- Bilimname
- Vol: Issue: 41
- Kıraatin Cehrî Okunduğu Namazlarda "Âmîn" Lafzının Söylenmesi: Rivayet Merkezli Bir İncele...
Kıraatin Cehrî Okunduğu Namazlarda "Âmîn" Lafzının Söylenmesi: Rivayet Merkezli Bir İnceleme
Authors : Mutlu Gül
Pages : 801-834
Doi:10.28949/bilimname.679754
View : 19 | Download : 91
Publication Date : 2020-05-15
Article Type : Research
Abstract :Âmîn lafzı, yapılan duanın kabul edilmesinin Allah’tan istenmesi anlamına gelen bir dua cümlesidir. Günlük kullanımda daha ziyade dilek bildiren cümlelerden sonra söylenen âmîn lafzı, sadece İslam’da değil, diğer kutsal dinlerde de bulunan bir temenni ifadesidir. Dindar insanlar tarafından çok sık kullanılan bu lafız, Müslümanlar tarafından özellikle Fâtihâ Suresi’nden sonra söylenmektedir. Aynı şekilde namazlarda da Fâtihâ’dan sonra söylenmesi Hz. Peygamber tarafından tavsiye edilmiştir. Bu uygulamanın temelinde konuya dair rivayetler yer almaktadır. Söz konusu rivayetlerden hareketle farz, nâfile tüm namazlarda, Fâtihâ’dan sonra âmîn demenin sünnet olduğu konusunda mezhepler ittifak halindedir. Bununla birlikte cemaat halinde kılınan namazlarda âmîn lafzının imam veya cemaat tarafından söylenip söylenmeyeceği meselesi bir ihtilaflı alanı, açıktan mı yoksa gizli mi söyleneceği de konuya dair ikinci ihtilaf noktasını oluşturur. İlk ihtilaf konusu, Mâlikî fakihlerle diğerleri arasındadır. Mâlikîlere göre cemaat halinde ve açıktan kılınan namazlarda âmîn lafzını imam değil sadece cemaat söyler. Diğer mezhep âlimlerine göre sünnet olan, imamla birlikte cemaatin de söylemesidir. İkinci ihtilaflı alan, bu tür namazlarda imamın ve cemaatin âmîn lafzını açıktan mı yoksa gizli mi söyleyecekleri meselesidir. Hanefîlere göre âmîn lafzını hem imam hem de cemaatin, Mâlikîlere göre ise sadece cemaatin gizli olarak söylemeleri sünnete uygun olan uygulamadır. Şâfiî ve Hanbelîler ise âmîn lafzının imam ve cemaat tarafından açıktan söylenmesinin sünnet olduğunu savunurlar. Uygulamadaki bu farklılık namazın sıhhatine zarar verecek bir durum değildir. Ancak mezheplere göre farklılık arz eden bu uygulamanın nereden kaynaklandığı merak konusu olmakta ve konuya dair birtakım soru işaretleri oluşmaktadır. Mezhepler arasında meseleyi ihtilaflı hale getiren temel sebep, bu görüş sahiplerinin tamamını destekleyen rivayetlerin kaynaklarda yer almasıdır. Çalışmada söz konusu rivayetler sübut ve delalet açısından incelenmekte, özellikle de Hanefî fakihlerin hadisle istidlâl meselesine dair birtakım tespitler yapılmaya çalışılmaktadır.Keywords : Hadis, Namaz, Âmîn, Kıraat, Hanefî Mezhebi