- Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 2
- Vefat Edenin Yakınları Tarafından Taziyeye Gelenlere Yemek ve İçecek İkramında Bulunulmasının Dini A...
Vefat Edenin Yakınları Tarafından Taziyeye Gelenlere Yemek ve İçecek İkramında Bulunulmasının Dini Açıdan Durumu
Authors : Nizamettin Ergüven
Pages : 312-326
Doi:10.32955/neu.ilaf.2022.8.2.10
View : 17 | Download : 9
Publication Date : 2022-12-25
Article Type : Research
Abstract :Her canlının ölümü tadacağı bir sünnetullahtır. Ölüm bir yok oluş değil, ebedi bir hayata geçiş kapısıdır. Her ayrılık yakınları için ve sevenleri için bir hüzün sebebidir. İnsan fıtraten sevinç günlerinde ve üzüntülü olduğu günlerde yanında yakınlarını ve sevdiklerini görmek ister. İslam dini insanı yaratılış olarak mükerrem görmektedir. Canlısı mükerrem olduğu gibi ölüsü de mükerremdir. Vefat eden bir müminin geride kalan müminler üzerinde onu techiz, tekfin, namaz ve defin sorumlulukları vardır. Bunun yanında ölünün yakınlarının üzüntülerini paylaşma, onlara teselli verme, onların sıkıntılarını hafifletmek için taziyede bulunma sorumluluğu vardır. Burada amaçlanan şey onların sıkıntılarına sıkıntı katmak değil onların sıkıntılarını hafifletmektir. Allah Resulü ölü yakınlarının yükünü hafifletmek için evlerine yemek götürülmesini tavsiye etmiştir. Zamanla bazı yörelerde bu tavsiyelerden uzaklaşılmış ölü yakınlarına yemek götürmenin yerini, ölü sahiplerinin taziyede bulunanlara yemek hazırlaması almıştır. Bu durum âlimler tarafından sünnete ters bir eylem olarak görülmüş ve mekruh kabul edilmiştir. Hatta ölünün yakınlarının yemek harcamalarında yetim hakkı varsa, yemek verme eylemi haram kabul edilmiştir. Ayrıca aralarındaki bazı benzerlikler nedeniyle yemek verme işi cahiliye âdeti olarak nitelendirilmiştir. Sahabeden gelen bazı rivayetlerde ölü yakınlarının taziye için yemek hazırlaması, niyâhe (ölü üzerine yüksek sesle ağıt yakarak ağlamak; kadınların yüksek sesle, sesli ve sözlü olarak ölen kişiye toplu halde ağlaşmaları) eylemi gibi kabul edilmiştir. Allah Resûlün\'den (s.a.s.) gelen pek çok rivayette, niyâhe\'nin Yüce Allah tarafından lanetlendiği, ahirette kişiyi büyük bir azaba düçar kılacağı ve bir cahiliye geleneği olduğu bildirilmiştir. Ölü sahiplerini yemek hazırlamaya sevk eden sebepler arasında; iyilik beklentisi, suçlanma korkusu, âdet haline gelme, ölü evine yemek getirme âdetinin terk edilmesi, taziye yerlerinin artması, mahcup olma korkusu olduğu söylenebilir. Vefat edenin yakınları tarafından taziyeye gelenlere yemek ikram etme âdetinin önüne geçmek için şu faaliyetlerin yapılması elzem görünmektedir: Müslüman bir toplumda taziyeye gelenin, yemek beklentisi içerinde olmasının fıtri/ahlaki/dini açıdan kerih olan bir davranış olduğu bilincinin topluma kazandırılması; taziyede yemek vermemenin değil, vermenin kınanır hale gelmesi için toplumdaki her bireyin kendine düşeni yapması; taziyeye gelenlere yemek vermekle ölen akrabanın hayrının verilemeyeceği, aksine dinen kerih sayılan bir iş yaptıklarının farkında olması için çaba sarf edilmesi, ölü için hayır verme yolunun bu şekilde değil, doğrudan yoksulların eline teslim edilmesiyle gerçekleşeceği bilincinin yerleşmesinin sağlanması; taziye için açılan müstakil mekânlarda, taziye sahiplerinin yemek yiyebileceği bölümler ile taziyeye gelenlerin oturduğu bölümlerin ayrı olması için inşaat aşamasındayken planların yapılması; taziyeye gitmenin yemek saatlerine denk getirilmemesi; taziye evlerinin sohbet evlerine dönüşmemesi için taziyelerin kısa tutulması, taziye kabulünün akşam ezanıyla birlikte bitirilmesi; ölen kişinin uzak ülkelerden gelen ve hemen geri dönemeyen birinci derece akrabaları ve diğer yakın akrabaları için yemek, barınma ihtiyaçları komşu ve uzak akrabaları tarafından karşılanamıyorsa bu konuda sivil toplum kuruluşları, belediyeler veya diğer kurumlar bünyesinde özel fonların oluşturulması için çalışmaların yapılması.Keywords : Fıkıh, Ölüm, Taziye, Yemek, Hüküm