- Tokat İlmiyat Dergisi
- Vol: 9 Issue: 2
- الدجاجلة في ميزان الجرح والتعديل: كتاب المجروحين لابن حبان نموذجًا...
الدجاجلة في ميزان الجرح والتعديل: كتاب المجروحين لابن حبان نموذجًا
Authors : Najmeddin Allissa
Pages : 583-606
Doi:10.51450/ilmiyat.987887
View : 21 | Download : 6
Publication Date : 2021-12-30
Article Type : Research
Abstract :Decâcile, İslam ümmetinin bünyesine giren ve gücünü zayıflatan en tehlikeli hastalık olarak kabul edilir; çünkü dünya ve ahiret saadetine ulaşmak için tutulan doğru yolu yok etmektedir. Sıdk, doğruluğu ve doğru olanları temsil eden bir vasıftır. Yalan ise batılı ve batıl olanları temsil eder. Batıl ehlinin yolları özellikle dini çevrede yalan ve hile üzerinedir. Onların dinde yalancılığa karşı gelecek özellikleri, insanları doğru yoldan ve akidelerinden saptırmak şeklindedir. Yine hak ehlinin ağzından din konusunda yalanlar uydurarak insanları hak yoldan ayırmak da onların özelliklerindendir. Bazen de din konusunda yalan söylemeyi şahsi menfaatleri için kullanmaktadırlar. Kizb (yalancılık), Ehl-i hadis nezdinde sahibini cehenneme götürecek tehlikeli bir hastalıktır. Hz. Peygamber’den tevâtüren gelen haberlerde Rasûlullah’a yalan haber isnâd edenin cehenneme düşeceği vurgulanmıştır. Çünkü kizb (yalancılık), olayları tahrif etmek ve hakikati değiştirmektir. Cerh ve ta‘dil alimleri tarafından yalancı olmakla itham edilen ravinin haberini kabul etmek, onunla ihticâc getirmek, caiz değildir. Zararından sakınmaları için insanlara yalancı kişinin durumunu açıklamak gerekmektedir. Buna karşın bazı sika râviler, yalancı ve hilekâr olmayan başka sika râviler hakkında ‘deccâllarden bir deccâl’ şeklinde vasıflar kullanmışlardır. Bazı ravilerin sika olmalarına rağmen yalancılıkla itham edilmelerinin temel sebebinin taassub, düşmanlık ve nefret olduğu söylenebilir. Bu çalışma, ‘deccâl’, ‘deccâllerden bir deccâl’ şeklindeki terimlerin kullanım olarak hangi manalara tekabül ettiğini, Ehl-i hadis’in bu terimlerle lügavî manayı mı yoksa ıstılahî manayı mı kastettiğini ve cerh ve ta‘dil kapsamındaki eserlerde bu hususta nelerin söylendiğini açıklama gayesindedir. Decâcile ıstılahını kullanan muhaddis imamların belirlenmesi, böyle olmadıkları halde bununla nitelenen âlimlerin savunulması ve bununla nitelenen râvilerin, insanları sakındırmak için ortaya konulması da araştırmanın hedefleri arasındadır. Bu çalışmanın ele aldığı temel problem, muhaddislerin "Deccâl” ıstılahının hangi raviler hakkında kullandıklarını tespit etmektir. Bazen muhaddisler tarafından, deccal teriminin ıstılâhî anlamda bir âlimi aşağılamak ve yermek için kullanılmasının cerh ve ta‘dil ilmi ile bir ilgisi bulunmaktadır. Bu iki kullanım, hadis âlimleri ve râviler tarafından yine hadis âlimleri ve râvileri hakkında kullanılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma mezkûr sorunu ortadan kaldırmak ve itham edilen râvileri suçsuzlardan ayırmak için ortaya konmuştur. Araştırmada izlenen yöntem betimsel analitik yöntemdir. Zira çalışmanın içeriğine en yakın yöntem budur. Çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır: "Deccal” veya "Deccallerden bir deccal” tabiriyle hakiki ıstılahi anlamda hadislerde Hz. Peygamber’e (s.a.v.) yalan isnad etmek manası murad edilmektedir. Bu anlam kıyametten önce zuhur edecek büyük Deccal’in özellikleriyle de uyumludur. "Deccal” kelimesi, "Deccallerden bir deccal” kelimesinden betimleme mertebesinde farklılık gösterir, çünkü onun "Deccallerden bir deccal” demesi tamamen mübalağa olup cerh ve ta’dil kitaplarında buna rastlanmamıştır. Deccal tabiri küçük düşürülmek ve aşağılanmak maksadıyla kullanılmış olup, hadisin konusu dışında olduğu için cerh ve’t-ta’dil eserleri içerisinde yer almamaktadır. İmam İbn İshak’ın decallik ile suçlanması onun dönemindeki âlimlerin çekişmeleri ile ilgilidir. Aralarında bu nitelemelerden kaynaklanarak ortaya çıkan lafızlardan hakiki manalar kastedilmemektedir. Buna İmam Mâlik’in İbn İshâk’a yönelik düşmanlığından vazgeçerek ona ikramda bulunması şahitlik etmektedir. İmam Ebu Hanife’yi deccallikle suçlamanın cerh ve’t-ta’dîl açısından bir değeri yoktur. Bu hükmün gerekçesi ise onun mezhebinin Medine’ye girememesi ve hadis âlimleri nezdinde muteber olmamasıdır. Çünkü bu delile dayanmayan mübhem bir cerhdir. Bu tartışmayı selef imamlarından birine isnat etmek de tartışmalıdır. Belki de İmam’ın üzerinde bulunduğu kanaat eleştiriliyor olabilir. Ancak bu durum cerhte kabul edilmemekte ya da bu bir taassub ve önyargı meselesi olarak değerlendirilmektedir. En iyisini Allah bilir. Decâcile’nin ortaya çıkarılmasında en büyük paya sahip olan İmam İbn Hibbân’ın, ondan sonra gelenler için açıklayıcı ve aydınlatıcı bir kaynak olarak bıraktığı el-Mecrûhîn adlı kitabı, bu meseleyi takip etmek için önemli bir kaynaktır. Her devrin imamı, bir imama haksız yere zarar vermemek için aleyhine verilen hükümleri tenkide tabi tutmalıdır. Belki de bu imam, herhangi bir ilimde Müslümanlar için bir önder ve kaynak olabilir.Keywords : Hadis, İbn Hibbân, Cerh ve Ta‘dîl, Mecrûhîn, Decâcile