- Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 1
- Mevlåna Celaleddin-i Rûmî ve Mevlevîlik Özelinde Tasavvufta Çevre Anlayışı
Mevlåna Celaleddin-i Rûmî ve Mevlevîlik Özelinde Tasavvufta Çevre Anlayışı
Authors : Nurhayat Özden
Pages : 17-32
Doi:10.32955/neu.istem.2022.8.1.02
View : 13 | Download : 6
Publication Date : 2022-06-30
Article Type : Research
Abstract :Çevre kelimesinin kullanım alanı çok geniş yer bulmaktadır. "Çevre, insanların içinde yaşadığı ve faaliyetlerini sürdürdüğü ortam veya bir organizmanın var olduğu ortam ya da koşullar” olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde dünyanın en önemli sorunlarından birisi çevre konusu olarak değerlendirilmektedir. Artan nüfus yoğunluğuyla beraber gelen sanayileşme, şehirleşme gibi unsurlarla; modern çağ insanının önüne, çevre kirlenmesi, ciddi bir problem ve ilgilenilmesi ile birlikte çözüm yolları bekleyen bir konudur. Çünkü bu sorunun, insanın kendisinin yanı sıra gelecekteki nesilleri ciddi anlamda tehdit ettiğini söyleyebiliriz. Söz konusu sorunun bu sebepten dolayı toplumlarda büyük çoğunluğun çalışma alanına girmiş, beşeriyetin geleceğine yönelik çalışmalarda iddialı olan hemen her kesimin, kuruluşun ve düşüncenin konuya ilişkin bir tavır belirlemesini ve çözüm önerileri sunmalarını bir zorunluluk haline getirmiştir denebilir. Çevremiz deyince, insanın hem kendisini etkilediği hem de kendisinden etkilenen canlı-cansız tüm varlıklar aklımıza gelir. Allah insanı eşrefi mahlukat olarak bir çevre içinde yaratmış ve yeryüzündeki tüm canlı ve cansız yaratılanları emrine vermiştir. İnsanların yaşamış olduğu doğal çevrede, yine yeryüzüne halife olarak gönderilmiş olan insanın eliyle tahrip edilerek kirletilmesi ve yaşamı tehdit eder hale getirilmesi, modern dünyanın büyük çıkmazlarından ve sorunlarından biri olarak görülmektedir. Akıl sahibi ve düşünen bir varlık olan insana bahşedilen yerkürenin doğal kaynaklarının kimyasal atıklara maruz kalması, denizlerinin ve körfezlerinin kirletilmesi, bitki örtüsünün tarif edilemez şekilde katledilmesi ve bunun gibi birçok tahribat, günümüzde sorumluluk bilincinde çevrelerin zihnini ve mesaisini meşgul eden ve yakın gelecekte çözülmesi beklenen en önemli sorunlar olarak görülmektedir. Bu sorunların çözüme kavuşmasında pek çok alternatif disiplinlerin verileri kullanılmalı, bunlardan biri de tasavvuftur. Tasavvuf ahlak ilmidir; nefsi terbiye ilmidir, Allah’ı dosdoğru bilip, O’na rızasına uygun, halis kulluk etme ve yaşam tarzıdır. Tasavvuf ruhi bir terbiye eğitimi olmakla, insanları her türlü istenmeyen kötü ahlak ve davranışlardan temizleyip, doğru, güzel ve iyiliklere, kavuşmalarını hedefler. İnsanı aslî ve fıtrî özelliklerine tekrar döndüren kemâle ulaşma yolunda değiştiren tasavvufi eğitimin başta gelen en önemli özelliği, insan ve kâinata bütüncül olarak bakışıdır. Tasavvufta insanın ruhi yapısı genelde iki türlü ele alınmıştır: Hayvani ve sultani ruh, hayvani ruh; yemek, içmek, eğlenmek vb. bu dünyada hayatı sürdürme ile ilgili olup, sultani ruh ise iyilik, ibadet, tefekkür vb. ahiret hayatına yönelik hususlardır. İnsanların varoluştan bu yana dünyadaki aşırı istekleri ve arzuları gerçekleştirmeye çalışması çevre dengesini bozmuş, diğer canlı ve cansız varlıklara yaşam şansı tanımaz hale getirmiştir. Maalesef yaşadığımız çevre sorunları, insanların yaşamının ve tabiatın anlamını yeniden sorgulamamıza ve anlamlandırmamıza sebep olmuştur. Çalışmamızda İslam irfan geleneğimizin insan-tabiat anlayışıyla; bazı ayetler, hadisler ile örneklendirerek tasavvufta önemli düşünür Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ve temel yapıtı Mesnevî ekseninde temellendirilecek ve çevre bilincinin nasıl sağlanacağına işaret edilecektir.Keywords : Çevre, Ekoloji, Tasavvuf, Mevlâna, Mesnevî-i Manevi