- Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 2
- Muhtâr es-Sekafî Hareketinde Kabile Örgüsü ve Mevâlînin Rolü
Muhtâr es-Sekafî Hareketinde Kabile Örgüsü ve Mevâlînin Rolü
Authors : Veysi Turun
Pages : 149-166
Doi:10.32955/neu.istem.2022.8.2.03
View : 15 | Download : 6
Publication Date : 2022-12-25
Article Type : Research
Abstract :Muhtâr b. Ebû Ubeyd es-Sekafî, 66-67/ 686-687 yıllarında Muhammed b. Hanefiyye tarafından "Hz. Hüseyin’in intikamını almak ve mazlumları korumak” üzere görevlendirildiğini ileri sürerek Zübeyrî ve Emevîlere karşı Kûfe merkezli bir hareket başlatmıştır. Kısa sürede başarıya ulaşıp Irak’ı ele geçiren Muhtâr’ın hareketi aynı hızla inişe geçerek bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede ortadan kalkmıştır. Makalemizde Kûfe’deki kabilelerin ve İranlı mevâlînin bu harekete karşı geliştirdiği ilişkinin mahiyeti irdelenmektedir. Emevîlerin Hz. Ali çocuklarını iktidardan uzaklaştırması ve İranlı mevâlîye ayrımcılık yapması bu iki grubun memnuniyetsizliğini artırmıştır. Muhtâr bütün stratejisini, Ali taraftarları ve mevâlî üzerinden düşmanlarıyla mücadele edecek şekilde kurgulamıştır. Onun programındaki "Hüseyin’in intikamını almak ve güçsüzleri korumak” söylemi her iki gruba cazip geliyordu. Hareketin başlarında Muhtâr, en büyük desteği çoğunluğu Yemenli olan Arap kabilelerden görmüştür. İlkin Muhtâr’a karşı mesafeli bir tutum izleyen İranlı mevâlîler, bu hareket sayesinde sosyo-ekonomik statülerinde iyileşmenin olabileceği ve Arap kabilelerin boyunduruğundan kurtulabileceklerine ikna olunca aktif bir şekilde Muhtâr’ı desteklemişlerdir. Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi olayını, ince bir siyâsetle kendi lehine çeviren Muhtâr, Yemenli kabileler ve mevâlînin desteği ile kısa sürede Basra hariç Irak, Irak-ı Acem ve el-Cezîre bölgesinin tamamını ele geçirmeyi başarmıştır. Muhtâr, ilk başarısını Kûfe’deki Yemen orijinli Arap kabileleri üzerinden elde etmiştir. Hareketin bel kemiğini oluşturan Yemenliler, isyanın başarı ve başarısızlığında ana rolü üstlenmişlerdir. Süreç içinde İranlı mevâlînin hareket içindeki görünürlüğü artmıştır. Ama bu durum, Kûfe kabile eşrâfının onunla kendi aralarına mesafe koymalarına sebep olmuştur. Mevâlî tehlikesi daha fazla büyümeden müdahale etmek isteyen Kuzeyli Adnânî ve Güneyli Kahtânî kabile reisleri, Muhtâr’a karşı bir darbe girişiminde bulunarak Kûfe’deki sosyo-ekonomik düzenin bozulmasının önüne geçmek istediler. Ancak bu darbe girişimi, yine İbrahim b. el-Eşter en-Nehâî liderliğindeki Kahtânîlerden Mezhic kabile grubunun çabalarıyla boşa çıkarılmıştır. Başarısız darbe girişiminden sonra Basra’ya sığınan Kûfeli kabile reislerinin Zübeyrîleri kışkırtması üzerine Zübeyrîler ile Muhtâr karşı karşıya gelmiştir. Bu şekilde Muhtâr’ın hareketi kurumsallaşma aşamasına geçemeden ortadan kaldırılmıştır. Muhtâr Hareketinin gelişip yükselmesinde en büyük pay Yemenli kabileler ile mevâlîye ait olduğu gibi, hareketin gerilemesinde de en büyük pay Yemenli kabilelere aittir. İranlı unsurların birinci asırdaki Arap milliyetçiliğinden duyduğu rahatsızlık, onları Emevî karşıtı muhalif hareketlerin içine girmeye sevk etmiştir. Mevâlînin, Emevîlerin ve Arap kabile reislerinin Arapçı tutumlarından rahatsız olduğunu bilen Muhtâr, onların kulağına hoş gelen "eşitlik”, "adalet” ve "mazlumları koruma” gibi söylemler fısıldayarak fırsattan istifade etmiştir. Muhtâr, mevâlîye olan şiddetli ihtiyacı nedeniyle, iki yıllık iktidarı döneminde söylemlerini fiiliyata dökerek mevâlîyi Araplarla eşit tutmuştur. Mevâlînin Muhtâr hareketine yaklaşımı onlara "Araplarla eşit statüde yaşama fırsatı sunan bir araç” şeklindedir. Muhtâr, mevâlîyi kendi siyasî amaçlarına ulaşmak için kullandığı gibi; mevâlî de Muhtâr’ın hareketini esaret prangalarını kırmak için kullanmıştır. "Kazan- kazan” anlayışının hâkim olduğu bu dayanışma, Muhtâr’ı mevâlî haklarının yılmaz savunucusu yapmadığı gibi mevâlîyi de Hz. Ali’nin şiddetli taraftarı yapmamıştır. Geliştirilen ilişkide tarafların farklı beklenti ve çıkarları vardır. Tevvâbûn hareketi içinde mevâlînin yer almaması, o tarihlerde mevâlînin Hz. Ali taraftarlığıyla öne çıkmadığını ve geliştirilen ilişkinin taktiksel olduğunu gösterir. Diğer bir deyişle, mevâlî Hz. Ali sempatizanı olduğundan değil, Muhtâr hareketini bir basamak olarak kullanıp statüsünü yükseltmek için Muhtâr’ın etrafında kenetlenmiştir. Emevîlerin Hz. Ali çocuklarına yaptıkları haksızlıklar Ali taraftarlarını; Araplarca mevâlîye reva görülen haksızlıklar da mevâlîyi Muhtâr’a yaklaştırmıştır.Keywords : Muhtâr, Kabile, Mevâlî, Ali Taraftarlığı, İslam Tarihi