- Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Vol: 8 Issue: 1
- علم الكلام : نقاشات الهجوم والدفاع
علم الكلام : نقاشات الهجوم والدفاع
Authors : Ramy Mahmoud
Pages : 71-86
Doi:10.32955/neu.ilaf.2022.8.1.05
View : 15 | Download : 9
Publication Date : 2022-06-30
Article Type : Research
Abstract :Cevher, araz, cisim, hareket ve benzeri kelam konularının tartışılması Müslümanlar arasında sonradan ortaya çıkmıştır. İslam'ın ilk dönemlerinde ve sahabe devrinde bu meseleler tartışılan veya konuşulan konular arasında değildi. Daha önce bu konular İslam toplumunda tartışılan konular değildi. Dolayısıyla bu meseleler ilk defa ortaya atılması sırasında ve sonrasında da başta Selef ve Ehl-i hadis olmak üzere Müslümanların geniş bir kesimi tarafında itiraz ile karşılanmıştır. Selefi yaklaşımda; felsefe, mantık ve diğer yabancı ilim kitaplarını okumak yasak olduğu gibi onları incelemek de yasaktır. Bu ilimlerle meşgul olmanın sonucunda, Müslümanlardan bazılarının dinlerinden ve inançlarından şüphe duymaya başladığı görüldüğü için bu konuların ele alınması ve tartışılması hoş görülmedi. Bunun neticesinde de bahsi geçen konuların tartışılmaya açılmasının önü kapandı ve bu ilimleri ele alan kitapların okunmasından kaçınılmış olundu. Ehl-i Hadis'ten bazılarına göre; kelam ehlinden en ufak bir sözle dahi olsa sakınılması gerekir. Bahsi geçen düşünce ekolleri yanı sıra Kelam kitaplarını okumanın ve incelemenin caiz olduğunu düşünen ilim adamları da İslam toplumunda mevcuttu. Bu ekole göre de kelamın asıl amacı kişinin imanını güçlendirmek ve imanını şüpheden arındırmaktır. Bu düşünce ekolünün kelam ilmini caiz görmesinin en önemli sebebi taklidi imandan ziyade tahkiki imana eriştirmek düşüncesidir. Çünkü Kur'an-ı Kerim iman konusunda mukallidin taklidinin en şiddetli şekilde kınamıştır. Bu sebeple taklitçinin imanı herhangi bir temele dayanmayan ve bu anlamda da kıymetli ve güçlü bir iman olmadığı ele alınmıştır. Kelam ise, inancın temellerini düşünceye dayalı güçlü bir yapı üzerine kurarak bu taklit geleneği yıkmaya gelmiştir. Şayet cevher, araz ve diğerleri gibi kelâm meseleleri Peygamber devrinde gündeme gelseydi; Peygamber onlara cevap verirdi fakat onun bu meseleleri tartışamaması onun devrinde bunların ortaya çıkmamış olmasındandır. Aynı durum, azat, vasiyet ve benzeri ayrıntıya dayalı fıkıh meseleleri ve diğer İslamî bilimler için de geçerlidir. Peygamber devrinde bu kadar detaylı konulara değinilmemiş; sonraki devirlerde ise İslam âlimleri bu konular üzerine tartışmışlardır. Kelamcılar, teolojik araştırmaların aslının Kur’an-ı Kerim ve Sünnet'te olduğunu görmüşler. Bu vesile ile de teoloji meselelerine Kur’an'dan birçok ayet-i kerimeyi delil göstermişlerdir. Bu ayetlere örnek olarak; Hz. İbrahim'in Yaratıcı’nın (Allah'ın) birliğine ulaşmak için göğe baktığını anlatan ayetler ve bununla beraber evrende tefekkür, araştırma ve aklı kullanmayı tavsiye eden ayetler söylenebilir. Kelâm konusunda farklı düşünceye sahip olan Gazzâlî ve İbn Arabî gibi âlimler de vardır. Gazzâlî; kelamın, dinî ve aklî delillerle müdafaa görevi olduğunu görmüş ve bu görevi iyi ifa etmiştir; fakat ona göre halkın kelam ilmine bakmaması ve bu ilmi araştırmaması gerekmektedir. İbn Arabi; taklitçinin inancının, kelamcının inancından daha güçlü olabileceğini de ileri sürmüştür. İbn Teymiyye, Hanbeli ekolü içinde önemli âlimlerinden biri olarak kabul edilmektedir. İbn Teymiyye; kelam okumanın haram olduğunu düşündüğü için, kelam ile ilgili düşüncesi ve görüşü hadis âlimlerinin düşünce ve görüşlerinden pek farklı değildir. Ancak onunla kendinden öncekiler arasındaki büyük bir fark fardır. Çünkü İbn Teymiyye kelam alanında okumalar yapmış ve bilgi sahibidir; ayrıca felsefe, mantık ve diğer bilimler üzerine derin araştırmalar yapmıştır. Bununla birlikte bütün bu ilimler hakkında pek çok teferruatlı kitap yazmış ve seleflerin ekolünden farklı görüşler ortaya koymuştur. Bu nedenle araştırmada İbn Teymiyye kelam için haram ve caiz görüşünde olan iki gruptan farklı bir noktadan ele alınmıştır.Keywords : Kelâm, sahabeler, İbn Teymiyye, Eş