- Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi
- Cilt: 10 Sayı: 1
- Meşihat Arşivi Müftü Defterlerine Göre XIX. Yüzyıl ve Sonrası Kastamonu Müftüleri (1218-1342/1804-19...
Meşihat Arşivi Müftü Defterlerine Göre XIX. Yüzyıl ve Sonrası Kastamonu Müftüleri (1218-1342/1804-1924)
Authors : Mustafa Yavuz
Pages : 194-236
Doi:10.32955/neu.istem.2024.10.1.09
View : 96 | Download : 445
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research
Abstract :Hz. Peygamber döneminde ilahi hükümler hususunda bir soru veya sorun ortaya çıktığında ya bir ayet nazil oluyor ya da hüküm Hz. Peygamber’e bildiriliyor, o da kendi üslubu ile hükmü doğrudan açıklıyordu. Vahiy gelmeyen konularda ise Allah’ın iradesiyle bilgi ve tecrübesine dayanarak hüküm beyan ediyor, hata etmesi halinde ise Allah tarafından düzeltiliyordu. Hz. Peygamberin vefatından sonra sahâbe, tâbiîn ve tebeü’t-tâbiîn dönemlerinde fıkhi meselelerde sorulan sorulara nasların çizdiği ilke, çerçeve ve amaçlar gözetilerek cevap verilme yoluna gidilmiştir. İlk dönemlerden itibaren fıkhı meselelerde sorulan sorulara konunun uzmanı kişilerce verilen cevaba “fetva”, fetvayı veren kişiye de “müftü” denilmiştir. Osmanlı Devleti’nde de daha kuruluşundan itibaren fıkhı konularda bu usul üzere devam edilmiş, hatta Osman Gazi’nin kayınpederi Şeyh Edebali (v. 699/1 299) ilk müftü/şeyhülislam kabul edilmiştir. Bununla birlikte kurumsal manada müftülüğün ortaya çıkışı ile ilgili 1425 yılında Molla Fenârî’nin Bursa müftüsü olarak atanması genel kabul görmüştür. Osmanlı’da İlk zamanlar şeyhülislam ve müftü terimleri birbirinin yerine kullanılırken, sonraları ise şeyhülislam unvanı ile sadece İstanbul müftüsü kastedilmiş, taşrada görev yapanlar için ise sadece müftü/kenar müftüsü unvanı ile yetinilmiştir. XIII. yüzyılın başlarından itibaren Türk yurdu olan Kastamonu’da Çobanoğulları ve Candaroğulları döneminde resmi olarak bir müftü atamasının olmadığı düşünülmektedir. Fetva ihtiyacı, bölgede bulunan müderris, cami görevlileri ve din bilginleri tarafından karşılanma yoluna gidilmiştir. Osmanlı döneminde Kastamonu ve ilçelerine atanan müftülerle ilgili farklı kaynaklarda XVI. yüzyıldan itibaren bazen isim verilerek, bazen de sadece isim verilmeden “müftü” şeklinde zikredilerek bilgi verilmektedir. Bu manada tespit edebildiğimiz en erken tarih XVI. yüzyılın ikinci yarısına denk gelmektedir. Aslen Kastamonulu olan ve Ağras (Isparta) ile Larende (Karaman) Musa Bey Medresesi’nde müderris olarak görev yapmış olan Cafer Efendi, Kastamonu müftüsü olarak tespit edebildiğimiz ilk kişidir. XIX. yüzyıldan itibaren tutulmaya başlanan ve Meşihat Arşivi’nde bulunan iki adet müftü defterinde Kastamonu dâhil olmak üzere Osmanlı coğrafyasının taşrasında yer alan tüm vilayet ve kazalarına atanan müftüler yer almaktadır. Defterlerde verilen bilgiye göre Kastamonu vilayet merkezi ile Araç, Cide, Daday, İnebolu, Küre, Taşköprü ve Tosya kazalarına 50 müftü atanmıştır. Defterlerde müftülerin atanma tarih ve şekilleri, ipkaları, hastalık, yaşlılık, sû-i hal, şeri hükümlere aykırılık, vefat ve istifa gibi görevden ayrılma sebepleri hususlarında bilgiler bulunmaktadır. Bu makalede iki defterde isimleri zikredilen ve Kastamonu ile kazalarında görev yapan müftüler hakkında şer’iyye sicilleri, tercüme-i hal varakaları, arşiv belgeleri ve kaynaklardan elde edilen bilgilerden hareketle bilgi verilmiştir. Ayrıca topluma yaptıkları manevi katkılar, olumlu-olumsuz yönleri, görev süreleri ve görevden ayrılış nedenleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Müftülerin sadece din hizmeti sunmadıkları, Kurtuluş Savaşı’nda Kuvây-ı Milliye’ye yaptıkları katkı ile topluma önder oldukları ortaya konulmuştur.Keywords : Kastamonu, Meşihat, Müftü Defterleri, Fetva, Hacr, İslam Tarihi