Kemik Yaşı ve Maturasyon Tespiti
Authors : Mehmet Said Izgi, Hatice Kök
Pages : 124-133
Doi:10.15311/selcukdentj.477836
View : 27 | Download : 13
Publication Date : 2020-04-01
Article Type : Other
Abstract :Büyüme-gelişim (maturasyon) ve kemik yaşı tespiti; antropoloji, pediatri, adli tıp, ortopedi endokrinoloji ve diş hekimliği gibi birçok bilim dalında, medikal ve yasal konulara ışık tutması açısından önemli bir yere sahiptir. 1 Diş hekimliğinde; özellikle cerrahi, pedodonti ve ortodonti bilim dallarında teşhis ve tedavi prognozu için zaman zaman büyüme-gelişimin belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. 2-4 Genç bireylerde, konjenital veya travmaya bağlı olan diş eksikliklerinde, yapılacak olan implant uygulaması için standart olarak belirlenmiş bir kronolojik yaş yoktur. Büyümenin devam ettiği vakalarda uygulanan implantlarda bireyin büyüme miktarına paralel olarak, implantın göreceli intüzyonu meydana gelebilmektedir. 5 Ağız, diş ve çene cerrahisinde implantasyon için doğru zamanın belirlenmesi ancak büyüme-gelişim döneminin tespit edilmesiyle mümkün olabilmektedir. 3 Çocuk ve genç erişkinlerde, dental travma olgularına daha sık rastlanmaktadır. Soketten tamamen çıkan dişlerin replantasyonu uygun ortamların sağlanmasıyla oldukça iyi sonuçlar verebilmektedir. Birçok durumda ise ideal şartları sağlamak ve dişi doğru zamanda reimplante etmek bir hayli zor olmaktadır. İdeal şartların sağlanamadığı replantasyon neticesinde ilgili bölgede ankiloz gelişimi görülmektedir. Ankilozla birlikte vücuttaki remodeling hızı, kökteki rezorpsiyon hızıyla bağlantılıdır. Ergenlik sonrasında ise hızı azalarak devam etmektedir. Pedodontide karşılaşılabilen bu gibi durumların öngörülebilmesi için büyüme-gelişim döneminin değerlendirilmesi gerekmektedir. 4 Ortodontinin biyolojik temellerinden biri olan büyüme-gelişim bu bilim dalında önemli bir parametreyi oluşturmaktadır. 2,6 Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olan pubertal atılım döneminde büyümenin yönlendirilmesi için farklı aşamalardan faydalanılabilmektedir. Büyüme modifikasyonu ile yapılacak tedavilerde, büyüme atılımı tespit edilerek optimum tedavi zamanına karar verilmelidir. Ruf ve Pancherz 7 yapmış oldukları çalışma ile pubertal büyüme atılımının pik döneminin büyüme modifikasyonu için en uygun dönem olduğunu bildirmişlerdir. Sınıf 2 maloklüzyon tedavisinde kullanılan fonksiyonel apareylerden daha etkili sonuç alınabilmesi için, pubertal büyüme döneminde tedaviye başlanılması gerektiğini gösteren araştırmalar mevcuttur. 8,9 Sınıf 3 olgularda yapılan palatal ekspansiyon tedavisinde ise geç puberte döneminin tercih edilmesinin daha stabil ve etkili sonuçlar sağlayacağı bildirilmiştir. 10 Puberte döneminden sonra belirgin iskeletsel değişiklikler gözlemlenemeyeceği için ortodontik tedavinin cerrahi tedaviler ile desteklenmesi gerekebilmektedir. 11-15 Bu sebepler ile; pubertal atılımın ne zaman başlayıp ne zaman tamamlanacağı, retansiyonun nasıl ve ne kadar yapılacağı gibi konuların belirlenmesinde maturasyon ortodontik açıdan önem taşımaktadır. 16 Ortodontistin hastasının iskeletsel yaşını bilmesine gerek yoktur, asıl bilinmesi gereken tedavi periyodunda bireyin ne kadar büyüyeceği büyüme-gelişimin seviyesinin hangi düzeyde olduğu veya tedavisi sırasında büyümenin yüzde kaçının gerçekleşeceğidir. 17,18 Büyüme Gelişimin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler Morfolojik Yöntemler Morfolojik olarak büyüme-gelişim ve kemik yaşı belirlenmesinde boy uzaması, ağırlık artışı, kronolojik yaş ve cinsiyet belirteçleri (ses kalınlaşması, kıllanmada artış, bel genişlemesi, menarş yaşı) gibi k riterlerden yararlanılmaktadır. 1 9,20 Takvim yaşı olarak tanımlanan kronolojik yaş, hastanın doğum tarihi ile o günün tarihinin farkıdır. Kronolojik yaş büyüme-gelişim dönemini tespit etmede kullanılan güvenilir bir metot olarak görülmemektedir. 19-21 Kronolojik yaş ile kemik yaşı arasında, dönemlere göre bazı farklılıklar olabilmektedir; bunlar 0-2 yaş arasında ± 6 ay, 2-4 yaş arasında ±1 yıl, 4 yaş ile puberte arasında ±2 yıl olarak kaydedilmiştir. 22 Histolojik Yöntemler Yaş tayininde, histolojik olarak histomorfolojik ve histokimyasal yöntemler üzerinde yoğunlaşılmış olup daha çok postmortem olgularda kullanılmaktadır. Bu yöntemler ile kas fiber tipleri ve miyozin ağır zincirlerinden çeşitli kaslarla ve kemiklerle çalışmalar yapılmıştır. 23-26 Seks hormonları, paratiroid hormon ve kalsitonin büyüme ve gelişimde rol oynamaktadır. Androjen ve östrojenin kemikleşme merkezlerinin ortaya çıkışını ve gelişim zamanlarını etkiledikleri gözlenmiştir. 23 Bu metotlara oranla daha az olmakla birlikte çeşitli yaş gruplarından alınan karın dokusu örneklerinde AgNOR yöntemi ile hücre proliferasyonundan da yaş tespiti yapılabildiği ortaya konulmuştur. 26,27 Histolojik yöntemler daha çok otopsi olgularında tespit edilmekle birlikte; klinik uygulamada kullanılabilecek kadar pratik, kesin ve aynı zamanda standardizasyonlarının mümkün olmaması, dezavantajlarıdır. 28 Radyolojik Yöntemler: Büyüme-gelişim belirlenmesinde kullanılan radyolojik yöntemler panaromik, sefalometrik ve el-bilek radyografileri olarak sınıflandırılmaktadır. 29-34 Radyolojik yöntemlerle elde edilen görüntülerde dişler ve kemiklerin her döneme ait değişiklikleri kolaylıkla takip edilebildiği için bu yöntem diğer büyüme-gelişim ve yaş tayini tekniklerine göre daha çok tercih edilmektedir. 35 Panaromik Yöntemler Panoramik radyografi tek bir film üzerinde mandibular ve maksiller arkları ve onların desteklediği yapıların tümünü içine alabilen ve fasiyal bölgenin izlenebildiği bir görüntüleme yöntemi olarak tanımlanmaktadır. 36 Demirjian ve ark. 37 1973 yılında panaromik radyograflar üzerinde yapmış oldukları çalışmayı modifiye ederek dental maturasyonu, dişlerin kök formasyonuna göre 8 farklı döneme gruplandırmışlar ve bu yöntem litaratüre Demirjian metodu olarak geçmiştir. (Resim1) Günümüzde dental maturasyon belirlenmesinde sıklıkla kullanılan metot olan Demirjian metodunun geçerliliği birçok farklı toplumlar için test edilmiştir. Türk toplumundaki geçerliliği ile ilgili yapılan bir çalışmada, Tunç ve Koyutürk 38 4-12 yaş arasındaki bireylerden alınan panoramik radyografları, Demirjian metoduyla değerlendirmiş ve diş gelişim dönemleri ile kronolojik yaş arasında yüksek derecede uyum olduğunu bildirmişlerdir. Ancak ülkelere göre sonuçların farklı olması, yöntemi uygulayanların deneyimi ve aynı ülkenin farklı bölgelerinde bile sonuçların değişkenliği büyüme-gelişim ve yaş tayininde Demirjian yönteminin kullanımını sınırlandırmaktadır. 39,40 Dental maturasyon yaşamın sadece ilk dönemlerini kapsaması dolayısıyla ortodontide tercih edilmemektedir. 41,42,43 Büyüme atılım döneminin tespitinde alt çene köpek dişi ile birinci küçük azı dişlerinin kök formasyonunun tamamlanmasının olgunlaşma indikatörü olarak kullanılabileceği belirtilmiştir. 44 Bireyin daimî dişlerinin tamamlanma yaşı olan 12 yaştan sonraki dönemde, fizyolojik gelişimini belirleyecek ölçüleri bulmak zor olabilmektedir. Mandibular üçüncü molar dişlerin oluşumuyla iskeletsel gelişim arasındaki ilişki değerlendirilerek aralarında kuvvetli korelasyon bulunmuştur; ancak büyüme-gelişim tespitinde bunun yeterli olmadığı belirtilmiştir. 45 Büyüme-gelişim döneminin belirlenmesinde dental maturasyon hesaplamasının tercih edilmeme sebeplerinden biri de diş sürme zamanının sistemik hastalıklar, beslenme yetersizliği gibi birçok lokal faktörden etkilenmesidir. 46,47 El-Bilek Radyografileri: X-ışınının bulunuşundan 4 ay sonra 1896 yılında ilk el-bilek radyografisi Sydney Rowland tarafından Londra’da çekilmiştir. 48 Ranke 49 el-bilek radyografilerinden iskelet gelişimini inceleyen ilk kişidir. W. Greulich-Pyle el-bilek radyografilerini inceleyerek bir atlas oluşturmuştur. Greulich-Pyle atlasında (GP), 1 yıllık aralıklarla alınmış el-bilek radyografiler bulunmaktadır. Herhangi bir bireyin kemik yaşını belirlemek için; bireyden alınan el-bilek radyografisi, atlasta mevcut cinsiyetine uygun radyografi görüntüleri ile karşılaştırılarak, bireyin radyografına en uygun olan radyografik görüntünün atlastaki karşılığı olan kronolojik yaş, bireyin kemik yaşı kabul edilmektedir. Tanner ve ark. tarafından 1962 yılında kemik yaşı ve maturasyonun belirlenmesi konusunda yeni bir metot geliştirilmiştir. Bu metot daha sonra Tanner Whitehouse 2 (TW2) yöntemi olarak modifiye edilmiştir. TW2 yönteminde el-bilek radyografilerinin kemikleşme evrelendirilmeleri cinsiyete göre ayrı ayrı skorlanmıştır. 32 TW2 yönteminin Greulich-Pyle yöntemine olan üstünlüğü otomatize edilmiş olması ve uzman gereksiniminin olmamasıdır. 50 Hesaplamanın kolay olmaması, araştırmanın tek ırk üzerinde yapılması ve zaman alması nedeniyle pek fazla tercih edilmemektedir (Avery 2002). TW2 metodu daha sonra geliştirilerek 2001 yılında Tanner Whitehouse 3 (TW3) metodu olarak tanıtılmıştır. 33 Radyografide kemiklerin her aşamasına bağlı derecelendirme TW2 ve TW3’te aynıdır. TW3’teki farklılık referans değerleri Avrupa, Arjantin, Japonya ve Amerika’dan alınan örneklere dayanmaktadır. Bu atlaslardan yola çıkarak büyüme-gelişim tespit yöntemleri geliştirilmiştir Fishman 1.- 3. ve 5. parmak ve radiusta yer alan 6 anatomik noktayı 4 farklı kemik gelişim sürecine göre sınıflandıran bir yöntem geliştirmiştir. Tüm adeolosan gelişimini iskeletsel maturasyon indikatörü olarak 11 safhada değerlendirmiştir . 51,52 Bu safhalar; 1. Üçüncü parmağın proksimal falanksında epifiz diafiz eşittir 2. Üçüncü parmağın orta falanksında epifiz diafiz eşittir 3. Beşinci parmağın orta falanksında epifiz diafiz eşittir 4. Adduktör sesamoid gözlenmeye başlamıştır. 5. Üçüncü parmağın distal falanksında epifiz diafizi sarar 6. Üçüncü parmağın orta falanksında epifiz diafizi sarar 7. Beşinci parmağın orta falanksında epifiz diafizi sarar 8. Üçüncü parmağın distal falanksında epifiz diafiz kaynaşır 9. Üçüncü parmağın proksimal falamksında epifiz diafiz kaynaşır 10. Üçüncü parmağın orta falanksında epifiz diafizi kaynaşır 11. Radiusta epifiz ve diafiz kaynaşması olmuştur (Şekil1) Hagg ve Taranger, yaptıkları çalışmalarda el-bilek radyografilerini kullanarak orta parmak orta falanksının (MP3) olgunluk belirteçleriyle maturasyon safhalarını geliştirmeye çalışmışlardır. 11,12 Yöntemde temel olarak orta parmaktaki epifiz diafiz bölgesinde olan gelişimsel değişiklikler 5 aşamada incelenmiştir. 12 Bu aşamalar; 1. MP3-F: Pubertal büyüme başlangıç seviyesindedir. Epifiz ve metafiz aynı genişlikte gözlenmektedir. 2. MP3-FG: Pubertal büyüme atağı hızlanmaktadır. Epifiz ile metafiz aynı genişlikte gözlenmekte, epifizin lateral ve/veya mesial kısmından ayrı, distalinde demarkasyon hattı bulunmaktadır. 3. MP3-G: Pubertal büyüme atağı maksimuma ulaşmıştır. Epifizin köşeleri kalınlaşmıştır ve bir köşesinde veya her iki köşesinde birden distale doğru keskin çıkıntılar yaparak metafize doğru capping yapmaktadır. 4. MP3-H: Pubertal büyümenin hızı azalmaktadır. Epifiz ve metafiz füzyonu gerçekleşmeye başlamıştır. 5. MP3-I: Pubertal büyüme bitmektedir. Epifiz ve metafiz füzyonu tamamlanmıştır (Şekil 2) Björk ve Helm 53 çalışmalarında 9-17 yaşlarında el-bilek kemiğinin gelişimini belirleyen göstergeler tanımlamışlardır. Sesamoid kemiğin görülmesini el-bilek filmlerinde maksimum pubertal atılımın gerçekleştiği zaman ile ilişkide olduğunu bildirmişlerdir. Birçok çalışmada, addüktor sesamoidin radyografide gözlenmesinden takriben bir yıl sonra, büyüme atılımının maksimum seviyede gerçekleştiği bildirilmiştir. 31, 53-55 Chapman 56 el-bilek kemiklerinden alınan periapikal radyografilerde gözlenen addüktör sesamoid (AS) kemiğin ossifikasyon düzeyine göre aşağıdaki sınıflandırılmayı yapmıştır. (Resim 2) 1. ASO: Radyografide henüz sesamoidin ossifikasyonu görülmemektedir. 2. AS1: Radyografide sesamoid ossifikasyonu ilk bu aşamada görülmektedir. Boyutu iğne ucu kadar çapı yaklaşık olarak 1 mm genişliğindedir. Bu dönem 3 aylık bir süreyi kapsamaktadır. 3. AS2: Ossifikasyon birinci aşamaya göre ilerlemiştir ancak sınırları belirsiz olarak görülmektedir. Bu dönem ise 6 aylık bir süreyi kapsamaktadır. 4. AS3: Bu safhada sesamoid tohum şeklinde, sınırları belirgin olarak görülmektedir. Mendes ve ark. 3 implant uygulamasından önce iskeletsel olgunlaşmanın sonuna gelindiğini göstermesi amacıyla radius kemiğini kullandıkları bir yöntem geliştirmişlerdir Bu yöntemde, alveol kemiğinin ve kafa yüz gelişiminin değerlendirilebilmesi için; bilek bölgesinin altına yerleştirilen oklüzal radyografileri kullanmışlardır. Avuç içi aşağı bakacak şekilde alınan radyografilerde, radiusun epifiz ve diafizinin maturasyon derecesi ve füzyonunun görüntülenmesi amaçlanmıştır. Bu aşamalar; 0: Radius kemiğindeki epifiz diafizden daha küçük veya aynı genişlikte görülmektedir. 1: Epifiz ve diafiz eşit genişlikte görülmektedir. 2: Epifiz ve diafiz birleşmeye başlamaktadır. 3: Hafif bir radyolusent çizgi görülmekle beraber epifiz ve diafiz birleşmiştir. 4: Epifiz ve diafiz arasında füzyon tamamlanmıştır (Resim 3). Sefalometrik Radyografiler Ruel ve Bench 57 ilk olarak servikal vertebraların büyümesini incelemişler ve servikal vertebralardaki büyümenin sefalometrik radyograflar ile ölçülebileceğini bildirmişlerdir. Ayrıca yaklaşık 2 yaş civarında 1., 2., ve 3. servikal vertebralardaki morfolojilerin şekillendiği, daha sonra ise atlas ve aksis hariç tüm vertebraların kendilerinden bir üsttekine göre daha fazla büyüdüğünü belirtmişlerdir. Araştırmacılar herhangi bir vertebra ile büyüme-gelişim tespiti yapmamışlardır. 57 El-bilek radyografilerinin yanı sıra, sefalometrik radyograflardaki servikal vertebralardan kemik yaşı ve büyüme-gelişiminin tespit edilebileceği ilk olarak Lamparski 30 tarafından ortaya konulmuştur. Lamparski 30 servikal vertebralarla yapılan büyüme-gelişim ve yaş tespitinin el-bilek radyografileri kadar güvenilir ve etkili olduğunu öne sürmektedir. Çalışmasında lateral sefalometrik 2. vertebradan (C2) 6. vertebraya (C6) kadar servikal vertebraların gelişim dönemleri ile ilgili olarak hem kız hem de erkek bireyler için bir seri standart geliştirmiştir. Bu standartlara göre; Safha 1: Bütün vertebraların alt sınırları düz, üst sınırları arkadan öne doğru belirgin şekilde eğimlidir. Vertebra şekilleri düzdür herhangi bir girinti yoktur. Safha 2: İkinci vertebranın (C2) alt sınırında bir iç bükeylik oluşmaya başlamıştır. Vertebranın ön dikey yüksekliğinde artış vardır. Safha 3: İkinci vertebraya (C2) benzer şekilde üçüncü vertebranında (C3) alt sınırında bir iç bükeylik oluşmaya başlamıştır. Diğer vertebra alt sınırları düzdür. Safha 4: Vertebralar bu safhada tamamen dikdörtgen formuna benzer. Üçüncü vertebradaki (C3) iç bükeylik artmış ve dördüncü vertebradaki (C4) alt sınırda ise belli bir iç bükeylik oluşmuştur. Beşinci (C5) ve altıncı (C6) vertebraların ise iç bükeyliği henüz başlangıç halinde bulunmaktadır. Safha 5: Vertebralar hemen hemen kare şeklini almışlardır. Vertebralar arasındaki uzaklıklar önemli şekilde azalmıştır, altıncı vertebradaki iç bükeylik oldukça sınırlıdır. Safha 6: Bütün vertebraların dikey yüksekliği artmıştır. Yükseklikleri genişliklerinden daha fazladır, bütün iç bükeylikler derinleşmiştir (Şekil 3). Lamparski yöntemi, daha sonra birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve bu konuda araştırma yapmışlar, iskeletsel olgunluk gelişimi esnasında vertebra gövdelerinde meydana gelen değişikliklerin büyüme-gelişim kemik yaşı tayininde kullanılabileceğini belirtmişlerdir. 17,58- 64 Hassel ve Farman 31 tarafından geliştirilen bir diğer metotta 8-18 yaşları arasında 220 bireyin ikinci, üçüncü ve dördüncü servikal vertebralarının gövdelerinde meydana gelen değişikliklere göre, iskeletsel büyüme-gelişimi tanımlayan 6 safha oluşturmuşlardır. 1. Safha: Başlangıç evresidir. Adolesan büyüme yeni başlar. %80 -100 oranına varan adolesan büyüme beklenir. C2, C3 ve C4 takoz şeklinde olup, üst sınırları arkadan öne doğru eğimlidir. 2. Safha: Hızlanma evresidir. Adolesan büyüme hızlanır. %65-85 oranında büyüme beklenir. C2 ve C3’ ün alt sınırında iç bükeylik başlar. C4’ün alt sınırı düzdür. C3 ve C4 ise dikdörtgene benzemeye başlar. 3. Safha: Değişim evresidir. Adolesan büyüme, tepe noktaya doğru hızla artar. % 25-65 oranında adolesan büyüme beklenir. C2 ve C3 alt sınırlarında iç bükeylikler belirginleşir. C4 alt sınırında iç bükeylikler başlar. C3 ve C4 ise dikdörtgen şeklini alır. 4. Safha: Yavaşlama evresidir. Adolesan büyüme iyice yavaşlar. %10-25 oranında büyüme beklenir. C2, C3 ve C4’ün alt sınırlarında iç bükeylikler belirginleşir. C3 ve C4 ise kareye benzemeye başlar. 5. Safha: Olgunluk evresidir. Adolesan büyüme fazla önemli değildir. %5-10 oranında büyüme beklenir. C2,C3 ve C4 alt sınırlarındaki iç bükeylikler daha fazla belirginleşir. C3 ve C4 kare şeklini alır. 6. Safha: Tamamlanma evresidir. Adolesan büyüme tamamlanmıştır, büyüme beklenmez. C2,C3 ve C4 alt sınırlarındaki iç bükeylikler iyice derinleşmiştir. C3 ve C4 kare şeklindedir ya da dikey boyutları yatay boyuttan daha fazladır (Şekil 4). Baccetti ve ark. 65 servikal vertebra gelişim dönemlerini " Servikal Vertebra Gelişim Safhaları-Cervical Vertebra Maturation Stage (CVMS)” olarak adlandırarak 5 evre belirlemişlerdir. Bu evreleme sisteminde C2, C3 ve C4’ün değerlendirildiği lateral sefalometrik radyograflar kullanılabilmektedir. Safhalarda 1. ve 2. büyüme-gelişim aşamasının ayırt edilmesinin zor olduğu ve bu seviyelerin birleştirilerek tek bir safha olarak değerlendirilebileceğini belirtmiştir (Şekil 5). Fakat ilerleyen yıllarda Bacetti ve ark. 66 kendi çalışmalarını modifiye edilerek, C2, C3 ve C4 ün net olarak gözlendiği lateral sefalogramlar degerlendirmede kullanılmış ve servikal vertebralara göre büyüme atılımı 6 evrede incelenmişlerdir (Şekil 6) . Bilgisayar Destekli Sistemler ile Büyüme Gelişimin belirlenmesi Büyüme-gelişim kemik yaşı tespitinde GP metodunun subjektif, TW metodunun karmaşık olması sebebiyle daha hızlı, kesin ve objektif analizlerinin yapılmasına olanak sağlayacak bilgisayar yazılımları geliştirilmek istenmiştir. Araştırmacılar bilgisayar yazılımları ile dijital görüntülerin avantajlarından faydalanarak daha objektif sonuçlar elde edebilmeyi hedeflemiştir. 67,68 Zhang ve ark. 69 , 0-7 yaş arası 205 bireyde kemik yaşı tespiti için karpal kemikler üzerinde bulanık mantık ile çalışmışlardır. Araştırma sonuçları el-bilek radyografileri üzerinde geliştirilen yöntem ile bu yaş grubundaki çocuklarda kemik yaşının değerlendirilmesinde karpal kemiklerin uygun olduğunu göstermiştir. Jantan ve ark. 70 radius ve radiusun distali ile ilgili özellikleri çıkararak bulanık mantık tabanlı bir kemik yaşı değerlendirme sistemi sunmuşlardır. Sonuç olarak 14 yaş altı çocuklarda bu kemiklerin kemik gelişimini belirlemede önemli nitelikler olduğu kanısına varmışlardır. Hasaltın ve Beşdok 71 ise yapay sinir ağları kullanarak Türk bireylere ait kemik yaşı tayini için yarı otomatik bir sistem geliştirmişlerdir. Bu sistem ile 2-9 yaş arası 307 çocuğun karpal kemiklerini incelemişlerdir. El bilek radyografilerin üzerinde yapılan bu çalışmaların yanı sıra son yıllarda özellikle puberte döneminde sefalometrik radyograflar ile görüntülenen boyun omurlarından yapılan büyüme-gelişim tayininin el-bilek radyografileri kadar etkin olduğu, bu yöntemin hastalara ek bir radyasyon dozu verilmemesi açısından el-bilek radyografisine göre belirgin avantaj taşıdığını, büyüme-gelişimin tespitinde ek bir radyografinin elimine edilmesi gerekliliğini bildirmişlerdir. 6,14,15,18,61,64,72-74 Vertebralarla yaş tayini yapılırken regresyon analiziyle yarı otomatik sistemler geliştirilmiştir. Mito ve ark. 63 çalışmasında yaşları 7,0-14,9 arasında değişen ve her birinde 22 kız bireyin lateral sefalometrik grafilerinin incelendiği 8 adet yaş grubu oluşturmuşlardır. Toplamda 176 kız bireyden regresyon analizi yöntemiyle kemik yaşı tayini yapmışlardır. Çalışmaları sonucunda sefalometrik grafilerden yapılan kemik yaşı tayininin Tanner Whitehouse 2 metoduyla yapılan el-bilek kemik yaşı tayini kadar güvenilir olduğunu ve bu yöntemle yapılan kemik yaşı tayininin daha objektif olduğunu bildirmişlerdir Beit ve ark. 75 her bir cinsiyet için ayrı olarak tedavi edilmemiş deneklerin (352 erkek, 378 kız; yaş aralığı, 6-18 yıl) 730 radyografisini (sefalometri ve el bilek) incelemişlerdir. Çalışmanın amacı, el bileği radyografilerine dayalı iskeletsel yaş değerlendirmesinin, servikal vertebra değerlendirmesi ile incelenmesidir. Greulich ve Pyle yöntemine göre el bileği radyografilerinde iskelet yaşı tespit edilmiş ve C2 ile C4 arasındaki vertebralar morfometrik olarak ölçülmüş ve GP yöntemi ile korelasyonu test edilmiştir. Sonuçlar: SONUÇ : Büyüme gelişim süreci ve tespiti, doğru tanı ve tedavi şeklinin belirlenmesinde önemli olması sebebiyle, tıp ve diş hekimlerinin ilgisini hep üzerinde taşıyacaktır. Mevcut yöntemler ülkemizde multicenter çalışılarak popülasyonumuzun büyüme-gelişim haritası çıkarılabilir ayrıca teknolojinin yardımıyla daha kolay uygulanabilir hale dönüştürülebilirken farklı yöntemlerin tespiti için multidisipliner çalışmalara da ihtiyaç vardır Anahtar Kelimeler: Büyüme Gelişim, Dental Radyografi, Kemik Yaşı Tespiti, Puberta, Servikal Vertebra Key Words; Bone Age Measurement , Cervical Vertebrae, Dental Radiography, Growth and Development, PubertyKeywords : Büyüme Gelişim, Dental Radyografi, Kemik Yaşı Tespiti, Puberta