Usulcülere Göre Emir-İrade İlişkisi
Authors : Selman Demirboğa
Pages : 301-330
Doi:10.28949/bilimname.1166102
View : 16 | Download : 8
Publication Date : 2023-04-30
Article Type : Research Article
Abstract :Fıkıh usulü eserlerinde emir konusuyla ilgili tartışılan meselelerden biri de emrin iradeyi gerektirip gerektirmediği meselesidir. Emrin, emir olması için irade vasfının gerekli olup olmadığı, bu meselenin temelini oluşturmaktadır. Söz konusu tartışma, talebin mahiyeti ve Allah\'ın irade etmediği bir şeyi emretmesinin caiz olup olmamasından kaynaklanır. Bununla birlikte kelâm-ı nefsî ile ilgili görüş farklılığının da teorik anlamda bu tartışmayla ilgili olduğu görülmektedir. Konuyla ilgili usul literatüründe temelde iki görüşten söz etmek mümkündür. Mu’tezilî ve Şiî usulcülerin benimsediği birinci yaklaşıma göre emir iradeyi gerektirir. Bu görüşe göre emir, ancak emredilen şeyin emreden tarafından irade edilmesiyle söz konusu olur. Dolayısıyla emirde mutlaka iradenin bulunması gerekir. Bu görüş sahiplerinin emirde bulunmasını şart koştukları irade, emredilen şeyin yapılmasını gerektiren iradedir. Mu’tezilî usulcülerin emirde iradeyi şart koşmasının altında yatan temel sebeplerden birinin savundukları adalet ilkesiyle bağlantılı olduğunu söylemek mümkündür. Zira onlara göre Allah adaleti gereği irade etmediği bir şeyi emretmez. Cumhûrun benimsediği ikinci görüşe göre ise emir iradeyi gerektirmez. Buna göre emirde, emredilen şeyin irade edilmiş olması şart değildir. Dolayısıyla irade edilen bir şeyin emredilmesi caiz olduğu gibi irade edilmeyen bir şeyin emredilmesi de caizdir. Bu nedenle emrin emir olması için talep dışında irade gibi ek bir sıfata ihtiyaç yoktur. Bu makalenin amacı usul eserleri bağlamında emrin iradeyi gerektirip gerektirmediğiyle ilgili tartışmanın mahiyetini ortaya koymak ve tarafların görüşlerini temellendirmek için tutunduğu gerekçeleri açıklamaktır. Bu yönüyle söz konusu problemin açığa kavuşturulması hedeflenmektedir.Keywords : İslam Hukuku, Fıkıh Usulü, Emir, İrade, Talep