- Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
- Issue: 51
- Hilmi Ziya Ülken’in "Yıldızlara Kadar" Adlı Mensur Şiiri
Hilmi Ziya Ülken’in "Yıldızlara Kadar" Adlı Mensur Şiiri
Authors : Hilmi Ziya Ülken
Pages : 0-0
View : 14 | Download : 11
Publication Date : 2015-12-10
Article Type : Other
Abstract :göğünün soğuk ve siyah göğsünde milyonlarca kalpten akan bir kan deresi kızıllığıyla ateşler yayılıyor. Karanlık, esrarlı dağların yamaçlarını sarıyordu. Uzaklarda bir yangın vardı. Batan güneş gibi çırpınarak sönen kalbim gibi son çarpıntıları, son titrek ve ölgün nefesleriyle bir yangın vardı. Kalın paltoma bürünerek, bastonuma dayanarak cehennemin bu yeni fışkırak deliğini, bu yakıcı, öldürücü pençeyi –varlığıma o kadar çok yakın olduğu için- görmeye gittim. Dışarda siyah ölüm gecesi gazapla haykırarak, kudurarak, ateşten ve alevden ağzıyla korkunç rüzgârı üflüyordu. Karanlık yolda ilerlerken kulaklarımda yorgun iniltiler uğuldadı. Yaprakları dökülmüş kuru, çıplak ağaçlar, uzun serviler rüzgârın acı nefesiyle çıtırdayarak eğildikçe mezarlarından çıkmış iskeletlerin esrarlı feryadını hatırlattılar. Ve ben bu nihayetsiz ölüm denizinde biricik hayat, son titreyen ve soluyan ışık, uzaklarda alevlerle çırpınan kalbimi görmeye gittim. Şu dağınık satırları karalarken aklım gibi vücudum da perişan… Kollarım yorgun, alnım ateşle yanıyor. Zavallı defter Biliyorum ki sen hiçbir şeysin. Sarı benizli kâğıtlarının ömrü belki benden daha kısadır. Belki bir gün seni şu ocakta yanan ateşe atarım, gözlerimin önünde kaybolursun. Yahut olabilir ki benden fazla yaşarsın ve şayet sana beni sorarlarsa, "Bir insanın kalbiyim.” dersin. "Seven, ıstırap çeken ve ölen bir insanın kalbiyim.” Ne zarar var, ister okunsun, ister paçavralar gibi yere atılsın. Eğer seni yalnız bunun için yaşatmış olsaydım şimdi hiç düşünmeden şu ocağa atıyordum. Fakat ümit ediyorum, korkuyla, cesaretsizlikle belki diyorum… Ben ebedi karanlıklara daldıktan sonra hayali hatıramdan kaybolmayan ince, beyaz parmaklar, senin solgun yapraklarını çevirirler. Belki diyorum, gönlümü ebedi mâteme sokan elâ gözler satırlarında bir saniye olsun dolaşırlar. O zaman sen gücün yettiği kadar feryat et, bağır. Söyle ki, bu dağınık, perişan satırlar, perişan bir kalbin akisleridir. Ve o zavallı kalp bütün hislerini, bütün duygularını döktü. O dağınık âvâre hisleri kafiyelerin mısraların arasına sıkıştırarak sana süslü bir demet vermek istememişti. Zaten isteyemezdi de… Zavallı solgun yapraklar Feryat ederek söyleyin o insafsız ruhaKeywords :