancılaşma kavramını tarihselleştirerek, Fichte’nin eylemsellik vurgusunu ilişkisellik vurgusuna çevirdiğini ve iki filozofun da, bilinci töz olarak değil, ilişkisellik veya eylem olarak anlayarak yabancılaşmayı aştığını savlıyoruz. Kant ahlaki ve empirik dünyayı bir araya gelmeyecek şekilde ayırmakta ve bu iki dünyanın birleşmesini bir umuda bağlamakta; Fichte onları birleştirmek için ‘ben’i sonsuz bir çaba olarak anlamaktadır. Hegel ise Fichte’nin sonsuz çabasını, tarih içinde gerçekleşebilen sonlu bir çabaya çevirerek efendiyi yok etmektedir, ancak efendi hayattaysa bu tespit, yabancılaşmayı aşmanın önüne geçecek bir eylemsizlik anlamına gelmektedir.Keywords : Kant, Fichte, Hegel, yabancılaşma, bilinç, özbilinç