Abstract :Bu çalışma kapsamında özellikle 2018’de yaşanan gelişmelerle başladığı düşünülen ticaret savaşları, ülkelerin uluslararası politika öncelikleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Küreselleşme dönemi, aynı zamanda küreselleşme karşıtı görüşlerin de geliştiği bir süreci beraberinde getirdi. Bu görüşler uzun yıllar siyasi açıdan geri planda kaldılar. Ancak özellikle 2016’dan itibaren küresel ekonomiyi doğrudan etkileyebilecek güce ulaştılar ve ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın etkisiyle 2018’de dünya çapında ticaret savaşları başladı. Bununla birlikte ticaret savaşlarında Trump faktörü öne çıksa da ABD’nin ekonomi politikası tercihlerinin ardında kişilere bağlı olmayan somut ve yapısal nedenler yatmaktadır.
Ticaret savaşları sadece gümrük tarifleriyle ilgili olmayıp, büyük güçler arasında askeri gerilim boyutuna da varabilecek stratejik ve jeopolitik çekişmeleri yansıtmaktadır. ABD’nin temel kaygısı, Kuşak ve Yol projesine büyük yatırım yapan Çin karşısında hegemon güç olma özelliğini kaybetmektir. Zira 3 trilyon dolar altyapı yatırımını içeren bu proje, ABD’yi dışarıda bırakacak şekilde bir Avrasya ticaret yolu inşa etme projesidir. Rakibini yıpratma anlayışına dayalı ticaret savaşında ABD yönetimi Çin’i, Rusya’yı, İran’ı ve bunların yanı sıra geleneksel müttefikleri olan AB’yi, Kanada’yı, Meksika’yı ve Türkiye’yi istediği çizgiye çekmeyi amaçlamaktadır. Yaşanan gelişmeler uluslararası örgüt, anlaşma ve kurumları da etkilemiştir: ABD’nin girişimleri TTIP ve TPP anlaşmalarını atıl kılarken NAFTA’nın yeniden müzakere edilmesini, İran’la yapılan nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilmesini ve nihayet DTÖ’nün yargı ayağında bir tıkanmayı beraberinde getirmiştir.
Serbest ticaret yanlısı ülkeler de bu dönemde ekonomik diplomasi girişimlerini sürdürüyorlar. DTÖ reformu için müzakereler devam ederken BRICS ülkeleri korumacılık karşıtı bildiri yayımladı ve AB ile Japonya arasında serbest ticaret anlaşması imzalandı. Türkiye gibi orta büyüklükteki ülkeler ise bölgesel ihracat pazarlarını çeşitlendirme ve yeni bağlantılar kurma gayreti içindeler. Bu bağlamda 7 Eylül 2018’de İstanbul’da Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa arasında yapılacak dörtlü zirve önem taşıyor. Bu tür girişimler, küresel siyasi ve ekonomik ortamda sınırlı da olsa bir merkezkaç eğilimini göstermektedir. Çalışmanın ilk bölümünde ticaret savaşları döneminde küresel ortamın ana hatları ve riskler değerlendirilecek. Bu bölümde ABD’nin ticaret savaşlarına yönelik bazı kararlarının ardında, Çin karşısında küresel hegemon güç olma konumunu kaybetme endişesinin yattığı savunulacak. Çalışmanın ikinci bölümünde ticaret savaşları ikili ticari ilişkiler düzleminde ele alınacak ve ABD-Çin, ABD-Rusya, ABD-AB, ABD-İran ve ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan gelişmeler değerlendirilecek. Çalışmanın son bölümünde ise serbest ticaret yanlısı ülkelerin girişimleri ve ticaret savaşlarına karşı gündeme gelen tedbirler incelenecek. Keywords : Ticaret savaşları, ABD, DTÖ