- Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 2
- Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin Hayatı Hocaları ve Tasavvuf Düşüncesi Bağlamında Sûfî Kimliği...
Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin Hayatı Hocaları ve Tasavvuf Düşüncesi Bağlamında Sûfî Kimliği
Authors : Halil Celep
Pages : 295-311
Doi:10.32955/neu.ilaf.2022.8.2.09
View : 16 | Download : 5
Publication Date : 2022-12-25
Article Type : Research
Abstract :Bu çalışmada, hicrî 4 ve 5. Yüzyıllarda yaşamış, ülkemizde de yakın bir zamana kadar yeterince tanınmamış veya tanıtılmamış Horasan erenlerinden Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin sûfî kimliği ele alınmıştır. Harakânî, bugün İran’ın Simnan eyaletine bağlı Bistam kasabasının kuzeyinde Harakân köyünde hicrî 352 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ali olmasına rağmen, doğduğu köy Harakân’dan dolayı Harakânî adı ile meşhur olmuştur. Harakânî’nin tahsili hususuna gelince, hemen hemen bütün kaynaklarda onun ilk başta ümmî olduğu ve sonradan Allah’ın inayetiyle ilimleri öğrendiği ve kendisine vehbî ilim verildiği bilgisi yer almaktadır. Ayrıca sınırlı kaynakların verdiği bilgiye göre Harakânî’nin yüz yüze görüştüğü, sohbetlerine iştirak ettiği ve kendisinden ders aldığı zahirî mürşidi ve hocası Şeyh Ebü’l-Abbâs Kassâb-i Âmulî’dir. Diğeri de manevî şeyhi ve hocası kendisinden yaklaşık bir asır önce yaşamış olan ariflerin sultanı Bâyezîd-i Bistâmî’dir. Harakânî, söz konusu hocalarından eğitim alıp kendisini hem zahirî hem de manevî olarak geliştirdiği bilinmektedir. Harakânî’nin soyu ve ebeveynleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte eşi ve çocukları hakkında sınırlı da olsa bazı bilgiler mevcuttur. Rivayetlere göre, Harakânî’nin iki oğlunun olduğu; biri bilinmeyen bir nedenden dolayı bir gece ansızın başı kesilip babasının tekkesinin kapısına bırakılan Ebü’l-Kâsım adında, diğeri de kendisinden sonra da yaşamaya devam ederek bir sûfî kimliğiyle babasının mirasını devam ettiren Ahmet’tir. Mevcut kaynaklara bakıldığında Harakânî, tasavvuf çevrelerinde hüzün deryası, ilahi güneş, asrın kutbu, saltanat sahibi şeyhlerin sultanı, tarikat ve hakikat ehlinin padişahı, yegâne imam olarak kabul edildiği halde, ona en yakın ve hayat arkadaşı olan hanımı, onun bu manevî yönünü asla kabul etmediği bilgileri yer almaktadır. Bugün Harakânî ile ilgili en çok tartışılan konulardan birisi onun kabri hakkındadır. Şeyhin vefat ettiği ve türbesinin bulunduğu yer ile ilgili iki farklı görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre, Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî, hicrî 425 (11 Aralık 1033)’te 73 yaşında iken, doğduğu Harakân köyünde vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. İkinci görüşe göre ise, Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî, Bistâm’a bağlı Harakân köyünün dışında vefat ettiğini ve hatta türbesinin Türkiye’nin serhat şehri Kars’ta bulunduğunu söyleyen mevsuk kaynaklar da vardır ki, bu kaynaklar Osmanlı müelliflerine aittir. Ayrıca şeyhin ne zaman ne şekilde ve ne amaçla Kars’a geldiği ve nasıl vefat ettiği hususunda kaynaklarda sağlam ve güvenilir bilgi bulunmamakla birlikte, Evliya Çelebi’nin, şeyhin mezarının ifşası hakkında sarf ettiği sözler Kars ve çevresinde Şeyh Harakânî’nin, Kars’ın fethine katıldığı ve burada şehit olduğu şeklinde bir inancın doğmasına yol açmıştır. Gönül eri olarak da bilinen Harakânî, tasavvuf kültüründe pek çok sûfî şahsiyeti etkilediği gibi pek çok tarikat silsilesini de derinden etkilemiştir. Harakânî, gerek çağdaşları gerek kendisinden sonra yaşamış âlim sûfîlerde derin izler bıraktığı için ondan hep övgüyle bahsetmişlerdir. Bu da Harakânî’nin tasavvuf tarihinde gerçekten bir ağırlığı, meşhur mutasavvıflar yanında üstün bir zekaya sahip olduğu ve değeri bulunduğu anlaşılmaktadır. Şeyh Harakânî, İslâm’ı gönülden özümsemiş, sadece güzel söz söylemekle kalmamış, söylediklerini bizzat yaşamış; tasavvufun hem tahalluk hem de tahakkuk boyutunu hem zühd hem de irfan çizgisini hem şeriat hem de tarikat anlayışını benimsemiş bir sûfîdir. Onun bu çok yönlü tasavvuf düşüncesini bir makale içerisinde ayrıntılı olarak ele almak mümkün olmamakla birlikte tevhid, mürşid, mürid, hoşgörü anlayışı, mücahede ve fakr gibi bazı görüşlerini alt başlıklar altında değerlendirmeye çalıştık.Keywords : Ebü\'l-Hasan Harakânî, Sûfî, Tarikat, Hoşgörü, İslâm, Tasavvuf