Nicholas of Cusa’da Dinî Tecrübe
Authors : Fatih Topaloğlu
Pages : 183-218
Doi:10.28949/bilimname.1054693
View : 13 | Download : 11
Publication Date : 2022-04-30
Article Type : Research
Abstract :Nicholas of Cusa, Erken Rönesans döneminin önemli filozoflarından birisidir. Platon düşüncesi temelinde geliştirmiş olduğu mistik nitelikteki felsefesini, Hıristiyan Batı Düşüncesine katkı sunacak içerikte oluşturduğu bir literatürde ele almıştır. Katolik bir din adamı olan Cusa’nın Skolastik Felsefeye alternatif üretme çabası olarak değerlendirilebilecek görüşlerinin en önemli tezahür alanlarından birisi dini tecrübedir. Panteistik temaları yoğun bir Tanrı anlayışı doğrultusunda ortaya koymuş olduğu dini tecrübe görüşü, Tanrı ile insanın birlikte paylaştığı bir tecrübe olarak öne çıkmaktadır. Cusa, Antik felsefenin insan anlayışını, Skolastik felsefeden farklı olarak, teolojik bağlamla sınırlı olmayan bir bakış açısıyla yeniden üretmeye çalışmıştır. İnsanın epistemik açıdan bütüncül bir yaklaşımla ele alındığı bu anlayışta, kognitif yetilerin aşamalı ve katmanlı bir şekilde işlevsel kılındığı görülmektedir. Bu yetilerin nihai noktasını oluşturan idrakin temelinde yer aldığı Cusa mistisizmi, bu anlamda duygu ile bilgiyi kendinde bir araya getiren ya da duyguya kognitif bir içerik sağlamaya çalışan bir yapı olarak değerlendirilebilir. Ancak bu bilgi, bildiğimiz anlamda tasdiki bir bilgi değil, aslında bir bilinç halidir ve onda Tanrı’ya yönelik varoluşsal bir yönelim, belirgin bir şekilde öne çıkmaktadır. Cusa’nın "idraki rüyet” olarak adlandırdığı bu yetkinlik sağlandığında, sezginin oldukça zengin ve çeşitlilikler içeren bir bütünlükle birçok zihinsel ve duyusal edimin birlikteliğini sağlayan bir unsura dönüşeceği varsayılmaktadır. Bu çalışmanın temel tezi, Cusa’nın Tanrı tecrübesini her bir bireyin tekil tecrübesini doğrudan doğruya Tanrı’yla paylaştığı yüz yüze bir ilişki olarak tanımladığıdır. Bu tecrübi durumu "zihinsel bir görü” olarak nitelendiren Cusa, böylece bütüncül bir varlık idrakine ulaşmayı ve ulaştığı bu noktanın aslında Tanrı’nın tecrübesinin yanında Tanrı’nın kendini tecrübe ettiğine dair bir bilinç düzeyinin gerçekleşmesi olduğu düşüncesindedir. Dolayısıyla Cusa, insana has bir tecrübe olarak dini tecrübeyi, insanın bu Tanrısal faaliyetlere zihinsel olarak katılan, şahitlik eden bir varlık olduğu varsayımından hareketle ortaya koymuştur.Keywords : Din felsefesi, Dini tecrübe, Zihin, İdrak, Rüyet