- Dil ve Edebiyat Araştırmaları
- Sayı: 29
- Varoluşçuluk Açısından Godot Geldi ve Godot’yu Beklemezken Tiyatrosu ve Eserdeki Varoluşsal Gösterge...
Varoluşçuluk Açısından Godot Geldi ve Godot’yu Beklemezken Tiyatrosu ve Eserdeki Varoluşsal Göstergeler
Authors : Cansu Kemiksiz
Pages : 72-87
Doi:10.30767/diledeara.1397358
View : 80 | Download : 105
Publication Date : 2024-03-21
Article Type : Other
Abstract :Varoluş felsefesinin ortak bir tanımını yapmak zor olsa da insanın kendini eylemleriyle var etmesi, seçim yapmak, sorumluluk üstlenmek gibi bazı ortak özellikleri vardır. Husserl, Heidegger, Ponty gibi kendinden önceki veya çağdaşı felsefecilerin görüşlerine ek olarak varoluş felsefesine önemli bir boyut kazandıran felsefeci ve yazar Sartre, Bulantı eserinde, insanın varoluşunu gerçekleştiremediğinde dünyaya karşı nasıl bir bulantı hissi duyduğunu anlatır. Bu bağlamda Sartre’ın varoluşçulukla ilgili görüşleri, edebiyat eserlerinde de sıklıkla işlenmiştir. Özellikle modernizmle birlikte bireyin iç dünyasına yönelen edebiyatçılar, Sartre’ın insanı işleyiş şeklinden esinlenmiştir ve bu perspektif ile pek çok eser yazılmıştır. Tiyatro özelinde de bu minvalde ve Albert Camus’nün başkaldırma ve absürt kavramından hareketle varoluşçu felsefeyi mesele hâline getiren eserlerin başında Samuel Beckett’in ünlü oyunu Godot’yu Beklerken gelir. Miodrag Bulatovic’in Godot Geldi ile Cahit Atay’ın Godot’u Beklemezken oyunu, absürt tiyatronun kurucusu sayılan Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununa gönderme yapan, konu bakımından onu temel alıp dönüştüren iki oyundur. Bu oyunlar da varoluşçuluk açısından incelenmeye müsaittir. “Godot” isimli bir nesnede birleşen varoluşçu göstergeler tiyatro oyunları ile aktarılmış, beklemenin anlamsızlığı, kurtarıcı beklemenin gereksizliği ve saçmalığı gibi konular her iki oyunda da ele alınmıştır. Varoluşçuluk felsefesinin temel problemlerinden olan hayatın anlamı, daha doğrusu bir anlamı olup olmadığı gibi sorular Godot’yu beklemek ile birleştiğinde ortaya, Godot beklenirse ne olur, gelirse ne olur, gelmemesi istenirse ne olur? gibi birkaç sorun daha çıkar. Bu soru ve sorunların varoluşçulukla ilişkisi, oyunlarda bazı ortak kişiler ve semboller aracılığıyla işlenmiştir. Godot Geldi ve Godot’yu Beklemezken farklı kültürlere ait iki farklı eser olsa da işledikleri bu konular evrenseldir ve doğrudan insanın var oluşunu anlamlandırma yolculuğu ile ilgilidir. Ayrıca anlamsızlık, saçmalık, hiçlik, sürüklenme, umutsuzluk gibi temler de incelenen oyunların ortak özellikleridir. Bu çalışmada metinlerarası ve karşılaştırmalı okuma yöntemiyle her iki eserde de Godot’yu Beklerken ile ortak ve farklı özellikler -varoluşçu felsefe ekseninde- ele alınmış, her birindeki varoluş sembollerinin birbirine benzeyen ve ayrı yönleri tespit edilmiştir.Keywords : Varoluşçuluk, tiyatro, Godot, Cahit Atay, Miodrag Bulatovic, absürt.