Şer'i Hüküm: Tanım ve Tartışmalar
Authors : Hacı Yunus Apaydin
Pages : 1211-1224
Doi:10.28949/bilimname.539971
View : 13 | Download : 11
Publication Date : 2019-04-30
Article Type : Research
Abstract :Şer’î hüküm denildiğinde, insanların gerek bireysel yapıp etmelerine gerekse başkalarıyla olan ilişkilerine dair değer yargılarından söz edilmiş olur. Bireysel açıdan bir şeyin yapılmasının, farz, vacip, sünnet, mübah, mekruh ve haram oluşu; hukuki açıdan ise bir hukuki işlemin sahih, batıl veya nafiz oluşu yapıp etmelerimize dair hükümlerdir. Hükmün tanımı ve mahiyeti meselesi özellikle Mutezile ve Ehl-i Sünnet arasında Allah’ın sıfatları, özellikle kelam sıfatı ve buna bağlı olarak Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı konusunda adeta kozlarını paylaştıkları bir tartışma alanı olmuştur. Şer’î hükmü tanımlarken usulcüler doğal olarak Şâri’in hitabını merkeze koymuşlar; ancak bazı kelamî kabullerin sonucu olarak hükmün tanımı konusunda aralarında kimi farklılıklar ortaya çıkmıştır. Hükmün tanım ve mahiyetine yansıyan kelami tartışmalardan biri Allah’ın kelamının kadîm olup olmadığı, bir diğeri ise aklın değer yargısı belirlemede bir rolünün bulunup bulunmadığıdır. Hükmün tanımı konusunda usulcüler arasında genel olarak belli başlı iki yaklaşımın bulunduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi Mutezile ve Eş’arîlerin oluşturduğu kelamcı usulcülere ait olup, hükmü hitabın kendisi olarak tanımlayan yaklaşımdır. Hükmün tanımı konusundaki ikinci yaklaşım ise Hanefi usulcülere aittir. Bu yaklaşıma göre hüküm, hitabın kendisi değil sonucudur. Birinci yaklaşıma göre hüküm, "Şâri’in mükellefin fiillerine iktiza veya tahyir cihetiyle taalluk eden hitabı”dır. Mutezilenin hüküm tanımı da zahiren aşağı yukarı böyledir. Ama onlar genel olarak aklı da hüküm koyucu olarak görmeleri ve akıl yoluyla ulaşılan hükümleri de şer’î hüküm kapsamında görmeleri yönüyle Eş’arî usulcülerden ayrıldıkları gibi, hitabı ve hükmü "yaratılmış” (hâdis) görmeleri yönüyle de onlardan ayrılırlar.Keywords : İslam Hukuku, Hüküm, hitap, kelamullah, hadis illet, ta’lil, akıl, şâri’, nesih