Abstract :İnsanlık tarihinde uygarlığın her zaman bir ölçütü olmuştur. Devletlerin varlık nedeni, modern bir yaklaşımla “güvenlik hakkının” sağlanmasıdır. 20inci yüzyılda, örgütlenmiş toplumlar düzeyinde gelişmenin ölçütü, "insan hakları" kapsamı içinde yer alan bir dizi hak olup, sürekli gelişmekte ve dinamik özelliğini de her zaman canlı tutmaktadır. Bu hakların her biri insan hayatının bir boyutunu ele almakta ve güvenlik ile ilişkilendirilmektedir. Güvenlik hakkı medeniyet ve yerleşiklik ile birlikte gelişen temel bir yerleşim hakkıdır. Bu hak sınır güvenliğini sağlamak ile tek başına ilişkilendirilmemektedir. Çok çeşitli güvenlik tanımları yapılabilir. Milli güvenlik, bilişim güvenliği, gıda güvenliği, iş güvenliği, kent güvenliği gibi. Bu tanımlardaki ortak yaklaşım, “ toplum yaşamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca ve güven içinde yaşamlarını sürdürebilmeleri koşullarını sağlamaktır”. Güvenlik konusu görüldüğü gibi çeşitlidir ve mekân ölçeğinde kuşkusuz sadece kentlerle ilişkilendirilemez. Genel bir koruyucu disiplini de gerektirmektedir. Aslında gerek kırsal gerekse kentsel yaşamda düzeni sağlamak amacıyla yasaklar konulmuştur. Mamafih nüfus yoğunluğu nedeniyle kentsel güvenlik konuları daha fazla önemsenmektedir. Kent güvenliği, modern anlamda Atina Andlaşması(1932) ve Kentsel Şart(1992), ile ilişkilendirilebilir ise de, esasen tarihten bu yana dönemi itibariyle “yaşanabilirlik ilkesi” kent güvenliğinde temel gösterge olmuştur. Özellikle büyükkentlerde kentsel şiddetin artması kent güvenliği kavramını bilgi teknolojileri ile ilişkilendirilir hale getirmiştir. Ayrıca merkez- yerel yönetim ilişkileri yanında sivil toplum kuruluşları ve bireysel olarak yerli ve yabancı yerleşiklerin hakları ve borçları bağlantılı konuları yönetmek de kent güvenliğinin çeşitli boyutlarında önemlidir. Doğadan kaynaklanan ve insan kaynaklı güvenlik konuları ve sorumluluklar yeni gelişmeler olarak farkındalık sağlanması gereken hususlardandır. Modern çağın gereklerine uygun geliştirilmiş kurallar sayesinde yerleşikler, kentlerde yaşamlarını “özgürce” sürdürülebilmekte ve yaşanabilir mekânlar oluşturulabilmektedir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sağlıklı kentler anlatımı içinde, nüfusun profilini kontrol etmek, arazi ve kent planlamasını, kalkınma ve kent ekonomisini içinde değerlendirmek ve konut ile temel hizmetleri yönetişim ve insan hakları, hukukun üstünlüğü ve etik/evrensel değerler ile birlikte düşünmek ve kentsel mukavemeti sağlayıcı siyasaların tespiti uluslararası toplantıların temel temasıdır. Küresel değişikliklerin etkilediği yeni yapılanmalar ve yönetimi, teorik olarak hazırlanan bu tebliğin temel konusunu oluşturmaktadır. Keywords : Güvenlik, Kent Güvenliği, Kentli Hakları, Afet Yönetimi