- Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue: 30
- Tasavvufî Açıdan Allah’a İzafe Edilen Zaman ve Mekân Problemi (Mahmud Üşnüvî’nin Ğâyetü’l-imkân fi d...
Tasavvufî Açıdan Allah’a İzafe Edilen Zaman ve Mekân Problemi (Mahmud Üşnüvî’nin Ğâyetü’l-imkân fi dirâyeti’l-mekân Adlı Risalesi Bağlamında)
Authors : Ömer Tay
Pages : 272-299
Doi:10.35415/sirnakifd.1243828
View : 52 | Download : 85
Publication Date : 2023-06-15
Article Type : Research Article
Abstract :Zaman ve mekân kavramları tarih boyunca ilim ehlinin üzerinde düşündüğü önemli iki konudur. Ancak bunda ittifak ettikleri düşünülemez. Zira filozoflar, kelamcılar ve mutasavvıflar her biri kendi penceresinden olaya farklı yaklaşmışlardır. Çalışmada filozof ve kelamcılardan ziyade mutasavvıfların bu konuda ne düşündükleri üzerinde durmaya çalışılmıştır. Bu yüzden makalede Üşnüvî’nin Ğâyetü’l-imkân fî dirâyeti’l-mekân adlı Farsça el yazma eseri konu olarak seçilmiştir. Çalışma, tasavvuf cenahında zaman ve mekân konusunu geniş bir şekilde ele almakta ilklerden sayılan bu eserin nasıl bir yaklaşım sergilediğini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Konuyu dağıtmamak adına esere bağlı kalmakla birlikte yer yer felsefe, kelam ve diğer mutasavvıfların görüşlerine yer verilmiştir. Üşnüvî, bu eserinde Allah’a ait mekânı ve zamanı merkeze alarak zamanın ve mekânın farklı boyutlarını ve çeşitlerini açıklamıştır. Diğer sûfîler Allah hakkında tenzih yolunu seçerken Üşnüvî yaratılmışların zaman ve mekân kavramlarından farklı olarak Allah’a has bir mekân ve zaman kavramından bahsetmiştir. Üşnüvî, söz konusu risalede Hakk Teâlâ’nın mekânı ile mahlukatın mekânı arasında mânevî bir uzaklık olduğunu belirtmiştir. O, Allah’ın yaratıklara olan yakınlığını te’vil etmeden hulûl ve teşbihten uzak bir şekilde olmak üzere zâhirî anlamda ele almıştır. Allah’ın evrenle olan birlikteliğinin anlaşılması için sık sık ruhun cesetle olan birlikteliği örneğini vermiştir. Üşnüvî, ilk dönem kelam ekollerinde Allah’a ait mekânda ittifak olduğunu sadece mahiyet ve özellikleri hakkında ihtilafa düştüklerini belirtmiştir. Üşnüvî, söz konusu risalesinde sık sık kendini Ehl-i Sünnet olarak tanıtmış, yer yer filozoflara ve Mu’tezileye de eleştirilerde bulunmuştur. Müellif, Allah’a ait mekân ve zaman kavramının hayli zor bir konu olduğunu ve bunu salt keşf ve ilhamla veya ruhun yardımıyla çözmenin imkansız olduğunu belirtmiştir. Keşf ve ilham bilgisinin; Kur’ân, hadis ve ümmetin icmâ süzgecinden geçirildikten sonra doğru bir sonuç elde edileceğini belirtmiştir. Çünkü ona göre, mekânları tanımanın asıl kriterleri âyet, hadis ve ümmetin icmâ ettikleri şeylerdir. Üşnüvî, cismânî, ruhânî ve Allah’a ait olmak üzere üç çeşit mekân ve zamandan bahsetmiştir. Kesif ile latif cismânîlerin mekân ve hızlarında farklılık olsa da bunlar için daralma, sıkışma, yakınlık ve uzaklığın söz konusu olduğunu belirtmiştir. Üşnüvî, tüm bunların aklî delillerle sabit olduğunu ancak kendisinin ruhî ve kalbî mükâşefeler sayesinde bunu çözdüğünü ifade etmiştir. Bunun yanı sıra mükâşefe yolu kendisine açılmayanların aklî delillere başvurmaları gerektiğini belirtmiştir. Üşnüvî’ye göre ruh, Hz. Peygamber’in sünnetine ittiba ve riyâzete devam etmesiyle birlikte bu kesif kalıptan latif cismânîlerin mekânına ulaşabilir. Hatta mânevî anlamda daha güçlü olan ise eltaf cismânîlerin mekânına bile ulaşabilir. Üşnüvî, bununla tay-ı mekân ve tay-ı zamanın mümkün olduğunu söylemeye çalışır. Üşnüvî’ye göre, yüce Allah’ın bahsedilen mekânlara inmesi veya onlarla beraber olması mümkün değildir. Zira hiçbir yaratık O’nun mekânına ulaşamaz. Çünkü O’nun mekânı çok yüksek olduğundan hiçbir yaratık ona iştirak edemez. Zira ona göre bahsedilen yükseklik zâhir ehlinin anladığı cihet açısından olan yükseklik değildir. Çünkü cihet açısından olan yüksekliğe yaratıkların ulaşması mümkündür. Ancak yüce Allah için söz konusu olan yüksekliğe mahlûkatın ulaşması imkânsızdır. Son olarak Üşnüvî, yüce Allah hakkındaki zaman kavramını anlamanın hayli zor olduğunu bu yüzden buna iman ve teslim olmanın en doğrusu olduğunu belirtmiştir.Keywords : Tasavvuf, Üşnüvî, Ğâyetü’l-imkân, Mekân, Zaman.